3 Şubat 2013 Pazar

Peygamberimizin duasıyla yola çıkan dünyanın en büyük seyyahı 400 yaşında-Erhan Afyoncu


25 milyon kilometrekareye yakın bir coğrafyada bugün üzerinde 30'dan fazla ülkenin bulunduğu bir alanı gezen dünyanın en büyük seyyahı Evliya Çelebi 400 yaşında...
Evliya Çelebi, 25 Mart 1611'de İstanbul'un Unkapanı semtinde doğdu. Ataları Kütahya'dan, fetihten sonra İstanbul'a gelmişlerdi. Babası saray kuyumcularından Derviş Mehmet Zilli idi. Babasının çevresi sayesinde iyi bir eğitim aldı. Hattat, müezzin, nakkaş, musikişinas ve şair idi.

Evliya Çelebi, zaman zaman evinin yakınlarındaki Ahi Çelebi Camii'ne giderdi. Bir gece evinde yatarken rüyasında kendini Ahi Çelebi Camii'nde gördü.
Seyahat Ya Resulullah
Evliya Çelebi, 19 Ağustos 1630'da Muharrem ayının aşure gecesi gördüğü seyahatlerine vesile olan bu rüyayı şöyle anlatır: "İstanbul'da evimde bir gece uykuya dalmıştım. Birden kendimi Ahi Çelebi Camii'nin içinde gördüm. Caminin kapısı açıldı ve nurlu caminin içi nur yüzlü bir cemaatle dolup taştı. Nur yüzlü kişileri hayranlıkla seyre daldım. Yanımda bulunan zata, "A sultanım mübarek isminizi buyurur musunuz' deyince o zat cennetle müjdelenen okçuların piri Ebu Vakkas oğlu Sa'd olduğunu söyledi. Derhal elini öptüm.
Yine "Sizin yanınızdaki zatlar kimdir" diye sorunca "Bunlar Sahabe-i Kiram, Muhacirin, Ensar, Erbâb-ı Suffe ve Kerbela şehidleridir. Mihrabın sağında Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer, solunda Hazreti Osman ve Hazreti Ali" vardır dedi. Bunları doya doya seyredip taze can buldum. Mihrapta ise kâinatın efendisi Hazreti Peygamberimiz oturmakta idi.
Namaz bitince Ebu Vakkas oğlu Sa'd Hazretleri elimden tutup beni Peygamber Efendimiz'in huzuruna götürdü ve dedi ki "Sadık aşığın, Evliya kulun şefaatini diler" diye söyleyince derhal Hazreti Peygamber'in mübarek ellerinden öptüm. Fakat heyecandan "Şefaat ya Resulallah" diyeceğim yerde "Seyahat ya Resulallah" deyiverdim. Efendimizin yüzünde tatlı bir tebessüm belirdi. Peygamberimiz "Allah'ım seyahati, şefaati ve ziyareti sağlık ve esenlikle kolaylaştır" diye dua ettikten sonra el-Fatiha dedi. Bütün camideki cemaat Fatiha suresini okuyup dua ettikten sonra camideki bütün mübarek kişilerin elini öpüp, hayır dualarını aldım. Ben de sonrasında Ahi Çelebi Camii'nden çıktım."
7 iklim 18 padişahlık yer dolaştı
Evliya Çelebi sabah olunca rüyasını dönemin önemli şeyh ve rüya tâbircilerine tâbir ettirdi. Rüyası "Sen büyük bir seyyah olacaksın. Sana seyahat buyurulmuş" diye tâbir edildi. Kasımpaşa Mevlevi Şeyhi Abdullah Efendi, "İlk olarak bizim İslambolcağazı yaz" deyince Evliya Çelebi, İstanbul'u dolaştı. Daha sonra ilk şehir dışı seyahatini 1640'da Bursa'ya yaptı.
Bursa'dan döndükten sonra 12 şeyhin ayrı ayrı duasını aldıktan sonra seyahatlerine başladı. Seyahatlerini genelde imparatorluğun dört bir tarafında görev yapan devlet adamlarının maiyetlerine katılarak gerçekleştirdi. Vefat edene kadar 40 yıldan fazla bir sürede Asya'dan Afrika'ya, Kırım'dan Orta Avrupa'ya kadar Osmanlı coğrafyasının dört bir yanını gezdi. Yaşlandığı zaman bile seyahat aşkı sönmedi.
Girit, Azak, Özi gibi birçok savaşa katıldı. Savaşları bir savaş muhabiri gibi kaleme aldı. Üç kıtada 25 milyon kilometrekareye yakın bir coğrafyada yedi iklim, 18 padişahlıkta 257 şehir gezdi. Gezdiği bütün yerleri tarihi, yiyecekleri, konuşma şekilleri, nükteleri ve şarkılarına varıncaya kadar en ilginç detaylarıyla birlikte anlattı. 10 büyük ciltten oluşan seyahatnamesi dünya kültür mirasının en önemli hazinelerindendir.
Seyahatname'nin 10. cildi eksik bir şe­kilde birdenbire biter. Bu yüzden de Evliya Çelebi'nin eserini bitiremeden ansızın vefat ettiği tahmin ediliyor. Vefat yeri ve tarihi hak­kında da kesin bilgiye sahip değiliz. Muhtemelen ömrünün son yıllarını geçirdiği Mısır'da vefat etti. 1684'te hayattaydı. Seyyah-ı âlemin sonraki hayatını bilmiyoruz.
Evliya Çelebi'nin sisler arkasındaki hayatı
Evliya Çelebi gibi büyük bir seyyahın eseri rahmetli Yücel Dağlı, Seyit Ali Kahraman ve Robert Dankoff'un gayretleriyle artık elimizde. Bu konuda önemli bir yol aldık. Ancak Evliya Çelebi hakkındaki bilgilerimiz sadece eserinde kendisi hakkında anlattığı malumat ile sınırlı. Adını bile bilmiyoruz. Evliya hocasına nispetle lakabı olduğu tahmin ediliyor. Yanlışlıkla babasının ismiyle karıştırılarak adının Mehmed Zılli olduğu iddia edilmiştir. Ama bu doğru değildir.
Evliya Çelebi hakkında şimdiye kadar bir belge bulunamadığı gibi ne zaman ve nerede vefat ettiği de bilinmiyor. 400. yıl kutlamalarında gösterişli birçok toplantı yapılacak ve çoğunlukla daha önceki bilgiler tekrarlanacak. Yapılması gereken en önemli iş Evliya Çelebi'nin hayatındaki karanlık noktaları aydınlatmak. Bu araştırma günümüz için etkili bir gösteri olmaz ama en kalıcı iş olur ve gelecek nesiller bu işi yapanları rahmetle anar. Ayrıca büyükşehirlerimizden birinde mutlaka ama mutlaka bir Evliya Çelebi Üniversitesi kurulması gerekiyor.

Hiç yorum yok: