'Soğuk savaş' döneminde, Avrupa'da 'Kızıl Tugaylar(İtalya)', 'Baader-Meinhof(Almanya)', 'Doğrudan Eylem(Fransa)' gibi örgütlerin yanı sıra, 'ETA(İspanya)' ve 'IRA(Kuzey İrlanda-İngiltere)' gibi etnik temelli ideolojik örgütler vardı. Sovyetler Birliği gizli servisi KGB ve güdümlü gizli servisleri (STASİ gibi) bu örgütleri yönlendiriyordu. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra şiddet yanlısı sol örgütler de dağıldılar. ETA ve IRA gibi etnik temelli ögütler ise yaşamaya devam ettiler.
1970'lerde IRA ve ETA'nın silah bırakması için başlatılan görüşmeler, Sovyet desteğindeki şahin kanatların müdahalesi yüzünden kesilmişti. Ana gövdeden kopan 'ETA-Militar' ve 'İRA Gönüllüleri' görüşmeleri sabote etmişlerdi. Örgüt ve devlet arasında arabuluculuk yapan bir gazeteci(Jose Maria Portell), ETA şahinleri tarafından katledilmişti.. 1972'de de Kuzey İrlanda'da ateşkes başlamak üzereyken bir İngiliz askeri öldürülmüştü.
Etnik-ideolojik örgütler 'Soğuk Savaş'ın taraflarınca politik araçlar olarak kullanılıyorlardı Moskova, ETA'ya karşı mücadelede İspanya yönetimine destek vermeyi teklif etmişti. Tek şartı, İspanya'nın NATO'ya girmemesiydi. Moskova ETA'nın şahin kanadını elinde tuttuğunu belli etmişti. İngiltere ve İspanya ise, Filistin Kurtuluş Örgütü'ne, ETA ve IRA ile bağlarını kesmeleri halinde 'tanıma' sözü vermişlerdi. Ancak ETA ve IRA'nın barışı sabote eden şahinleriyle ilişkisi olan KGB destekli diğer Filistinli örgütlerdi.
Büyük güçlerin savaşı
İdeolojiye dayanan 'Soğuk Savaş' bitti ama enerji kaynakları ve dağıtımı üzerindeki hakimiyet savaşı sürüyor. Büyük güçler etnik milliyetçi örgütler veya daha başka temelde faaliyet gösteren örgütler üzerinden gizli savaşlarını yürütüyorlar. Hele PKK gibi, bölge dengelerini etnik nüfus açısından(Türkiye, İran, Irak, Suriye) etkileme gücü olan bir örgütü kimse elinden kaçırmak istemez. Bölgeye ilişkin hesapları olan güçlerin PKK içindeki uzantıları, silahların susmasını engellemek için ellerinden geleni yapacaklardır.
Kürt kardeşlerimizin etnik-terör tuzağına karşı uyanık olmaları hepimiz için umut kaynağı. Şiddet ve terör onbinlerce insanımızın hayatına mal olduğu gibi, bölgenin ekonomik gelişmesini de engelledi. ETA'nın şahinlerinin 'BASK' bölgesinde, kendi insanlarına uyguladığı şiddet İspanya'nın bu en zengin bölgesini en fakir bölgesi haline getirmişti. İş adamları, tüccarlar, aydınlar, sanatçılar terörden, haraçtan kaçarak BASK bölgesini terketmişlerdi. Silahlar susarsa, Türkiye en kısa sürede hak ettiği güce ve zenginliğe erişir.
Çözümü ıskalamak
Bu ülkenin Türkleri ve Kürtleri o kadar iç içe girmişler ki, fitneciler ne yapsalar birbiri aleyhine sokaklara dökemediler. Bir iki prova oldu ama çok şükür geri dönülmez bir akşamın ufkuna gelmedik. Silahların susması hususunda neredeyse herkes mutabık. Örgüt terörle bir yere varamayacağını, arkasındaki destekleri ilanihaye devam ettiremeyeceğini anlamalı. Devlet ise inkar politikasından çoktan vazgeçti. 'Demokratik Açılım' bağlamında atılan adımlar ve 'İmralı süreci' nihai çözüme ulaşmak için çok önemli ve kritik bir kavşakta olduğumuzu gösteriyor. Bu kez çözümü ıskalamamalıyız.
Yakın bölgemizin yapısı gereği, etnik milliyetçilikler bütün komşularımız için tehlikeli bir atmosfer. Dünyaya etnik gözlüklerle bakmak yahut belli kutular içinde düşünmeye devam etmek mutluluk getirmiyor. Allah'ın bize bahşettiği dillerimiz kavga ve fitne sebebi olamaz, olmamalı. Her bir derde şifa olacak ilacı üretmek de bizim ellerimizde. Bizi biribirimize hemhal eden değerleri üretip koruyarak geleceğe daha umutlu bir şekilde dokunabiliriz. Dolayısıyla, silahların susması için gösterilen çabaların sonuç vermesi-Paris' örneğinde görüldüğü gibi-fitnecilere karşı son derece dikkatli olmakla mümkün.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder