6 Kasım 2012 Salı

Türk Basınına Göre; Ortodoks Türklerin Milli Mücadeledeki Tutumu - Dr. İbrahim ERDAL


Türk Basınına Göre; Ortodoks Türklerin Milli Mücadeledeki Tutumu

Dr. İbrahim ERDAL*


ÖZET

Milli Mücadele döneminde Yunanistan kamuoyu oluşturmak için her türlü
propagandayı uygulamış, Anadolu'daki Hıristiyanları da Patrikhane vasıtasıyla
Milli Mücadele aleyhinde faaliyete çağırmıştır. Bu dönemde Ortodoks Türklerin sesi
olan Papaz Eftim bu faaliyetlerin karşısında olmuş, Yunanlıların iddialarını verdiği
beyanatlarla bozmuştur. Bu makalede zararlı faaliyetler karşısında Ortodoks
Türklerin Milli Mücadeleye olan tutumları incelenmiştir


GİRİŞ

Milli Mücadele sırasında Yunanistan'ın en önemli propaganda
malzemelerinden biriside Patrikhane ve Anadolu Hıristiyanlığı olmuştur.

Gayrimüslimlerinin hukukunun muhafazası bahanesiyle Anadolu'nun işgali
propagandası yapılmıştır.1 Burada Anadolu'daki bütün Hıristiyanların Rum
olduğu iddiaları üzerine Ortodoks Türklerin itirazları yeni bir tartışmayı da
gündeme getirmiştir. Atatürk'ün "Milli Mücadelede bize bir ordu kadar
yardım etti" sözleriyle işaret edilen Papa Eftim ve Ortodoks Türkler2 hem
faaliyetleri hem de Türklükleri açısından dönemin gazetelerinde yer
bulmuştur. İzzet Ulvi Hakimiyet-i Milliye gazetesinde " Hıristiyan Türkler"
başlıklı yazısında "... Karamanlılar Ortodoksluğu kabul ettikleri vakit
kilisede Rumca ibadetten pek ziyade bıkarak Bizans İmparatoruna şikayet
etmişler, bunun üzerine kilisede bunlara Türkçe va'z edilmesine müsaade
edilmiştir. ..Hulasa şünü söyleyeyim ki Anadolu tarihi ilk devirlerden beri
Türk'tür ...Sadece Türkçe konuşan Hıristiyanlar ise tamamen Türk'tür"3
demiştir. Köprülüzade Mehmet Fuat ise "Anadolu'da Hıristiyan Türkler"
başlıklı yazısında4 "... Türkçeden başka bir dil bilmeyen Anadolu
Ortodokslarının eski lisanlarını unutmuş eski Anadolu Rumları olduğu
nokta-i nazarını biz hiçbir suretle kabili müdafaa görmüyoruz.Eğer dilleri
unutulmuş olsaydı, Rum Ortodoksların da dillerini unutmaları gerekirdi.."
diyerek propagandaya karşı durmuşlardır.

Batı Anadolu kıyıları, Karadeniz kıyıları ve Marmara bölgesinde yoğun
olarak bulunan Hıristiyan Rumlara nazaran Anadolu'nun içlerinde yoğun
diğer yerlerde ise az bir orana sahip olan Ortodoks Türklerin en önemli
liderlerinden birisi Keskin Metropoliti Papa Eftim olmuş, 1884 yılında
Yozgat Akdağmadeni'nde doğan Papa Eftim, 1918 yılında Keskin
Metropolit vekili olmuştur.5

Fener Rum Patrikhanesi'nin Faaliyetleri

Anadolu'yu işgal ederek Bizans'ı tekrar kurma hayallerine kapılan
Venizelos, askeri faaliyetlerinin yanında propaganda araçlarını da kullanmış,
bu yolda en güvendiği işbirlikçisi de Fener Rum Patrikhânesi olmuştur.
Yunanistan'ın desteğinde Rumlar tarafından kurulan cemiyetler,
Patrikhâne'nin yönlendirmeleri ve maddî desteğiyle çalışmışlardır.
Patrikhane kontrolünde faaliyet gösteren bu derneklerden bir kısmı;
Amerika'ya, Yunanistan'a ve Adalara göç etmiş olan Rumların tekrar
İstanbul'a dönmesini sağlayarak, Anadolu'da Rum nüfus ile ilgili iddiaları
gerçekleştirmek istemiştir. Bir kısım cemiyetler de göçmen cemiyeti olarak
gösterildiğinden silahlı Rum çetelerini Anadolu'nun her yerine
nakledebilmiş, bu cemiyetlerin seyahat belgesini alan çete üyeleri
Karadeniz'de rahatça hareket edebilmişlerdir. Yunanistan kontrolünde
hareket eden Patrikhane, Metropolitler aracılığıyla çetelere katılmak üzere
gelen 18-20 yaş arası gençleri jimnastik ve izcilik faaliyetleri adı altında
askeri eğitime tâbi tutmuştur.6

Patrikhânenin en önemli faaliyet sahasından birisi de Pontus meselesi
çerçevesindeki faaliyetleri olmuştur. Yunanistan'ın bağımsızlığına
kavuşması ve Filik-i Eterya örgütünün kurulmasıyla, Pontus'un bağımsızlığı
"Megali idea"nın hedeflerinden birisi olmuştur.7 Patrikhâne'nin desteğiyle
kurulan Milli Mücadele karşıtı cemiyetlere, Pontus cemiyetleri de
katılmıştır. Pontus Cemiyeti; Trabzon, Ordu, Giresun, Samsun sahil
Vilayetleri ile, Kastamonu, Gümüşhâne, Sivas ve Erzincan Vilayetlerinin bir
kısmını içine alan yerleri, başkent Samsun olmak üzere Yunanistan'la
birleştirmek üzere bağımsız bir Pontus cumhuriyetini kurmayı ve Birinci
Dünya Savaşı'nın başladığı dönemlerde Bafra civarında ilk çetecilik
faaliyetlerini başlatarak; Türk ordusunu meşgul edip düşmana geri hizmet
vazifesi görmeyi, pusu kurmak ve bölgede Rum nüfusunu arttırarak Rum
varlığını ve çoğunluk oluşturduğunu ispat etmeyi amaçlamıştır.

Karadeniz'deki Pontus faaliyetlerinin en önemli lideri Trabzon
Metropoliti Hrisanthos, dolayısıyla Patrikhane olmuştur. Metropolitin
kardeşleri Antaş ve Yorgi, Yunan ordusunda ve Pontus milis çeteleri içinde
görev almış, Selanik ve Kafkaslarda Pontus çeteleri içinde komutanlık
yapmışlardır.8 Yine Patrikhâneye bağlı olan Havza Papazı, Giresun
Metropoliti Lavrentios ve Giresun belediye başkanının oğlu Konstantinidis
Pontusçu faaliyetlerine Fener Patrikhânesinden aldıkları maddî manevî
desteklerle devam etmişlerdir. Bu faaliyetler Birinci Dünya Savaşı başlarına
kadar gizli gizli devam etmiş, savaşmamak için cepheden kaçan Rumlar,
Rusların silah yardımıyla tekrar silahlandırılarak Pontusculuk faaliyetlerine
dahil edilmişlerdir. Trabzon Metropoliti Hrisanthos, Rum çetelerinin daha
düzenli hâle getirebilmek için "Rum İttihad-ı Milli Cemiyeti"ni kurdurmuş,
Karadeniz vilayetlerinde şubeler açan bu cemiyet üyeleri Metropolite
sadakatlerini bildirmişlerdir.9 Samsun Metropoliti Yermanos hem
Müslümanlara hem de Rumlara karşı yapılan propagandadan ve yerel
kuvvetlerden sorumlu iken, Trabzon Metropoliti Hrisanthos ise Fener
Patrikhânesi'nin emir ve desteğiyle uluslararası görüşmelerde propaganda
faaliyetinden sorumlu olmuştur.10 Faaliyetlerini Yunanistan doğrultusunda
sürdüren Patrikhane Anadolu'daki Ortodokslarını Yunan ordusuna destek
vermeleri için çalışmış, beklediği desteği göremeyince de kendileri için
gelen Yunan ordusuna niçin yardım etmediklerini sorarak şikayette
bulunmuştur.11

Ortodoks Türklerin Milli Mücadeleye Karşı Tutumu

Patrikhanenin baskılarını artırması ve metropolitlerin Yunan taraftarı
faaliyetleri üzerine Safranbolu Rumları bir telgrafı gazetelerde yayınlamıştır.
Safranbolulu Ortodoks Türkler yayınladıkları ve Fener Rum Patrikhanesi'yle
olan görüş ayrılıklarını belirttikleri telgraflarında aynı mezhepten oldukları
fakat kendilerine felaketten başka bir şey getirmeyen patrikhanenin
faaliyetlerinden son derece rahatsız olduklarını bu sebeple Ortodoks
Türklerin ayrı bir patriklik tesis ederek birlik oluşturmak istediğini bu fikre
Anadolu'daki birçok Rum'un da katılacağını belirterek din birliği olmasının
yanında Türk kimliklerine de vurgu yapan şu sözleri söylemişlerdir:12

" Menşe', adet, ananat ve lisan itibariyle Türk olan bizler, şimdiye
kadar "Pan Elenizm" amalinin husulüne has mesai eden İstanbul Rum
Patrikliğinin taht-ı tazyik ve tesirinde kaldık milliyetimizi izhar edemedik.
Filhakika sahaif-i tarih tetkik edilecek olursa ezmine-i mütekaddimede
Ortodoks mezhebini kabul etmiş Türk olduklarında şüphe kalmayan ve fakat
tazyikat-ı maruzadan dolayı Rum namı altında yaşayan kardeşlerimizden
mezkur patrikliğin teşvikat ve telkinatına tabi olan, ara sıra yanlış yolara
gidenler de oldu. Buna rağmen bizler yine Türklerden, Türkiye
hükümetinden daima adil ve şefkatle muamele gördük. Bundan sonra da Pan
Elenizm amal ve cereyanlarına katiyen tabi olmayarak aslen kardeşlerimiz
olan Türklerle mes'ud ve müreffeh bir halde yaşamak arzusundayız.
Anadolu'da bulunan ırkdaşlarımızın amal-i perverde ettiklerine şüphemiz
yoktur..." bu telgraf İstanbul basınında da yankı bulmuş, "Anadolu Rumları
ve İstanbul Patrikliği" manşetinde ayrılık isteği belirtilmiştir.13

Telgrafta bir daha Fener Rum Patrikhanesinin zararlı faaliyetlerine
katılmayacaklarını söyleyen ve Safranbolu'da yaşayan 2.749 Ortodoks
Türklerin adına Kırımlıoğlu Hristo, Bazı kariyesi Muhtarı Yorgi, Kilise
mahallesi muhtarı Yermanos, Ppaz Dimitri, Kilise Heyetinden Dimitri
Kemikçioğlu, Hanyar mahallesi muhtarı Vasil, Kırkakan mahallesi muhtarı
Ekmekçioğlu Anastas, Dolambaş mahallesi muhtarı Vasil ve eşraftan
Çerkiroğlu İstavri, Kıratoğlu Hacı Yovan, Ekmekçioğlu Yovan, Şerbetçioğlu
Mihail imza atmıştır. Ayrıca İsparta'da yaşayan Ortodoks Türkler çektikleri
telgrafta papazlarının bile Türk olan yerli ahaliden yetiştirilmiş olduğunu,
İstanbul ile hiçbir alakalarının olmadığını bildirmiştir.14 Yine aynı gazetede
yayınlanan telgraflarda Havza piskoposu; "Hükümet, matbuamız ve İslam
vatandaşlarımız nazarında sıkıntıya sebep olan İstanbul Patrikhanesinin
hilaf-ı salahiyeti siyasi ve idari şekillere kadar çevirdiği nüfuzu
ruhaniyesi'nin üzerimizden atıyoruz." demiştir. Gümüşhacıköy reisi
ruhaniyesi de telgrafnamesinde Türk kimliğine vurgu da bulunarak " Bugün
Anadolu'da asırlardan beri yaşayan Rumlar aslen Selçukilerden olup,
Hıristiyanlığı kabul etmiş has Türklerdir." demiştir. Kayseri ve Tosya'dan
gönderilen telgraflarda da ayrı bir patrikhanenin kurulması gereği
belirtilmiştir.

Bunun yanında Konya Türk Ortodoksları adına Papa Nikola Avrupa ve
Amerika Dışişleri bakanlarına çektiği ve Anadolu'da yaşamak istediklerini
belirten telgrafında;13 "Biz aşağıda imzaları bulunan Konya Türk
Ortodoksları, yedi asırdan beri ecdadımız Türk tabiyetinde huzur ve rahat
içindeyiz. Hiçbir müdahale olmaksızın kardeş ve vatandaş olarak
yaşamaktayız." diyen Nikola, Yunanistan ve İstanbul Fener Patrikhanesinin
sözde Anadolu Hıristiyanlarının zulüm gördüğüne dair olan iddialarının
asılsız olduğunu belirterek yine aynı telgrafta " Bunlar Türklerle bizim çok
eski olan dostluğumuzu soğutmak içindir. Biz bu memleketten ayrılmak arzu
emelinde değiliz. Ecdadımız burada yaşadı, evladımız da Türklerle beraber
yaşayacaktır." demiştir. Vakit gazetesi Ortodoks Türklerin ayrı patrikhane
isteğine dayanan bu şikayetlerini bir Yunan gazetesi olan Atnos'a dayanarak
vermiştir. Atnos gazetesinin haberine göre merkezi Kayseri olacak olan
patriklik şimdilik Ankara'da kurulmuş, vekaleten de sabık Eskişehir
metropoliti Papa Yani getirilmiş, Patrik kaymakamı olan Papa Yani'nin ismi
de Yovani Efendi olmuştur.16

Fener Patrikhanesinin Anadolu Hıristiyanları'nı Rum olarak bütün
dünyaya tanıtmasını ve bu konu üzerinden propaganda yapmasını yani
Anadolu'nun çeşitli bölgelerinin sözde Rum Hıristiyanlarını kurtarmak
amacıyla işgali propagandasına engel olmak amacıyla yine keskin
Metropoliti olan Papa Eftim gazetelerde de yayınlanan bir bildiri yayınlamış,
bu bildiride17; "Anadolu'da bizim örf ve adetlerimiz hilafında bir kanun
yoktur. Kanunlarımız örf ve adetlerimize göre tanzim edildiği cihetle bize
yabancı değildir. Fener Patrikhanesi Anadolu Hıristiyanlarının selametinin
nerede olduğunu düşünerek, Avrupa siyasilerini propagandalarla yanlış
yola sevk ettiklerini bütün delilleriyle ve açıklıkla gösterebiliriz." demiştir.
Türk ordularının kazandığı başarılarına siyasi başarılarını da eklenmesi
üzerine faaliyetlerini artıran Fener Patrikhanesi hakkında sürekli uyanlarda
bulunan Papa Eftim, Avrupa'nın müdahalelerinin de olması sebebiyle
Hakimiyet-i Milliye gazetesine bir beyanatta bulunmuş, bu beyanatında18; "

Şimdiye kadar Osmanlı işlerine müdahale vesilesi olmuş olan bu
Hıristiyanlık meselesini Türkiye Büyük Millet Meclisi halİc hükümeti
göğsünden budamalıdır. Çünkü, burada Avrupa'nın himayesine muhtaç bir

ırk değil, onlardan gölge etmemelerini isteyen bir Hıristiyan- Türk kardeş
ırk vardır." demiştir. Papa Eftim Efendi, beyanatında Türklerin batıdan
doğuya kadar birçok kültürle medeniyetle ticari ve siyasi temaslarda
bulunduğunu ancak kesinlikle dilini unutmadığını belirtmiş, Budist, Şaman,
İslam, Musevi, Hıristiyan olan Türklerin bu dinleri kabul etmelerine karşın
dillerini unutmadıklarını söyleyerek, Türk'ün esas karakteri budur demiştir.
Buna rağmen dillerini unutmadıklarını belirten Papa Eftim Efendi, Fener
Rum Patrikhanesi'nin bu özellikleri üzerine uyguladığı politikalardan
bahisle; "1826 tarihine kadar Fener Patrikhanesinin aile ocaklarında,
kiliselerde gizli gizli yaşattığı Türk düşmanlığı o tarihten sonra hariçte, bir
siyasi destek bularak isyan şeklinde meydan almıştı ki, İşte Anadolu
Hıristiyanlarına bundan sonra Yunan Metropolitler musallat olmuştur. Bir
asırdan beri iki nesil değiştiği ve bunlar Osmanlı Hükümeti'nin geçirdiği bu
kadar inhilallerden istifade ile Anadolu Türk Hıristiyanlarını ruhen, cismen
tahakküm ve nüfuzları altına aldıkları halde acaba Anadolu
Hıristiyanlarının milli vicdanını, milli dehasını, milli dinini bozabilmişler
midirl" demiştir. Papa Eftim bütün bunlara dayanarak Patrikhanenin
yüzyıldır uyguladığı planların tutmadığını, buna rağmen Müslüman
Türklerin kendileriyle ilgilenmediğini TBMM hükümetinin dış devletlerle
olan görüşmelerde bu hususu iyi bilmesini belirtmiştir.

Fener Rum Patrikhanesinin faaliyetleri karşısında Milli Mücadele
yanlısı bir tavır sergileyen Ortodoks Türkler ve Ruhani liderleri Papa Eftim
Efendi, TBMM Hükümetini patrikhanenin faaliyetleri hakkında uyarmıştır.
Ayrıca Anadolu'daki diğer Ortodokslara bir bildiri yayınlayarak19, Anadolu
Hıristiyanlarını dışardan gelecek propagandalara inanmamaları, Fener Rum
Patrikhanesinin bölücü faaliyetlerine katılmamaları ve Milli Mücadele
safında yer almalarını tavsiye etmiş, Eftim Efendi, Ortodoks Türklere
Müslüman Türklerle her şeylerinin müşterek olduğunu belirtmiştir. Papa
Eftim Efendi, Anadolu'da bir ekalliyet olmadığını yalnız Hıristiyan ve
Müslüman Türklerin olduğunu belirterek kurulan hükümetin kendi
hükümetleri olduğunu söylemiştir. Papa Eftim Efendi, Fener Rum
Patrikhanesinin faaliyetleri karşısında yayınladığı bu beyanatın bütün
Ortodoks Türk kiliselerinde okunmasını da istemiştir.

Papa Eftim Efendi'nin bu beyanatı sonrasında Çorum Ortodoks Kilisesi
Metropoliti Papa Nikola ve Çorum Ortodoks eşrafından olan Gülistanoğlu
Hrisantos TBMM hükümeti Adliye Vekaletine bir rapor göndermiştir.20 Bu
raporda Çorum Metropoliti olan Papa Nikola, Keskin Metropoliti Papa Eftim
Efendi'nin beyanatına katıldıklarını belirttikten sonra asırlardan beri geniş
bir din özgürlüğü içinde yaşadıklarını, Anadolu'da Rum, Elen veya Grek
adıyla bir millet olmadığını, Turan ırkından Türk milleti olup İseviliği kabul
eden Türklerin var olduğunu belirtmiştir. Bu raporda dikkat çeken en önemli
husus ise Papa Nikola'nın Türk Ortodokslarının Fener Patrikhanesinden ayrı
bir patriklik teşkil etmek arzusunda olduklarına dair sözleridir.

Papa Eftim Efendi, Amerikalı gazeteci Mrs. Prayz'a verdiği mülakatta21
kendilerinin Türk asıllı olduklarını sadece dinlerinin farklı olduğunu,
Müslüman Türk kardeşlerinin verdikleri geniş imtiyazlar altında asırlardır
rahat ve huzur içinde yaşadıklarını belirtmiştir. Papa Eftim Efendi yine aynı
mülakatta Fener Patrikhanesinin asıl vazifesinden uzaklaşarak siyasi
davrandığını, entrikalara alet olduğunu bu sebeple ayrılmak istediklerini
belirtmiştir. Papa Eftim Efendi ayrılık kararını " İstanbul'dakiler kendilerini
Yunan ilan ediyorlar, biz de bütün cihana Türk olduğumuzu bağırıyoruz. 600
senedir mevcudiyetimizi muhafaza eden kimdi? Türk hükümeti değil mi?
Patrikhaneyi takbih etmekliğimiz yalnız sözle değildir. Aynı zamanda fiilen
de intihaba iştirak etmemek suretiyle kendilerinden ayrılmak arzusunu
gösterdik. Kendi ırkımızı bırakarak yabancı bir ırkın aleti olmak
istemiyoruz-" sözleriyle ifade etmiştir.

Ortodoks Türk Patrikhanesinin Kuruluşu

Patrikhâne'nin desteğiyle faaliyetlerini arttıran Rum çetelerine karşı
halk milis kuvvetler oluşturarak karşı koymaya başlamıştır. Ortodoks
Rumların faaliyetleri karşısında yine Ortodoks tebaa olan, örf ve adet
itibariyle Müslüman Türklere daha yakın bir hayat süren Hıristiyan Türkler
ise Kuvay-ı Milliye lehinde çalışmışlardır. Papaz Eftim'in önderliğindeki
Çorum, Safranbolu, İsparta, Kayseri gibi merkezlerdeki Ortodoks Türkler,
Hükümete çektikleri telgraflar ve görüşmelerde Türkçe'den başka bir dil
bilmediklerini ve Türk olduklarını ifade etmişler, bir Türk Ortodoks
Patrikhânesi'nin kurulmasının gereğine işaret etmişlerdir. Papa Eftim
Efendi'nin de Refik Şevket Bey'e yaptığı müracaatta aynı konu
vurgulanmış, bu isteğe bütün Ortodoks Türkler de katılmıştır.22
Bütün bu birliktelik üzerine de Papa Eftim Efendi 6 Ocak 1922
tarihinde Anadolu'daki bütün Ortodoks Türklere bir beyanname
yayınlayarak; Fener Patrikhanesinin emirlerine kesinlikle uyulmamasını,
bazı müfsitlerin faaliyetlerine kanılmamasını hatırlatarak birlik çağrısında
bulunmuştur.23 bu talebe de hem Adliye Vekili Reşit Şevket Bey, hem de
Hükümet temsilcisi Bekir Sami Bey olumlu bakmıştır.24 Fener Rum
Patrikhânesi Ortodoks Türklerin bu karşı faaliyeti üzerine olağanüstü
toplanarak bu durumu kabul etmediğini bildirmiş,25 ancak Adliye Vekaleti
Türk Ortodoks Patrikhânesi'nin kurulması hakkındaki kanun teklifini
TBMM'ye sunmuştur.26


Sonuç

Lozan Görüşmeleri sırasında da gündeme gelen Ortodoks Türklerin
Patrikhane kurması konusu olmuştur. Hüseyin Rauf Bey İsmet Paşa'ya
gönderdiği telgrafta Kayseri'de Türk Ortodoks Kilisesi namında bir kilise
kurulması için metropolitlerden oluşan bir Sinod'un oluşturulduğu Kayseri,
Konya ve Ankara'ya Metropolitlerin atandığı bildirilmiştir.27 Ortodoks
Türkler, Fener Rum Patrikhânesinin zararlı faaliyetleri karşısında 1922
yılında bağımsız Türk Ortodoks Patrikhânesini kurarak, Fener Rum
Patrikhânesinin nüfuzunu kırmaya çalışmışlardır. Milli mücadele lehinde
çalışan Anadolu'nun Ortodoks Türkleri, bütün vekalet ve yetkileri Papa
Eftim'e verdiklerini ve onu desteklediklerini bildirmişlerdir.28 Papa Eftim'de
Ankara'ya çağırdığı yabancı gazetecilere Fener Patrikhânesi'nin yaptığı
asılsız propagandaların iç yüzünü anlatmış, Anadolu'da yaşanan
hadiselerden Hıristiyanların da zarar gördüğünü buna sebep olanın da Fener
Patrikhânesi olduğunu ifade etmiştir. Milli Mücadeleye katkılarına rağmen
Lozan görüşmelerinde Ortodoks Türkler, diğer Rum tebaa ile birlikte
mübadeleye tâbi tutulmuştur. Ortodoks Türklerin başvuruları sonucu 3
Ağustos 1924 tarihli kararla sadece Papa Eftim ve ailesi mübadele harici
tutulmuştur.29 Bugün de, Ortodoks Türk Patrikhanesi Milli Mücadele
döneminde dış propagandalar karşısında aldığı tutumun aynısını
sergilemektedir.

Dipnotlar

* Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü.
1 Yavuz ERCAN, "Türk-Yunan İlişkilerinde Rum Patrikhanesi'nin Rolü", Üçüncü Askeri Tarih Semineri Bildirileri, Tarih Boyunca Türk Yunan İlişkileri, Ankara 1986, s.204. 
2 Yavuz ERCAN, Fener ve Türk Ortodoks Patrikhanesi, Tarih Araştırmaları Dergisi,C: V, S:8-9, Ankara 1967, s.416. 
3 Hâkimiyet-i Milliye, 18 Kasım 1921
4 İkdam, 26 Aralık 1921 5 Teoman ERGENE, İstiklal Harbinde Türk Ortodoksları, İstanbul 1951, s.5-6;
Mustafa EKİNCİKLİ, Türk Ortodoksları, Ankara 1998; Yonca ANZERLİOĞLU,
5 Karamanlı Ortodoks Türkler, Ankara 2003, s.221; ERCAN, Fener s.417.
6 Tanin 31 Aralık 1922; 
7 Tanin 23 Temmuz 1923 
8 Hâkimiyet-i Milliye, 17 Mart 1922
9 Hâkimiyet-i Milliye, 17 Mart 1922 
10 Hâkimiyet-i Milliye, 13 Mart 1922
11 Hâkimiyet-i Milliye, 18 Nisan 1921 
12 Hâkimiyet-i Milliye, 1 Mayıs 1921; Zekeriya TÜRKMEN, "İstiklal Harbi Yıllarında Türk Ortodokslarının Fener Rum Patrikhanesine karşı Yürüttükleri Propaganda Faaliyeti", Askeri Tarih Bülteni. Şubat 1999, Yıl:24, Sayı: 46, s.72. 
13 Vakit, 13 Mayıs 1921 
14 Vakit, 3 Mayıs 1921
15 Hâkimiyet-i Milliye, 
16 Haziran 1921. 16 Vakit, 7 Haziran 1921 
17 Hâkimiyet-i Milliye, 7 Kasım 1921. 
18 Hâkimiyet-i Milliye, 9 Kasım 1921.
19 Hâkimiyet-i Milliye, 30 Kasım 1921; İkdam, 2 Aralık 1921 
20 Hâkimiyet-i Milliye, 22 Aralık 1921; İkdam, 30 Aralık 1921
21 Hâkimiyet-i Milliye, 28Aralık 1921 
22 Vakit, 30 Aralık 1921; Hâkimiyet-i Milliye, 27 Aralık 1921; 28 Aralık 1921. 
23 Hâkimiyet-i Milliye, 6 Ocak 1922 
24 İkdam, 31 Aralık 1921; Hâkimiyet-i Milliye, 10 Ocak 1921,
25 Hâkimiyet-i Milliye, 15 Mayıs 1921. 
26 İkdam, 3 Mayıs 1921

27 Bilal ŞİMŞİR, Lozan Telgrafları (1922-1923) I, Türk Tarih Kurumu yayını, Ankara 1990, s.296-297. 28 Hâkimiyet-i Milliye, 13 Ocak 1922 29 Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi: 30.18.1.1 ./10.37.1


KAYNAKLAR

1 Arşiv Belgeleri

Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi: 30.18.1.1 ./10.37.1

2 Gazeteler

Hâkimiyet-i Milliye, 18 Kasım 1921, 17 Mart 1922, 13 Mart 1922, 18 Nisan 1921,
1 Mayıs 1921, 16 Haziran 1921,7 Kasım 1921, 9 Kasım 1921,30 Kasım 1921,
22 Aralık 1921, 28Aralık 1921, 27 Aralık 1921,60cak 1922, 10 Ocak 1921, 15 Mayıs 1921,13 Ocak 1922
İkdam, 2 Aralık 1921, 26 Aralık 1921, 30 Aralık 1921, 31 Aralık 1921, 3 Mayıs 1921
Tanin 31 Aralık 1922, 23 Temmuz 1923
Vakit, 3 Mayıs 1921,13 Mayıs 1921,7 Haziran 1921, 30 Aralık 1921

3. Kitaplar ve Makaleler

ANZERLİOĞLU, Yonca, Karamanlı Ortodoks Türkler, Ankara 2003.

















Hiç yorum yok: