29 Haziran 2012 Cuma

Catherine fırtınası - Ergun Diler



Eski Bakan Güneş Taner, TAKVİM'e konuştu: Ben IMF'den 3 kuruş almak için kapıda bekledim. Kemal Derviş ve Catherine geldi... Onlar 40 Milyar dolar getirdi. Bu parayı batık bankalara dağıttılar ve gittiler

Eski bakanlardan Güneş Taner'in Meclis Araştırma Komisyonu'na söylediklerini satır satır okudum. Özellikle Kemal Derviş ve eşi Catherine için kullandığı cümleler özenle seçilmişti. Komisyondan daha fazla bilgi alamayınca çaresiz rotayı Güneş Bey'e çevirdim.
Benim için önemli olan Kemal Bey'in birlikte olduğu Catherine'nin kim olduğu sorusunun cevabıydı... Ezberimiz bozulmuştu. Cevabın yıllarca PARAYI yöneten Taner'de olduğunu umuyordum. Komisyona verdiği bilgileri teyid etti.
Ben Catherine Derviş'le ilgili sorumun cevabını aldım. Bakalım siz de bana katılacak mısınız?
İşte o sohbet... 
* Kemal Derviş'in eşi Catherine Hanım kimdir? 
Araştırma Komisyonu'na bir şey söyledim. Dikkatlerini çektim. Benim sorduğum basit bir soruydu.
* Neydi o soru?
Kemal Derviş diye biri çıkıp ABD'den geldi. Yanında da bir bayan vardı. "Eşi miydi, değil miydi?" bilmiyorum. O dönem çok konuşuluyordu. Ancak Derviş söz vermesine rağmen bir türlü evlilik cüzdanını göstermedi. 
* Evli değiller miydi?
İnanın bilmiyorum.
Ama ortaya bir soru atıyorum.
Çünkü Kemal Derviş özel görevle gelmişti.
Ekonomiyi düze çıkaracaktı.
Oysa o geldikten birkaç gün sonra beni davet ettiler.
Gidip ne yapılması gerektiğini anlattım. Yapılanlar benim öngördüklerimdi.
Hiç bir şey yapmadığı halde kahraman oldu.
Hem bir bürokrat ya da asker yabancı biriyle evlendiğinde bütün gözler ona çevrilirdi. İşini bırakmak zorunda kalanlar da olurdu.
Ama Kemal Bey çok rahattı! 
* Hiç mi bir iş yapmadı? 
Yaptı! IMF'den 40 milyar dolar getirdi. Ben yıllarca üç kuruş alabilmek için IMF'nin kapısında bekledim. Adam 40 milyar dolar getirdi. Buraya kadar güzel! Ama o paralar ne oldu? Buna bakan yok! Düne kadar üçü beşi hesap eden IMF niye o paraları verdi? 
* Ne oldu? 
O para iki devlet bankasının kasasına konulup piyasayı canlandıracağına BATIK BANKALARA dağıtıldı.
Batacağı kesin olan bankalara ama 3 ama 5 neyse verildi.
Bunları kim dağıttı? Neden dağıttı? Kriter neydi? Bilen yok! Ben 1989'da göreve geldiğimde Cumhurbaşkanı da olsa Başbakan da olsa kim ne isterse istesin DOSYAYA koyuyordum. Bu geleneği ben başlattım. 40 milyar dolar gitti! Hazinede bunların belgesi vardır. Olmalı!..
Araştırılsın. Her şey ortaya çıkar! 
* Catherine Hanım bu işin neresinde?
Geldiler, paralar dağıtıldı ve gittiler...
Daha sonra BOŞANMA haberleri çıktı. Bunu da bilmiyoruz. Gerçekten boşandılar mı acaba?
Derviş, şimdilerde ABD'nin verdiği bir görev münasebetiyle zaman zaman Türkiye'ye geliyor.
Sıradan bir ABD'li de bulunmayacak yetkileri var. Ne yapıyor açıkçası bilmiyorum.
Birileriyle teması var sanki... 
* Peki o dönem kurtarılmaya çalışılan bankaların hepsi batık mıydı?
Hayır. Kesinlikle hayır. Ama birileri "BATACAK" dediği için battı.
Demirbank bunlardan biri mesela. Adam devlet tahvili almış. Parasını vermiyorsun.
Olacak iş değil ama oldu. Banka da battı. ABD, Citibank'ı çuvalla para vererek kurtarırken, biz de iyi niyetli insanlar bankalarını kaybetti.
Garip şeyler oldu o dönem. BankExpress olayı vardı.
Müfettiş raporları geldi.
Her şey yolunda. Hesaplara bir baktırdım durum korkunç!
350 milyon dolar patronun cebine gitmiş. 
* Nasıl oldu bu?
Bankanın Hazine sorumlusuyla Genel Müdürünü getirttim. Telefonları kapatıp güvenlikli bir odaya geçtik. Bir bankadan bir bankaya transferi bile kolay olmayan parayı patronları gelip almış...
Korkmaz Yiğit o parayla MEDYA sahibi oldu daha sonra... 
* Bankaları batırma kararını kim verdi sizce? 
Vereceğim cevap KOMPLO olur. Ama Hazine'ye girilsin bakılsın. Her şeyin belgesi var. 
* Sizin de başınız TÜRKBANK yüzünden derde girdi! 
Evet. Yüce Divan'a gittim.
Her şeyi belgeleriyle ortaya koydum. Alnımın akıyla çıktım.
Demokrasi böyle bir şey zaten.
Size bir görev verilir ve gerektiğinde onun hesabı sorulur.
Güneş Bey telefonu kapatırken ben gereken cevabı almıştım. Lafın tamamı deliye söylenirdi! Belli ki Catherine Derviş özel biriydi. Kısa bir araştırma yaptığınızda karşınıza şu bilgi çıkıyordu:
Polanya asıllı Yahudi bir ailenin kızıydı. Kızlık soyadı STACHNIAK'tı... Washington'daki Georgetown Üniversitesi'nde İspanyolca ve Fransızca eğitimi aldı. Çin'ce yüksek lisans yaptı. CIA'nın önemli adamlarını bulundurduğu KONGRE KÜTÜPHANESİ'nde görev yaptı...
En ilginci ise Kemal Derviş'le evli olduğu söylenen Catherine Hanım, ÜÇ AYLIK VİZE ile Türkiye'ye girebiliyordu! Eş kontenjanı bir işe yaramıyordu demek! 

CİDDİYE ALMIYORUM
Eski Bakan Güneş Taner'in Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu'nda gündeme getirdiği iddiaları Paris'te akademik bir toplantıda bulunan Kemal Derviş'e ilettik. 
İşte o konuşma.
* Catherine hanımla evli değil misiniz?
İddiaların hepsini okudum.
Ancak ciddiye alınacak bir tarafı yok. Catherine hanımla yıllardır evliyiz ve çok mutluyuz. Hatta Türkiye'den gelen dostlarımızla sık sık birlikte evimizde yemek yiyoruz. 
* Dava açmayı düşünüyor musunuz? 
Her zaman böyle iddialarla karşılaştım. Birçoğunu duymazdan geldim. Bunu da ciddiye almıyorum. Dava açsam, ciddiye aldığım anlamına gelir. 
* Bu iddialar neden şimdi gündeme geldi?
Her şeyden önce bakanlık yapmış birinin kullandığı cümlelere özen göstermesi gerekir. İnanın sebebini ben de bilmiyorum. 

BAŞBAKAN ECEVİT'İ BİLE TAKMAZDI
Güneş Bey'le görüştükten sonra o dönem Kemal Derviş'e en sıkı muhalefeti gösteren MHP'li Bakan Enis Öksüz'ü aradım. Hem Kemal Bey'i hem eşi Catherine'i sordum... 
* Kemal Derviş kimdi?
Özel yetkili özel bir insandı. 
* Özel derken? 
Efendim Bakanlar Kurulu'na girdiği halde ne Ecevit'i ne de Bakanları takmazdı.
* Nasıl yani? 
Boğaz'a yapılacak tüp geçit için kredi arıyorduk. Dünya Bankası'ndan bize 14.9 faizle kredi buldu. Ben de Japonya'dan kredi buldum.. Hemde istedikleri faiz 0.75'ti. 40 yıl geri ödemeli. İlk 10 yıl ödemesizdi. Bu PARAYA karşı çıktı. Bakanlar Kurulu elektriklendi. Osman Durmuş, İstemihan Talay ve Yaşar Okuyan bana destek verdi.
Ecevit, Derviş'e "Neden karşı çıkıyorsunuz?" diye sordu. Cevap ilginçti: Dengemizi bozar!
Masada buz gibi hava esti. Ecevit ikna olmadığını belli edince çantasını topladı.
Toplantıyı terk etti. Hüsamettin Özkan "Ayıp ediyorsunuz. Böyle nezaketsizlik olmaz" dedi. Dinlemedi. "Cumhurbaşkanı beni bekliyor" deyip ayrıldı.
* Kimseyi dinlemez miydi? 
Dinlemezdi. Herkesin üzerindeydi. Bir gün yüksek sesle "Türkiye'de hiçbir şey tesadüfen olmuyor" dedim... Kimse ses çıkaramadı. Liderler adamın peşinde koşuyorlardı. Para bulup getirdi. Ama paranın nereye gittiğini takip edemedik. Özel bir görevi vardı. Yerli sermayeyi biçerek YABANCILARA kapıları sonuna kadar açtı.
Bankalar ve sigorta şirketleri el değiştirdi.
Çıkacaktık daha çok battık! 
* Aranan kan bulundu deniyordu! 
Evet! Basın böyle söylüyordu.
Hazine, Merkez Bankası, Başbakanlık ve MEDYA birlikte ülkeyi batırıyordu. Bir gün Baykal'a rastladım. "Sakın bu adamı partinize almayın! Kim olduğunu bilmiyorsunuz!" dedim. "Bakarız" deyip gitti. Adamlarını CHP'ye koydu. Sonra oranın da icabına baktı! 
* Güneş Taner, eşi Catherine Derviş'e "dikkat" diyor. Sizin fikriniz ne? 
Yaşantısı alışık olduğumuz kuralların dışındaydı. Oturup kalktıkları insanlar vardı.
Umarım DEVLET takip etmiştir. Etmediyse yazık ki ne yazık! Biz özel hayat diye fazla kurcalamadık. Hata yaptık.
* ABD Büyükelçisiyle sık sık görüştüğü iddiası vardı o günlerde? 
Evet görüşürlerdi. Bunu bilmeyen yoktu. Ama nedense benim dışımda sesini çıkaran olmuyordu. Çok üzüldüğüm bir olay vardı. GSM ihalelerini yaptık. Kasaya 1 milyar dolar koyduk. Ama kahraman Derviş'in reçeteleri sayesinde o para da eriyip borca gitti! İhaleden sonra beni kutlayan Ecevit'in yüzündeki ifadeyi hiç unutmam.
Paralar gidince o teşekkürün de bir anlamı kalmadı ya... 

KİMSE BULAMADI
Kemal Derviş, bakan olduğu dönemde ortadan kayboldu. Kimse nerede olduğunu bilemedi. Rahmetli Ecevit "12 gündür bakanımı bulamıyorum" diye dostlarına dert yandı. 

Hiç yorum yok: