Beşeriyet olarak vahim bir durumla karşı karşıya bulunuyoruz.
İlk insan toplumlarından bu yana görülen savaşlar, modern çağda temel karakter değişmesine uğramaktadır. Savaşanlar ve kullanılan silahlar, doğrudan yerleşim birimlerini hedef almakta, gelişen savaş teknolojisi ve yeni devreye sokulan silahlar kitlesel sivil öldürmelere yol açmaktadır.
Amerikalı John Tirman'ın araştırmasına göre 1945 yılından bu yana Amerika'nın yabancı ülkelere düzenlediği operasyonlar sonucunda 6 milyondan fazla sivil öldürüldü. (Tirman; "ABD, sivil ölümleri neden umursamıyor?", Milliyet, 9 Ocak 2012) ABD'li kültürel tarihçi Richard Slotkin'e göre, sivil katliamlara ABD'nin bulduğu kavram "sınır tezi". Buna göre, ABD işgal ettiği topraklarda yol açtığı sivil katliamları "vahşilere" karşı diyerek haklılaştırıyor. Çünkü tarihinde Avrupa'dan yeni kıtaya göç edenler bu kavramsallaştırma ile "vahşi yerliler"itemizlemişlerdi. Slotkin, ABD'nin, El Kaide lideri Üsame bin Ladin'i yargılamadan infaz edip cesedini denize attığı operasyonun kod adını Geronimo (Kızılderililerin efsane lideri) koymasının tesadüfî olmadığını söylüyor.
Bu trajik sivil katliamların neden Amerikan halkında yankı uyandırmadığı da önemli bir konu. Bunun etkenlerinden biri "filmlerde, romanlarda, çizgi filmlerde ve belgesellerde sivillerden bahsedilmemesi. Eğlence endüstrisi bu savaşları beyazperdeye taşırken daima Amerikan hikâyeleri üzerinden anlatıyor. Amerikan halkı ve dünya, işgal edilen ülkelerdeki acılar yerine askerlerinin acılarını görüyor." 2003 Şubat'ında Amerika, Irak'ı işgal etmeye hazırlanırken günlerce televizyonlarımız, bir görüntüde Florida'dan güzel sarışın eşini ve 2 yaşındaki çocuğunu bırakıp Irak cehennemine -tabii ki 'demokrasi ve özgürlük' için- gidecek 'masum Amerikan askeri'nin ailesiyle vedalaşmasını gösterirken, arkasından gelen görüntülerdeelinde kılıç sallayan Saddam yer alıyordu. Bu 'savaş oryantalizmi'ne göre "Ortaçağ'dan modern dünyaya fırlamış vahşi bir Arap", "özgürlük ve demokrasi havarisi Amerikalı"yıelinde kılıç kafasını vahşice koparmak üzere bekliyordu.
John Tirman bunu "asil dünya teorisi"yle izah ediyor: Teori şöyle kurgulanmış: "İnsanlar dünyanın düzenli, rasyonel ve adil olduğunu düşünerek yaşıyorlar. Bu adil dünya düzeni bir şekilde bozulduğunda" -buna eğilimli sayısız diktatör, çılgın ve uygarlık düşmanı kişi var- savaş çıkar, bu arada siviller öldüğünde, medya bunu kitlelere 'istisnai' olay olarak algılatıyor. Bu durumda sivil ölümlere kızabilir, üzülebiliriz, ama ortada 'asil bir gaye' uğruna ülke işgal edilmiş, eh, bu kadarı olur! Tirman "İşte birçok kişinin Afganistan, Irak, Vietnam gibi ülkelerdeki Amerikan savaşları sırasında ölenleri görmezlikten gelmeleri bu yüzden mümkün olabilmektedir." Amerikalılar kitlesel sivil ölümlere kılıf da bulmuşlar: "Collateral damage" yani "yan zayiat"! Böylece bu asil gayeyi anlamayıp sivil katliamları protesto edenler üzerine ateş açmak da 'anlaşılabilir' olabiliyor. Geçen sene Talokan'da sivillerin ölümünü protesto eden Afganlıların üzerine işgal kuvvetleri ateş açıp 17'sini öldürmüştü.
Amerikan B-1, B-2, B-52 uzun menzilli ağır bombardıman uçakları ve uçak gemilerinden havalanan F-14 ve F-18 uçakları, gemi ve denizaltılardan fırlatılan Tomahawklar ve 2 bin km'lik hedefi vuran füzeler, mağara içlerini vurup depremlere yol açan diğer matkap türü füzeler asker-sivil ayırımı yapmıyor. NATO Deniz Piyadesi'ne ait savaş gemisinden havalanan, pilotsuz joystickle tam 10 bin km'den kontrol edilebilen bir savaş makinesi. Bir dakika içinde hedefi ve yakınındaki sivil yerleşimi yerle bir ediyor. Cenaze törenleri, düğün evleri, yaralı, hasta taşıyan ambulanslar, medreseler, camiler böylelikle havaya uçuruluyor. Silah şirketlerinin geliştirdikleri yeni silahları denemesi de sivil öldürmelerde bir başka sebep.
Dahası Nevada Çölü'nden veya Pentagon'dan düğmeye basıp Afganistan'daki öldürmeleri robot veya insansız hava uçaklarıyla gerçekleştirenler bir tür bilgisayar oyunu oynar gibi sivil öldürüyorlar. Ordu ve CIA içindeki bazı yetkililer, hedef seçimlerinin ne kadar gelişigüzel ve keyfi olduğunu biliyor, zaman zaman da itiraf ediyorlar.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder