23 Şubat 2012 Perşembe

İttihatçılar ve İstanbul'un Sokak Köpekleri

Bizans zamanında İstanbul’da sokak köpekleri olduğuna dair kayıtlarda fazla bir bilgi olmadığından, bugünkü sokak köpeklerinin atalarının, Hz. Fâtih’in ordusuyla birlikte istanbul’a geldiklerine inanıldığını... 

Bu köpeklerin, İstanbul’un günlük hayatının ayrılmaz bir parçası olup, Müslüman halkın bir canlıyı öldürmenin günah olduğuna inandığı için de nesillerinin asırlar boyu sürüp gittiğini... Fakat pekçok başka şeyde olduğu gibi, köpeklerin İstanbul’daki bu uzun saltanat ve keyiflerinin de İttihat ve Terakki zamanında bozulduğunu...
 
Evvelki senenin sonlarından itibaren geçen sene de yaşadığımız kuduz tehlikesinin, aslında, İstanbul’u 1910’larda ziyaret etmiş ve köpeklerin itlâfı yani zehirlenerek öldürülmesi işinin de ilk defa o zaman bahis mevzuu olduğunu...
 
Geçen yıl 14 Ocak’ta doğumunun 150. yıl dönümü vesilesiyle ülkemizde de anılan büyük Türk dostu Fransız yazar Pierre Loti’nin, İstanbul’daki bu köpek katliâmı hakkında:
 
“Bu ülkeye II. Mehmed (Fâtih Sultan Mehmed Hân k.s.)’in ordularının ardından gelen köpekler, İttihat ve Terakki’yi ve hükümet işlerine Levantenler (Yakındoğuda yerleşmiş Avrupalı âilelerin soyundan olup, bulundukları yerin kültürünün az çok tesirinde kalmış, fakat Avrupalılık iddiâsında olan kimseler)’in girişini unutmuşlardı. 4-5 asırlık sadâkatten sonra kimseyi ısırmamış olmalarına rağmen, katliamların en iğrencine mahkûm edildiler. Hiçbir Türk, Hilâl’e uğursuzluk getireceği söylenen bu haysiyet kırıcı işi üstlenmek istemedi. Bu yüzden serseriler ve haydutlar vazifelendirildi” diye yazdığını...
 
Yine 1655’te İstanbul’u ziyâret eden Fransız seyyah Jean de Thevenot’un da; İstanbullular’ın köpekleri nasıl koruduğunu, hatta bazı zenginlerin vasiyetnâmelerinde –diğer canlılar için olduğu gibi– sokak köpeklerinin beslenmesi için de nasıl hususi kaynaklar tahsis ettiklerini anlattığını...
 
Biliyor muydunuz?
 
Kezâ İttihatçıların, 10 yıla varmadan memleketi batırdıklarını... Ve kimisinin Ermeni kurşunuyla vurulduğunu... Kimisinin bizzat devlet tarafından temizlendiğini... Geri kalanlarının ise Ermeni tehcirine, komitacılığa v.s. karıştıktan sonra Cumhuriyet döneminde bir bir ortadan kaldırıldıklarını... Ve böylece insanların ve sâir canlıların (ki buna köpekler de dâhil) âhının yerde kalmadığını...
 
Hatırlayıp düşündünüz mü?

Hiç yorum yok: