16 Şubat 2012 Perşembe

Afrika açılımı - Mahir Kaynak

Türkiye’nin Somali’ye yardımının geçici sayılması gereken kıtlıkla sınırlı olmadığı, ülkenin temel sorunlarının çözümü için destek olunacağı anlaşılıyor. Bir batılı gözüyle bakarsanız bunun siyasi bir amacı da olduğunu söyleyebilirsiniz. Gösterilen ilginin siyasi sonuçları olacağı inkar edilmez. Afrika’nın giriş kapılarından biri olan Somali’de etkili olmak, özellikle Çin gibiyeni güç odağı olması beklenen ülkelerin etkisini sınırlandırabilir. Soru şudur: Türkiye’nin asıl amacı siyasi midir, yoksa insani duyguları gerçek sebep, siyasi etkinlik bunun hesaplanmayan ama doğal bir sonucu mudur? Türkiye biri Batıdan alınan ve maddi çıkarlar üzerine inşa edilmiş bir düşünce ile kendi kültürü içinde gizli başka bir düşüncenin etkisi altındadır. Komşusu açken tok yatılmaz sözünü kapitalizm içine nasıl yerleştirebilirsiniz?


Kapitalist düşünceye karşı olanlar çareyi sosyalizmde aramış ve birbiriyle ilgisiz iki düşünceyi, yani Kemalizmle İslamcılığı, sosyalist dünya görüşüne yakın saymışlardır ve hata etmişlerdir. Basit bir örnekle neyi kastettiğimizi açıklayabiliriz: Benzer bir makinanın başında, aynı miktarda mal üreten iki işçinin biri, gelişmiş bir ülkede çalışanı, gelişmemiş bir ülkedeki işçiden çok fazla ücret alır. Öyleyse geliri kişinin kendi yetenekleri ve mesaisi belirlemez. Ülkenin ekonomik düzeyi asıl belirleyicidir. Sosyalizm bu eşitsizliğin çaresi değildir sadece aynı ülke içindeki kişiler birbirine denk olabilir.
İslamcı dünya görüşünü savunanlar bir ekonomi teorisi oluşturmak yerine kapitalist düşünceyi savunmuş ve çözümü inançta aramıştır. Yani geçmişte kendileri için erişilmez sayılan yaşam düzeyine kavuşmuş ve bunu çözüm saymıştır. Buradan şu sonuç çıkar; Kabul ettiğiniz ekonomik ve siyasi düşünceyi inançlarınızla değiştiremezsiniz. Onu çarşaf giydirdiğiniz ama içindeki yapının değişmediği bir düşünceye dönüştürürsünüz. Oysa bizim kültürümüzden kaynaklanan ve var olan düşünce sistemlerine alternatif olacak bilimsel birmodel üretmek mümkündür.
Önümüzdeki dönemde Türkiye’den beklenen rol nedir sorusuna cevap arayalım. ABD veAvrupa ülkeleri, yaşadıkları ekonomik sorunlar nedeniyle, siyasi açıdan yapmaları gerekenleri yapamıyorlar. Ayrıca onların uygulamaları Ortadoğu ve Afrika’da emperyalist ve kendi inançlarına ters bir müdahale olarak algılanıyor. Oysa Türkiye’nin açıktan bir siyasiamaç gütmeyen, bölgede yaşayan insanların kültürel değerleriyle uyum içindeki davranışları daha etkili ve sorunsuz olabilir. Böylece Ortadoğu ve Afrika üzerindeki, başta Çin olmaküzere, egemen olmak isteyen güçler engellenebilir. Bu senaryoya Rusya da karşı çıkmazçünkü rakip müşterektir. Bu durumun iç politikaya da etkileri olacaktır. Türkiye kendi sınırları içinde geçerli ve sadece kendi çıkarlarını gözeten bir ideolojiye sahip olamaz. Çok kimlikli veçok kültürlü ama geleceğe yönelik beklentileri uyum içinde olan uluslara önderlik etmelidir. Birlikte olacağımız ülkeler kendilerini güven içinde hissetmeli ve bizi bir sömürgeci olarak görmemelidir. Kültürümüz buna uygundur ama eski tekrarlanamaz. Çağdaş bir düşünce üretmek zorundayız.

Hiç yorum yok: