6 Mart 2013 Çarşamba

Sabataycılar toplumu neden çökertmek istiyorlar?Melih Oktay

Sabataycılar toplumu neden çökertmek istiyorlar?


Kabala, Yahudi mistisizmine verilen ad. Kabalacılara göre, Tevrat, Talmud gibi Musevi kaynaklarının batıni bir  yorumu. 

Esasen Kabala’nın birçok kolu ve yorumlayıcısı var. Zohar, Luria bunlardan birkaçı.


Bu yazıda daha çok 15. yüzyılda ortaya çıkmış olan Ishak Luria’nın öğretisinin nasıl ‘Sabataycılık’, ‘Siyonizm’ gibi akımlara yol açtığı ve BDPS’nin Sabataycıların inançlarına nasıl hizmet ettiği irdelenecek.

***
İshak Luria kabalasında, evren yaratıldığında büyük bir kaza olur. (shevirah)

Bu kazada ilahi kaynağından kopan kıvılcımlar (litzotzot) evrene yayılır ve ‘Kelipot’ adı verilen kapsüller içinde sıkışıp kalır.  Kelipotlar kötülüğü temsil eder. 

Luria’ya göre, insanın ilahi görevi, ‘kelipot’ların içinde saklı kalmış tanrısal kıvılcımları tekrar kaynağına döndürmektir. (Tikkun) Bu ise tam anlamıyla ancak kurtarıcı mesihin yeryüzüne inmesi ile gerçekleşebilir. 

İspanya’dan sürgün edilmiş yahudilere bir umut kapısı olur bu öğreti. Mesih her an gelebilir ve onların Hz. Süleyman devrindeki gibi tekrar yeryüzünde hakim olmalarını sağlayabilir.

***
Luria’dan yüzyıl kadar sonra Sabatay Sevi mesihliğini ilan eder ve zaten mesih beklentisinde olan birçok Yahudi bu çağrıya uyar.

Sabatay’a göre, kelipotları ( kötülüğü) yok etmek için iki yol vardır:

  1. Ya dünya tamamen iyilikle doldurulmalıdır. Çünkü her iyilik kelipot içinde sıkışıp kalmış ışığı serbest bırakacaktır. Kelipotlara hayat veren ilahi ışıklar tükendiğinde ise kelipot yani kötülük besin kaynağı kalmadığından yok olacaktır. (*Luria’nın öğretisi bu yolu önerir. İnanlar, ilahi kanunlara riayet etmeli, bol ibadetle ve nefis tezkiyesiyle daha iyi bir insan olmaya çabalamalıdır.)

  1.  Ya da tamamen kötü olmalıdır. Kötülükler artarsa kelipotların içindeki kıvılcım miktarı artar. Bir zaman sonra da fazla yüklemeden dolayı patlar ve yok olurlar.

İnsan mükemmel değildir. Bu yüzden, kötülüğü yok etmek için 1.yoldan gitmek beyhude bir çabadır.

Öylese 2.yolu tercih etmelidir. Ancak böyle yeryüzü kötülüklerden arındırılabilir. Kötülüğün ortadan kalmasıyla birlikte iyilik hakim olacak, tanrının-Yehova krallığı kurulacaktır.

Hem onlara: «Yeryüzünde fesat çıkarmayın.» denildiğinde: «Biz ancak ıslah edicileriz.» derler. (Bakara, 11)

 Adama soruyorsun, niye adam öldürüyorsun, Filistin’de çoluk çocuğu katlediyorsun diye. O da ‘her işte hayır yok mudur? İşte benim işlerimde de hayır vardır. Ben katlettikçe hayrı arttırıyorum der.

Bu kadar sapıkça bir düşünce elbette şeytanın tuzağıdır. Ve nefsin hoşuna giden tüm aşırılıklara böylelikle kulp bulunmuş olur. 

İlluminati yani kendini aydınlanmış, yeryüzünde çok önemli ve özel bir görevi yerine getirdiğini düşünen şeytanın yörüngesine girmiş nefis kölelerinin azgınlıklarını kitaba değil de kitabına uydurmaları..

***

Prof. Dr. Gershom Scholem’e göre, esas kopuş Sabatay’ın müslüman olmasından sonra yaşanır.

Sabatay’ı izleyenler, onun müslümanlığı kabul etmesinin amacının kötülüğü içten fethetmek olduğu konusunda birleşirler. 

Fakat ayrıldıkları önemli bir husus vardır: 

Bir grup sadece Sabatay gibi ruhani bir liderin kötülük dünyasına(müslüman görünüp müslümanların arasına karışmaktan bahsediliyor) girebileceğini, diğer normal insanların (avam takımı) ise yaşantılarına eskiden olduğu gibi devam etmeleri gerektiğini savunur.

Diğer bir grup ise, hep birlikte kötülük dünyasına dalmaları gerektiğine inanır.

Böylece, 1683 yılında sayısı belirsiz sayıda yahudi, islam dinine girer(miş görünür). Amaç kelipotu ( kötülüğü) içten fethetmektir.

Müslüman görüntüsüyle ahlaksız davranışlarda bulunacak olan bu kişiler topluma örnek olacak, hakiki müslümanların ahlakını bozacak ve onların çöküşünü sağlayacaktır. Yani amaç müslümanların manevi değerlerini yok etmek, nurlarını alarak onların yok olmasını sağlamaktır. Ve bu inanışa mensup olan Yahudiler için dini bir vecibedir bu. Amentüleri böyledir. 

Onlar kendilerini şöyle kandırırlar: ‘Bizim amacımız kötülük değil iyilik. Kalbimiz temizse yaptığımız kötülüklerden dolayı hesaba çekilmeyeceğiz. Zira biz kötülüğü, tevrattaki kanunlara aykırı hareketler etmeyi iyilik için seçiyoruz. Yani biz tevratı ihlal ederek tevrata uymuş oluyoruz.’ (Bit- tulah shel torah zehu kiyyumah)

Bu noktada önemli bir hususu belirtmek yarar var.

Sabataycılar, iki tane tevrat olduğunu düşünürler. Bunlardan biri atzilut, diğeri beriahtır.

Atzilut, Hz. Musa’ya gönderilen ilk tevrattır. Beriah ise buzağıya tapmalarından sonra gönderilen tevrat. Aralarındaki en önemli fark ise,Atzilut tevratında serbest olup da Beriah tevratında yasaklanan cinsel sapkınlıklardır. Sabataycılar, artık mesih geldiğine göre her türlü cinsel ilişkiye izin veren Atzilut tevratına yani Hz. Musa’ya ilk inen tevrata uyulması gerektiğine inanırlar. Bu da, Sabataycılarla özdeşleşen ‘mum söndü’ ‘kuzu bayramları’ gibi ayinleri açıklar. (Elbette ancak aydınlaşmış bir azınlık (illuminati) ilk inen tevratı idrak edebilir)

Bazı gazetelerde pornografik resimlerin özellikle bulunması; eşlerin devamlı birbirini aldattığı, hatta aile içi cinsel ilişkilerin bile olduğu ahlak dışı hareketleri özendiren, sıradanlaştıran filmler, dizilerin tüm topluma yayılması faaliyetlerini bu ‘dini’ inancın ışığında yeniden gözden geçirmek gerekir.

***
Hristiyan dünyasında 18.yüzyılda ortaya çıkan, Sabatay Sevi’nin devamı olan Jacob Frank de
Sabatay Sevi gibi sınırsız cinselliği, ahlaki sınırlamaların kaldırılmasını telkin etti müritlerine. 

BDPS’nin Avrupa’daki kurucusu Rothschild de iddialara göre sağlam bir Frankçiydi. BDPS adlı canavarın yardımıyla Rothschild ve destekçisi aileler,  inançlarını yeryüzüne hakim kılabilirdi ve bunda epeyce başarı sağlandığı ortada.

Frankçi düşünce sonraki yazılarda daha detaylı ele alınacak, fakat kısaca amaçları, tüm dinlerin yok edilmesi ve ahlakın ‘hiç’leştirilmesidir. Ahlaki olarak sökülen, bozulan toplum sonra tikkun felsefesi gereği tekrar inşaa edilecektir. 

Müritler sınır tanımamalı ve ahlaki olarak dibe vurmalıdırlar. Ancak böyle yükselebilirler.

Para sisteminin ana kumandasını ele geçiren bu grup, BDPS ile yüksek miktarda krediler üretir ve bu kredilerle ahlakı çökerten (yani Kelipotları içten yıkan) porno, Hollywood gibi birçok endüstriyi, vasıtasıyla masum milyonların katledildiği nükleer silahları, insanları madden zayıf düşüren, sağlığını bozan ilaç, genetiği değiştirilmiş organizmalar üreten firmaları, batıl inançları öğreten eğitim kurumlarını desteklerler.

Mesela ABD’nin hatta dünyanın en prestijli Yahudi okullarından biri olan Brandeis üniversitesine adını veren Louis Brandeis’in Frankçi olduğu bilinen bir gerçek. 

İşte dünyamızın son birkaç yüzyıldır içine girdiği girdabın en önemli sebebi de bu insanların inançları uğrunda hırsla olan mücadeleridir.

Her ne kadar Tevrat’a bağlı Yahudiler, Hasidizm gibi akımlar yoluyla dinlerini Sabatay ve Frankçilerden kurtarmak isteseler de BDPS yoluyla maddi iktidarı eline almış olmuş azınlık grubun yeryüzündeki borusu daha çok öter olur.

***
Nathan Benjamin, Sabatay Sevi’nin en yakınlarındandı ve Sabetay’ın öğretisini yeryüzüne yaymak için tüm hayatı boyunca çabaladı.

Bir sonraki yazımızda detaylıca ele alacağız ama bir ipucu:

Nathan Benjamin, Sabetaycılığın merkezi olarak hangi şehri seçmişti?

O şehir Filistin’in Gaza şehriydi.

Hiç yorum yok: