Doğrudur, “Vasiyet ölüm getirmez”, lakin hüzün getirir. Yürek yakan vasiyetler vardır mesela, yahut geride kalanların halini, onların ölüyü nasıl anacaklarını düşündüren vasiyetler?
Gidenlerin ardından kalan sözler, insanların ölüyü anarken kullandıkları sıfatlar, iyi kötü dualar… Gidenlerin söyledikleri… Gitmeden dünyaya söylenecek son sözler… Giderken söylenen sözler ve geride kalanlar için tembih sözleri… Herkes Yunus değil ki,
Salâ vere kastımıza
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara selam olsun
dizelerini söyleyebilsin. Ötelere giderken bile geride kalanlara selam okuyan yüce bir gönlün son arzusu, yahut Pir Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri’nin ikazı:
“Muhabbet isteyen gelsin haber sorsun mezarımdan”
Şimdi mezarından haber soruşmak için eşiğine varanlar acaba vasiyetinden dolayı mı türbesini çok ziyaret ediyorlar, yoksa hazret çok ziyaret edileceğini bildi de mi vasiyet etti? Eğer öyle ise buna ihtiyacı var mıydı? Peki ya türbesini ziyaret edenlerin kaçı bu vasiyeti biliyor?
Necip Fazıl’a kulak verelim mesela:
Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam
Alıp beni götürsün tam dört inanmış adam
Müthiş ki müthiş!.. Peki ya Nazım Hikmet’in vasiyeti:
Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
ölürsem kurtuluştan önce yani,
alıp götürün
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni
Orhan Seyfi Orhon’un vasiyeti ise daha bir vurdumduymaz:
Dostlarım, toplanın öldüğüm zaman;
Riyayı bir günlük bir yana atın!
Tutunuz tabutun kenarından;
Bir derin çukura beni fırlatın!
Hepsi bir yana, en yürek yakıcı vasiyeti ben XVI. yüzyılın hüzünlü şairi Aşkî’nin bir gazelinde görmüşümdür. Sanki sevgiliye bir feryaddır ki cümle alemi ağlatır:
Ey müezzin gel cenazem üstüne feryâd kıl
Öldüğümden yârı âgâh eyle ruhum şâd kıl
Taşlar kim cevr ile kuyunda urmuştun bana
Gönlümü yıktın anunla kabrimi âbâd kıl
Yoluma hâk oldı bu üftade diyü adımı
Gel mezarum taşına yazdır bir eyü ad kıl
Lutf edüp ömrüm unutma Aşki’nün bu şirini
Yâduna al gâh anı gâhî anunla yâd kıl
Serbest bir tercümeyle şöyle demek olur:
“Ey müezzin, cenazem üstüne sala verirken feryad edercesine bir makam tuttur, ta ki öldüğümü sevgili bile işitsin ve böylece ruhum şad olsun.
Ey sevgili! Hani mahallene vardıkça bana vurduğun taşlar var ya, hani o taşlar ile gönlümü yıkmıştın, bari şimdi de onlarla kabrimi imar et.
Gel, mezarımın taşına “Burada yatan düşkün, benim yoluma toprak oldu” diye yazdır da dünyada iyi bir ad bırak.
Ömrüm!. Lutfedip Aşki’nin bu şiirini bir kenara atma da bazen yoluna can veren bu âşıkını düşündükçe bu şiiri oku, bazen de bu şiiri okuyup âşıkını düşün.
Berceste
Öldükte bu ben hasteyi eşk ile yusunlar
Cânâne güzar ettiği yollarda kosunlar
Celili
“Umudum o ki, öldüğüm vakit beni gözyaşları ile yıkasınlar ve mezarımı sevgilinin gelip geçtiği yollar üzerine yapsınlar (ta ki öldükten sonra da onun kokusunu alabileyim, onu görüp hasret giderebileyim).”
ATATÜRK’ÜN VASİYETİ
Atatürk’ün vefatından on sekiz gün sonra, vasiyeti Dolmabahçe Sarayı’nda açılmıştır. 5 Eylül 1938 tarihli vasiyetnameyi açanlar arasında Dahiliye Vekili Refik Saydam, Hariciye Vekili Şükrü Saracoğlu, Nafia Vekili Hilmi Uran, Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Boysan ile Malatya Mebusu Hilmi Aytoçe vardır. Hakim elindeki mühürlü zarfı açınca içinden bir zarf daha çıkar. Bu zarf mühürsüzdür ve içinde bir tutanak vardır. Noter İsmail Kunter, Umumi Katip Hasan Rıza Soyak ve Dr. Neşet Ömer imzalı bu tutanak ekindeki vasiyetin ise yalnızca altı maddeden ibaret olduğu görülür:
“Malik olduğum bütün nükut ve hisse senetleri ile Çankaya’daki menkul ve gayrimenkul emvalimi Cumhuriyet Halk Partisi’ne, atideki şartlarda terk ve vasiyet ediyorum:
1. Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.
2. Her seneki nemadan, bana nisbetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadıkları müddetçe Makbule’ye ayda 1000, Afet’e 800, Sabiha Gökçen’e 600, Ülkü’ye 200 lira ve Rukiye ile Nebile’ye şimdiki 100’er lira verilecektir.
3. Sabiha Gökçen’e bir ev de alınabilecek ayrıca para verilecektir.
4. Makbule’nin, yaşadığı müddetçe Çankaya’da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.
5. İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.
6. Her sene nemadan mütebaki (geriye kalan) miktar, yarı yarıya Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder