Türkiye'de paranın fiyatı olan faiz hep küresel faizlerin çok üzerinde oldu. Tabii bunu enflasyondan arındırılmış faiz anlamına gelen reel faizler olarak söylüyoruz. Reel faizleri yüksek tutmak için Türkiye'nin ülke derecelendirme notu haksız olarak düşük tutuldu. Böylece risk primi yükseltilip adeta bu ülke haksız yüksek faizlerle soyuldu. Vatandaş ve Hazine, her yıl olması gerekenden milyarlarca lira fazla faiz ödeyerek kolay para kazanmaya alışmış kesimin cebine aktardı. Sadece Hazine'nin 2012'de 14 milyar lira fazladan haksız faiz ödediğini hemen belirtelim
Bu ödenen haksız faizlere karşı çıkıp "Türkiye'nin notu niye düşük seviyede tutuluyor?" diyerek notçulara sorulduğunda, cevap olarak, Türkiye'de yaşanan savaş ortamının siyasi riskleri çoğalttığı gerekçesi ileri sürüldü hep. Şimdi barış süreciyle birlikte halkın notçu adını verdiği ve dünyada pek çok ülkede sahte not vermekten yargılanan derecelendirme kuruluşları ne yapacaklarını şaşırdılar. Çünkü ileri sürdükleri savaş gerekçesi ortadan kalktı. Hatta Türkiye'nin başarılı performansı karşısında artık dayanamayacağını anlayan Standart&;Poor's firması Türkiye'nin notunu "yatırım yapılabilir" seviyenin bir basamak altına çıkartabildi ancak. Bir üstüne çıkarsa iki derecelendirme kuruluşu "yatırım yapılabilir" notunu vermiş olacağından doğrudan sermaye akımlarının birdenbire Türkiye'ye yöneleceği gerçeği onları yönlendiren faiz lobisinin işine gelmedi. Ve bu nedenle Türkiye'nin notu olması gerekenin çok altında tutulmaya devam edildi. Fakat barış sürecinin ilk olumlu sonuçları alınmaya başlanınca bu defa piyasalarda faizler kendiliğinden gerilemeye başladı. Bu yılın başında yıllık bileşik faizi yüzde 6.15 olan Hazine gösterge tahvilinin faizi, geçen hafta sonunda yıl başına göre yüzde 12.3 gerileyip tarihinin en düşük seviyesi olan yüzde 5.39'a düştü.
Tabii bu anlattıklarımız faizin Hazine'yi ilgilendiren kısmı... Bir de Türkiye'nin notunun yatırım yapılabilir seviyeye getirilmesini engelleyen diğer nedene bakalım. Son dönemde ülke not artışını engelleyen nedenlerden biri bankaların yüksek kredi faizleri oluyor. Mevduatı düşük faizle toplayan bankalar, kredi verirken yüzde 12.5 reel faiz alıyor. İşte bu haksız kazancı sürdürmek için not artışı barış sürecinin piyasalarda yarattığı olumlu havaya rağmen bir türlü yaptırılmıyor. Amaçları yüksek kredi faizleriyle küçük ve orta büyüklükteki iş adamlarını yani KOBİ'leri soymak.
Faizcilerin ardından gelelim silah tüccarlarına... Kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği notlara bakıldığında, silah üreten Lockheed Martin firması adeta mükemmel işliyor. Hiçbir riski yok gibi. Yine notçulara göre, Sikorsky, Black Hawk helikopterlerini üreten Hovers AD&;B Company'nin riskleri çok düşük.
Bu iki firmanın notları hep A seviyesinde tutuluyor. Bu not seviyesi bu firmaların hisse senetleri ve borçlanma kâğıtlarına hemen yatırım yapın anlamına geliyor. İşte işin sırrı burada. Türkiye'nin notunu yükseltseler bu silahçıların notları düşecek. Bu nedenle notçular Türkiye'de barışın ekonomiye getirdiği olumlu havayı görmezden geliyorlar. Neye dayanarak söylüyoruz bunu? Bingöl'de bu yıl şubatta alınan yatırım teşvik belgesi tutarı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5.000 artarak 1 milyar 61 milyon liraya yükseldi. Böylece Türkiye'de barış süreciyle birlikte ekonomiye yansıyan olumlu hava faizlerin ve silahçıların işine gelmiyor. Hem silahçı hem de faizci barışta haksız kazandıkları paraları kaybedeceklerini biliyorlar.
Anlayacağınız "Reel faizler sıfır olsun" dediği mitingin ardından Başbakan Erdoğan'ın konvoyuna kimlerin suikast yaptığını barış sürecinin piyasalara etkisiyle daha iyi görebiliyoruz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder