10 Nisan 2013 Çarşamba

Off-shore hırsızlık ve trilyon dolarlar-İbrahim Karagül


Off-shooreLieks adı verilen kimliği belirsiz dosyalarla tarihin en büyük hırsızlık dosyası açılmış oldu. Devlet adamlarının, siyasetçilerin, işadamlarının, bürokratların gizli para trafiğine, ülkelerin zenginliklerinin nasıl kaçırıldığına dair şok edici bilgiler ortaya saçıldı.

Şimdilik 170 ülkeden 130 binden fazla zenginin, paravan şirketler kurarak ülkelerinin zenginliklerini başka hesaplara aktardığı ve bunları vergiden kaçırdığı, bu piyasada trilyonlarca dolar paranın döndüğü ortaya çıktı.


İlham Aliyev ve ailesini öne çıkaranlar, ABD, Avrupa, Ortadoğu, Asya ve Orta Asya'nın zenginliklerinin kimler tarafından kullanıldığına dair detaylı bilgiler paylaşmadılar. Orta Asya liderlerinin, Körfez emirliklerinin bırakın off-shore hesaplarını, ABD ve Avrupa bankalarındaki trilyon dolarları bile yeterince sorgulanmadı. Umarım bu kayıtdışı bilgilerin tamamı bir gün ortaya çıkar ve paylaşılır.

İşte o zaman nasıl bir dünyada, nasıl bir ekonomik çevrede yaşadığımız, dünya sisteminin nasıl yönetildiği net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Meşru mekanizmaların, temsil sisteminin sorunsuz çalışmadığı, güç paylaşımının aslında perde gerisinde yaşandığı, dünyanın asıl bu güç savaşlarına göre yönetildiği de ortaya çıkacaktır.

Ülkeler, milletler veya toplumlar; savaşlarla, iç çatışmalarla, ekonomik krizlerle bunaltılırken, önlerine sürülen çatışma senaryolarıyla birbirine boğazlatılırken, milyarlarca insan birkaç dolara çalıştırılırken zenginliklerin bir takım güçler arasında paylaşılması, bu gezegendeki adaletsizliklerin temelidir.

Sanıldığı gibi, adaletsizliklerin, çatışmaların temeli ideolojiler ve fikirler değil, kaynak paylaşımı, zenginlik paylaşımı ve bu paylaşımdan doğan krizlerdir. Bugün bile dünya genelinde gördüğünüz, etnik ya da başka sebepten kaynaklandığını sandığınız krizlerin çoğunun gerçek sebebi budur.

Peki neden şimdi ortaya çıktı? Çünkü ekonomik kriz var. Kriz sadece küresel ekonomik düzeni sarsmadı, küresel ölçekte kayıtdışı düzeni de bozdu. Rum Kesimi üzerinde Almanya ile Rusya arasındaki para kavgasını izledik en son. Hem meşru mekanizmalar hem de gayrimeşru mekanizmalar müthiş bir para ve kaynak savaşına tutuştu ve tam anlamıyla bir yağma, talan başladı.

Sadece Ortadoğu'da yıllık üç trilyon dolarlık kayıtdışı para dolaşıyor. Siz buna kara para ya da yolsuzluk paraları da diyebilirsiniz. 2005'te öldürülen Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri'nin bu para trafiğini yönetenlerden biri olduğu ve bu yüzden öldürüldüğüne dair iddialar hiç de yabana atılır değildi. Fransa eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ile Hariri arasındaki para ilişkilerine bakmak bile bunu anlamaya yetecektir.

Afganistan'dan New York'a uzanan, onlarca ülkeden geçen dünyanın en büyük uyuşturucu trafiğini kimler yönetiyor? Bu trafikte kaç trilyon dolar dönüyor? Bu para nasıl paylaşılıyor? Bu hat üzerinde kaç savaş senaryosu uygulanır? Kaç terör örgütü buradan beslenir? Öyleyse bu örgütlerin arkasındaki güç nedir?

Sadece Ortadoğu'da üç ya da dört trilyon dolar dönüyorsa dünya genelinde bu miktar nedir? Bu piyasayı kimler yönetiyor, bu zenginliği kimler paylaşıyor? Örtü kaldırıldıkça şok edici bilgilere tanık olacağız.

Daha yeni, daha güncel bir örnekle anlatmaya çalışayım:

Son günlerde Kore yarımadasında ciddi bir kriz var. Kuzey Kore ile Güney Kore neredeyse savaşa tutuşacak. Kuzey nükleer tehditlerini sürdürüyor, ABD ağır bombardıman uçaklarını bölgede dolaştırıyor ve füzeleri hazır tutuyor, Çin 'Kuzey'e saldırıyı kendime yapılmış sayarım' diyor, Güney Kore ise alarmda bekliyor. Kore savaşından beri ateşkes halinde olan iki kardeş ülke arasındaki savaş alarmı belli dönemlerde hep olur.

Ama bu sefer, krizin başka bir boyutu çıkıyor ortaya.

BRICS ülkeleri adı verilen Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika arasındaki ekonomik savaşın Kore krizi olarak nasıl ortaya çıktığını görüyoruz. BRICS ülkeleri, Batı'nın küresel ekonomik düzenine ve dünya sistemine meydan okumak için kuruldu ve etkinliklerini hızla artırıyor. Bu ülkelerin son çıkışı, ABD ve Batı'yı fena halde rahatsız etti.

Dünya Bankası ve IMF'i devre dışı bırakmak ve yeni bir ekonomik düzen kurmak için 'ortak para sistemi' oluşturma kararı aldılar. Son zirvede bu amaca yönelik ciddi bir eylem planı kabul edildi. Onlara göre, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan düzen tamamen değişecek. Çin ve Brezilya ticaretlerinin yüzde ellisini Dolar piyasasının dışında tutmak için anlaştı.

BRICS ülkeleri, bu girişimin aslında küresel siyasal sistemi değiştirmeye dönük olduğunu gizleme gereği duymuyorlar bile. ABD'nin Kore yarımadasındaki krizi, aslında bu para ya da ekonomik çatışma yüzünden büyüttüğü, Kuzey Kore meselesini de bahane olarak kullandığı ifade ediliyor.

Ekonomik kriz, küresel ekonomik düzenin değiştirilmesini zorunlu kılıyor. Atlantik merkezli ekonomi yönetimi, bu ayrıcalığı kaybetmemek için hiç bir iyileştirmeye kapı aralamıyor. Bu yüzden de özellikle Asya'nın merkez güçleri yeni ekonomik düzen dolayısıyla da yeni siyasal düzen için müthiş bir çaba içinde. Bu da ekonomik savaş demektir.

Off-shore hesaplarda dönen para, ekonomik kriz olmasaydı bu şekilde deşifre edilmeyecekti. Daha neler neler ortaya saçılacak.. Krizlerin, kaosların, çatışmaların arkasındaki çıkar ve kaynak savaşları artık gizlenemeyecek.

Belki de, 21. yüzyılın dünyasını kurmak için bütün kirli dosyaların ortaya çıkması gerekiyor. Bekleyelim…

Hiç yorum yok: