11 Mart 2013 Pazartesi

Tepedelenli Ali Paşa'nın gizli hazineleri-Erhan Afyoncu


Son yıllarda Tepedelenli Ali Paşa gündemimizden düşmüyor. Yunanlılar krizden çıkmak için hazinelerini arıyor, Arnavutlar ise bizden kafasını istiyor
1820'li yıllarda Osmanlı'nın Yunanistan ve Arnavutluk topraklarının önemli bir kısmında yaklaşık 35 yıl hüküm süren bir vali olan Tepedelenli Ali Paşa bölgenin tek hakimi haline gelmişti. Plomer'in "Yanya Sultanı" isimli kitabında hayatı teferruatlı olarak anlatılır.

Osmanlı'ya ihanet

Avlonya mutasarrıfı İbrahim Paşa'yı ortadan kaldırması üzerine ve Osmanlı yönetimi Tepedelenli'nin yok edilmesi gerektiğini anlamıştı. Osmanlı İmparatorluğu Balkanlar'da uzun süredir Avusturya ve Rusya ile savaş halinde, ordusu ise birçok cepheye dağılmış perişan bir durumdaydı. Ayrıca yıllardır bölgede bulunan valiyi yerinden oynatmaktan da korkmaktaydı. Eşkıyalığın artması ve Rumlar'ın da bağımsızlık için ayaklanmaları devleti zor durumda bırakabilirdi.

Bu sırada meydana gelen bir olay İkinci Mahmud'a son kararını verdirdi. Tepedelenli Ali Paşa'nın adamlarından Paşo İsmail Bey İstanbul'a gelip, Yanya Paşası'nın bağımsız bir devlet kurma hayalinde olduğunu ve zalimliklerini anlatmıştı. Bu durumu haber alan Tepedelenli İstanbul'a adam göndererek, Osmanlı Sarayı'nın koruması altında olan Paşo Bey'e suikast yaptırdı. Bu durum resmen padişaha meydan okumaktı. Bu durum üzerine Mora Valisi Hurşit Ahmed Paşa komutasında bir ordu Tepedelenli'yi ortadan kaldırmak için gönderildi.

Rumlar'ı isyan ettirdi

Tepedelenli, Osmanlı ordusunun etkinliğini kırmak ve gücünü bölmek için bir süredir içten içe isyana hazırlanan ama kendisinden korktukları için cesaret edemeyen Rumlar'ı Mora, Adalar, Sırbistan, Eflak ve Boğdan'da isyan etmeleri için teşvik etti.

Tepedelenli'nin bütün çabalarına rağmen Osmanlı kuvvetleri bölgede hakimiyeti ele aldı. Ancak Ali Paşa, teslim olmayarak Yanya Kalesi'ne kapandı. Uzun süren bir kuşatma başladı. Hurşit Paşa, Tepedelenli'ye teslim olursa canının bağışlanacağını bildirdi. Tepedelenli Ali Paşa da buna güvenerek İstanbul'a gitmesi için ferman gelene kadar göl üzerindeki adada bulunan manastıra çekildi. Ancak İstanbul'dan Hurşit Paşa'ya hitaben Tepedelenli'ye verdiği teminatı geri alması konusunda ferman gönderildi. Hurşit Paşa bu emri alınca Yanya'da Ali Paşa'nın katlini emreden sahte bir ferman yazdırdı. Ali Paşa silahını çekip kendisini müdafaaya giriştiyse de vücuduna aldığı sayısız kurşun yarası sonucunda 24 Ocak 1822'de öldü.

Kellesi hemen bedeninden ayrılarak bozulmasın diye bal dolu deri bir çuvala konarak İstanbul'a yollandı. Topkapı Sarayı'nın ibret taşı denen yerine konarak günlerce teşhir edildi. Daha sonra ise Tepedelenli'nin başı Silivri Kapısı'nın dışındaki mezarlığa gömüldü. Ali Paşa'nın bedeni ise Yanya'da Fethiye Camii'nin mezarlığına defnedilmişti.

Tepedelenli'nin hazineleri

Tepedelenli Ali Paşa öldüğünde arkasında sayısız mal ve para bırakmıştı. Devletin el koyduğu mücevher, para ve altın 27 milyon kuruştu. Ayrıca ortalama büyüklükleri 100 dönüm civarında olan yüzlerce çiftlik de devletleştirilmişti. Ancak servetinin bu rakamların çok üzerinde olduğu konuşuluyordu. Tepedelenli'nin sorguya alınan adamları İngiliz konsolosuna verilen mücevher sandıklarından ve kaçırılmaya çalışılan paralardan söz etmişlerdi. Ayrıca mücadele uzun sürdüğü için bu arada Tepedelenli altın ve mücevherlerini saklamış olmalıydı. Ancak bunlar bulunamadı. Tepedelenli'nin ölümünden sonra paşanın adamları ile aile fertleri Yanya, Tırhala ve civarında yıllarca paşanın hazinelerini aradı. Bazılarının Tepedelenli'nin hazinelerini bulduğu rivayetleri ortaya çıktı.

Tepedelenli'nin hazineleri ölümünden 70 yıl sonra da gündemdeydi. 19. yüzyılın sonlarında II. Abdülhamid döneminde Tırhala ve Yanya'da hazine aramak için birçok kişi merkeze başvurdu. Bölgede yıllarca define arandı. Yalnız Yunanlılar değil Avrupalılar da gelip define aradılar. 1891'de Yanya'da iskelenin altında Tepedelenli'nin hazinesinin olduğuna dair İstanbul'a haberler geldi. Ancak bir netice çıkmadı.

Yunanistan ekonomik krize girince Tepedelenli'nin hazineleri tekrar gündeme geldi. 2010 yılında Tırhala ve civarında Tepedelenli'nin hazineleri aranmaya başlandı. Hâlâ da arıyorlar.

Tepedelenli Hanedanı

1744 yılında doğan Ali, Tepedelenli lakabıyla anılacak ve Osmanlı'ya Mora'yı kaybettirecekti. Ali, küçük yaşlardan itibaren çetecilik yapmaya başladı. İyi bir binici, keskin nişancı ve gözü pek birisi olan Tepedelenli Ali kısa zamanda nam saldı.

Ali, 1768'de Delvine Valisi Kaplan Paşa'nın kızıyla evlendi. Tepedelenli kendisine iyilik yapan kayınpederini hileyle ortadan kaldırttıktan sonra yerine paşa olanları da çeşitli ayak oyunlarıyla alt edip, 1784'te Delvine Valisi oldu. Başlangıçta Osmanlı yönetimine şirin görünmek için bölgedeki eşkıyaları bir bir temizledi. Böylece hızla yükseldi. 1785'te Yanya Paşalığı da idaresine verildi. Ancak hırsı yüzünden birkaç defa görevlerinden azledildi. Ancak yaptığı çeşitli ayak oyunlarıyla 1787'de tekrar Yanya Paşası oldu. Oğlu Veli Bey, Derbentler nazırlığına tayin edildi. Diğer oğlu Muhtar Paşa'ya Eğriboz ve Karlıili sancaklarının idaresi verildi. Böylece sadece Ali değil oğulları da artık paşaydı ve hayli geniş bir bölgeye Tepedelenli hanedanı hükmediyordu.

Aslen Kütahyalı

Arnavutlar sahiplense de Tepedelenli Ali Paşa Anadolulu'dur. Kütahya Mevlevihanesi'ne mensup olup Anadolu'dan Rumeli'ye göç eden Nazif adındaki Mevlevi bir dervişin torunudur. Büyük dedesi birçok yeri dolaştıktan sonra Arnavutluk'ta Voiussa Nehri'nin üzerinde bulunan Tepedelen Köyü'ne yerleşmişti. Bu sebeple de ileride torunu Ali, Tepedelenli olarak anılacaktı. Osmanlı vesikalarında ise Tepedelenli "Anadolulu Ali" diye geçer.

Tarihçiler Tepedelenli'yi milli kahraman yaptılar

Yanya Aslanı diye anılan Ali Paşa'nın ölümünden sonra birçok kitap yayınlanmış, hakkında birçok efsane türemiştir. Modern Arnavut tarihçiler Tepedelenli Ali Paşa'yı tarihlerindeki bir diğer önemli isim olan İskender Bey ile birlikte yüceltirler. Tarihçiler, Tepedelenli Ali Paşa'yı bağımsız bir Arnavutluk'un kurulmasının öncüsü olarak gösterirler.

Hiç yorum yok: