5 Mart 2013 Salı

Kışkırtma-Ergün Diler


1 Aralık 1955 günü, onun için sıradan bir gündü. Her zamanki gibi yorgun ve bitkindi.
Terzilik yaptığı butikteki işlerini tamamlamış evine dönüyordu!
Beklediği otobüs gelip kapısını açtı. 
Ön kapıdan binip parasını ödedi. 
Sonra inip arka kapıdan RENKLİLERE ayrılan yere geçti. Daha önce ücretini ödediği halde otobüse tam binmesini beklemeden hareket eden şoför James F. Blake, dikiz aynasından onu izliyordu!
Yorgundu.
Ve öndeki koltuklar boşken, ayakta gitmeye anlam veremiyordu. Kalabalığı yarıp ilerledi.
Bir adamın yanına oturdu. Bu mümkün değildi!
Çünkü Montgomery'de, RENKLİLER beyazların alanına giremezdi!
Blake, otobüsü durdurup polis çağırdı.
Bütün renkliler İŞGAL ettikleri koltukları boşaltırken o kaldı. Yasak ve kanun dışı bir iş yaptığını bildiği halde kalkmadı.
Aptalca uygulamaya son vermek gerektiğini düşünüyordu! Polislerin küstah tavrına rağmen sakinliğini korudu. "Tutuklusunuz" dediklerinde çantasını bırakmadan ellerini uzattı!
Tutuklandı!
İşte o günden sonra Montgomery'de hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı!
Özellikle ailesinin başlattığı DİRENİŞ bütün şehre yayıldı.
35 bin el ilanı bastırılıp dağıtıldı. PAZARTESİ günü, hiçbir RENKLİ otobüslere binmeyecekti. Ya yürüyerek ya da bisikletle okula ve işe gidilecekti! "Bir gün" diye başlayan hareket dalga dalga yayıldı. Artık beyazlardan başka kimse otobüse binmiyordu! Ayrıca renkliler, alışverişleri evlerinin yanındaki dükkanlardan yapıyor ve şehrin ekonomisi felç oluyordu!
Bütün organizasyonun arkasında ise MARTIN LUTHER KING vardı!
Ayrımcılık isyanı, ırkçı kesimleri rahatsız etti!
Tehditler, dayaklar, fişlemeler, ölümler birbirini izledi. Mahalleler, sokaklar, lokantalar, okullar, duraklar, iş yerleri ayrıydı! Bütün bunlara isyan eden kadın, dostlarının topladığı 14 DOLAR sayesinde serbestti! Bir günlük HAPİScezası özgürlük ateşini yakmıştı!
Hakim güç olan beyazlar, yaşananlar karşısında çılgına döndü... Ama o geri adım atmadı.
Mahkemeye gidip otobüs şirketini dava etti.
Federal Mahkeme haklı buldu. 
Karşı taraf ışık hızıyla temyize gitti. Ancak karar kesindi!
2 Haziran 1956'da IRK AYRIMCILIĞI tarihe karıştı!
Tabii kağıt üzerinde böyleydi...
Baskı o kadar büyüktü ki evini değiştirip göç etmek zorunda kaldı. İş bulamadı, parası yoktu...
Ama yılmadı...
Martin Luther'in desteğiyle isyan her yere yayıldı. 1968'de öldürüldüğünde hareketi bir noktaya taşımıştı! Bazı eyaletlerde Amerikan Ordusu, okullarda siyah-beyaz ayırımını kaldırmak için görev alıyordu!
Kanunlar hızla uygulanmaya başlandı! Mahkeme kararları başka şehirler için de örnek oldu. Zafer böyle geldi!
Artık herkes istediği yerde oturabiliyordu!
Bir kadının yani ROSA PARKS'ın açtığı yol OBAMA'yı başkanlık koltuğuna kadar götürüyordu!
Bunları neden anlattım!
Önceki gece LADİN OPERASYONU'nu anlatan ZERO DARK THIRTY filmini izledim...
Filmin bir sahnesinde Müslümanlar'a işkence yapan CIA elemanı, ekrandan yükselen Başkan Obama'nın"Amerika kimseye acı çektirmez" sözünü dinlerken anlamlı gülümsüyordu!
Belli ki "Eskiden kuralları biz koyuyorduk" demek istiyorlardı! Belki de filmin yapımcısı siyahi bir BAŞKANI kabul etmiyordu!
Bilemiyorum!
Ama kesin olan bir şey şuydu ki; Amerika 40-50 yıl önce yakıcı bir sorun olan IRKÇILIĞI dize getirmeyi bildi!
Hayal gibi görünse de bir siyahı, BEYAZ SARAY'a gönderdi!
Bizde ise işler farklı yürüyordu!
Bundan 10-15 yıl öncesine kadar kimse "Türk""Kürt" ayrımı yapmadığı için Kürt kökenli olancumhurbaşkanını, paşaları, başbakanı, meclis başkanını, bakanları, işadamlarını, sporcuları, aktörleri, sanatçıları, bilim adamlarını bilmezdik!
Çünkü, IRK belirtmek sokaktaki insan için ayıptı...
Halaylarımız, türkülerimiz, oyunlarımız, acılarımız, forma aşklarımız, kız istemelerimiz, düğünlerimiz, yemeklerimiz, kıyafetlerimiz, sevinçlerimiz aynıydı!
Ne zaman BATI gelip elini soktu; o zaman işler karıştı! Laboratuvarda yetiştirilen ayrılık tohumları ekildi!
O ayrılık tohumlarını eken BATI, içerideki adamları üzerinden TÜRK SORUNUNU vizyona sürmek için kolları sıvadı!
Şimdi hedeflerinde, 1000 yıldır süren kaderdaşlık var!
Cami, dua, bayrak ve vatan en büyük ortak payda iken, birileri gelip o duvardan bir TUĞLA çekmek istiyor!
Düne kadar Müslüman olduğu için okullara, işyerlerine, medyaya alınmayan TÜRKLER, şimdi DEĞERLİ olmuştu!
Garip ama "siyah" damgası vurdukları TÜRKLER, onlar için umut kapısı olmuştu!
Bence boşuna uğraşıyorlar!
Bizden, yani Türkler'den Rosa Parks da, James Blake de çıkmaz!
Çünkü otobüs, doğru istikamette gidiyor!
Son durak BÜYÜK TÜRKİYE!
Haydi başka durağa!

Hiç yorum yok: