NATO kurulur kurulmaz içinde yer alan hemen her ülkenin bünyesinde özel askeri bir yapılanma oluşturulmuştu. Bu yapılanma aslında Soğuk Savaş döneminde Sovyetler'in faaliyetlerine karşı dizayn edilmiş özel bir birimdi.
NATO'ya bağlı özel orduların her ülkedeki adı farklıydı. İtalya'da Gladyo, Danimarka'da Absalon, Norveç'te ROC, Belçika'da SDRA8 gibi özel isimleri vardı. Özel orduları kontrol eden CIA ve MI6'ydı. Tek bir amaç vardı, dünyayı komünizme teslim etmemek ve ne pahasına olursa olsun Sovyetler'in yayılmasını engellemekti. Koordinasyon işini kısa adı SHAPE olan Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargâhı yürütüyordu.

Soğuk Savaş bitip İtalya'da gizli orduların faaliyetleri soruşturulmaya başlayınca İtalya Başbakanı Giulio Andreotti bazı şeyleri itiraf etti. İtalya'da gayri nizami harp unsurları artık kabul edilmişti. NATO içindeki gizli orduları soruşturan Hakim Felice Casson işin içinde bir bit yeniği olduğunu anlamıştı. Ancak İtalya'da başlayan bu soruşturma Avrupa'nın diğer devletlerine pek uğramadı.
Alman, Fransız ve İngiliz gizli ordularının hangi kirli işleri yaptığını hâlâ bilmiyoruz. Bilmemiz de mümkün değil. Hele hele ABD'de hangi dolapları çevirdiğiniz bilen varsa beri gelsin. Sadece İtalya'da bu işlerin bir kısmı açığa çıkarıldı.
Stay Behind adıyla geride duran ama perde arkasında her türlü yıkıcı faaliyetleri çeviren bu yapının bir de Türkiye ayağı var. 1990 yılına kadar NATO bünyesinde faaliyet gösteren gizli ordunun bizdeki adı Özel Harp Dairesi'ydi. Ve Özel Harp Dairesi'nin Soğuk Savaş sonrası ne yaptığı muamma.
Bu ülkenin savcıları, hakimleri Kozmik Oda'ya daha yeni girdiler. Orada kim bilir hangi bilgiler var? Hangi operasyonlar nasıl kotarıldı, bilemiyoruz.
Dün Yeni Şafak'ta Burcu Bulut'un sorularını cevaplandıran avukat Erdal Doğan özellikle Özel Harp Dairesi'yle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Burcu Bulut'un '1990'lı yıllarda adından sıkça söz ettiren terör örgütü DHKP/C'nin ABD Büyükelçiliği'ne yaptığı saldırının arkasında kim ya da kimlerin olduğunu düşünüyorsunuz?' sorusuna, Doğan şöyle cevap vermiş:
'Hem Ergenekon süreci hem de Malatya Zirve Yayınevi Davası sürecinde sanık bazı subaylardan çıkan bir kısım belgelerde Ergenekon ve onun yoğun denetiminde olduğu anlaşılan Özel Harp Dairesi'nin legal ya da illegal, neredeyse her yapının bünyesine girmiş olduğunu gördük. Bu yapıların kendi hedeflerine göre eylemler gerçekleştirdiği de açık olarak belgelere yansımış durumda. PKK da dâhil olmak üzere sol illegal örgütlenmeler ve derneklerin birçoğunda Özel Harp kadroları yer almakta.'
Avukat Erdal Doğan çok önemli şeyler söylüyor. Bu ülkenin en kritik iki davasında Özel Harp Dairesi'nin izleri görülüyor. Ayrıca Doğan aynı söyleşide, Özel Harp Dairesi'nin Akdeniz Raporu denilen subayların hazırladığı belgede açık açık isimlerin zikredildiğini, kimlerin nerede ne yaptığının anlatıldığını söylüyor.
Yani Özel Harp Dairesi içerisindeki birtakım subaylar gerektiğinde Alevi gerektiğinde Sünni grupların içine giriyor ve provokasyon yapıyor. Bu yapı son yıllarda özellikle Trabzon, Hatay, Malatya gibi illerde ciddi operasyonlar yapıyor.
Üsteğmen Zeynel Berkay Çelik PKK içinde sokak eylemleri bile yaptırabiliyor. CHP Mersin teşkilatı içinde görev bile tayin edebiliyorlar. Ve en önemlisi Özel Harp Dairesi'nin DHKP-C'yle sıkı bağlantıları var.
Hep iddia etmişimdir, bütün illegal ve terör yapılanmalarının mutlaka devletin için bazı unsurlarla yakın ilişkisi vardır. Özel Harp Dairesi görüldüğü üzere PKK ile de DHKP-C ile de yakın bağlantıda. Bizim PKK ya da başka terör örgütlerinin yaptı diye bildiğimiz birçok eylemi aslında devlet için bir birim tarafından örgütlenmiş.
O zaman sormak gerekiyor. Özel Harp Dairesi hâlâ aktif mi? Aktifse bu yapıyı kim kontrol ediyor? Bütçesini kim veriyor? Birçok davaya rağmen nasıl oluyor da hâlâ faaliyet gösterebiliyor?
Kozmik Oda'daki bilgilerin en azından yakın tarihtekilerin mutlaka deşifre olması lazım. Özel Harp Dairesi dışa karşı eylem yapsa tamam ama kendi vatandaşına silah sıkmak, operasyon yapmak yasadışılığın tescili olur.
En azından Zirve, Rahip Santoro, Hrant Dink cinayetleri deşifre edilse, bu yapı olduğu gibi ortaya çıkar. Yok mahkemeler bu davaları aydınlatamazsa, yandı gülüm keten helva. Eski tas eski hamam devam ederiz.