10 Şubat 2013 Pazar

İlk modern darbemizin fitilini medrese öğrencilerinin gösterileri ateşlemişti-Erhan Afyoncu


Yeniçeri Ocağı'nın yerine kurulan modern ordu ilk darbesini 1876'da yaptı.
İlk modern darbemizin fitili medrese öğrencilerinin gösterileri sonucu ateşlenmişti.
Öğrencilerin yumurta atma olayları tartışılıyor. Öğrenci hareketleri tarihimiz boyunca birçok hadisenin tetikleyicisi olmuştur. 1876'da yeni kurulan ordumuzun yaptığı ilk modern darbeye giden yol medrese öğrencilerinin gösterileriyle başlamıştı.

Medrese talebeleri sokaklarda
Sultan Abdülaziz, 1861'de 31 yaşında Osmanlı tahtına geçmişti. Abdülaziz'in ağabeyi Sultan Abdülmecid, 1839'da Tanzimat Fermanı'nı ilan ederek Osmanlı Devleti için modernleşme ve güçlenme yolunu açmıştı. Ancak 1854'te başlayan dış borçlanma, devlet için büyük bir tehlike hâline gelmişti. Sultan Abdülaziz 1861'de padişah olduğunda, herkes kendisinden çok şey bekliyor, özellikle de ülkeyi dış borçlanmanın içine soktuğu bataktan kurtarması isteniyordu. Sultan Abdülaziz ülke ekonomisini kalkındırmak çabası içine girdi. Ancak devletin dış borçları git gide arttı. 1875'te devlet iflasını ilan etti.
Ekonominin iyice kötüleşmesini fırsat bilen Hüseyin Avni Paşa, Mütercim Rüştü Paşa, Midhat Paşa, Hayrullah Efendi, Kayserili Ahmet Paşa, Süleyman Paşa, Sultan Abdülaziz'e karşı bir cunta kurdular.
Cuntanın ilk hedefi Rus taraftarlığı yüzünden adı Nedimov'a çıkan Sadrazam Mahmud Nedim Paşa'yı devirmekti. Bu iş için ilk olarak medrese talebesini el altından kışkırttılar. Rumelili talebeler zaten Hersek ve Bulgaristan'da meydana gelen ve devletin müdahalesi olmadığı için binlerce Müslüman'ın ölümüne sebep olan olaylardan dolayı sadrazama karşı kin besliyordu. Midhat Paşa, ayrıca o zaman şehzade olan Beşinci Murad'ın sarrafı Hristaki Efendi'den aldığı paraları da talebeye dağıtmıştı.
10 Mayıs 1876 günü Fatih, Süleymaniye ve Bayezid medreseleri talebeleri derslerini bırakarak meydanlara çıktılar. "Devlet ve memleketin hukuku ve istiklali düşmanlar tarafından çiğnendiği bir zamanda dersle uğraşmak hamiyet ve diyanete uygun değildir. Müslümanlar her tarafta Hristiyanlar'ın hakaret ve eziyetleri altında. Buna sebep olan büyükleri ortadan kaldırmak şer'an hepimizin vazifesidir" diyerek Fatih ve Beyazıt meydanlarında toplandılar. Nümayişe talebelerin yanı sıra ulemadan ve halktan da katılanlar olmuştu. Meydanda sadrazam ve şeyhülislamın aleyhine bağırılıp, çağırıldı. Talebeler şeyhülislamlık ve Bâbıâli ile seraskerliğin (genelkurmay) önünde ve sadrazamın Bebek'teki yalısının önünde de gösteri yaptılar.
Talebe sokakta geceledi
Hadiseler olduğu sırada Ayazağa'daki çiftlikte olan Sultan Abdülaziz durumu haber alır almaz Yıldız Sarayı'na döndü. Ancak talebe nümayişi Yıldız Sarayı'nın önüne kadar gelmişti. Talebeler şeyhülislam ve sadrazamın azlini istiyorlardı. Padişah başyaveri ile başmabeyinciyi göndererek talebeye isteklerini kabul ettiğini haber verdi.
Talebe buna rağmen dağılmadan geceyi sokakta geçirdi. Bu arada sadrazam şeyhülislamı değiştirerek görevde kalmayı denedi. Ancak ertesi gün nümayiş yapan talebe sayısı iyice artmıştı. Mahmud Nedim Paşa Bâbıâli'deyken Başmabeyinci Hafız Mehmed Bey gelerek sadaret mührünü istedi.
Mahmud Nedim Paşa, sadrazamlığı kaybedince büyük bir korkuya kapıldı. Arabasına binmeden Bâbıâli'den çıkıp Cağaloğlu'ndan yukarı doğru yaya olarak gitmeye çalıştı. Ancak İran elçiliğinin olduğu yerden talebelerin geldiğini görünce elçiliğin altındaki sokağa girip, kayıplara karıştı.
Sultan Abdülaziz Mütercim Rüştü Paşa'yı sadrazamlığa, Hüseyin Avni Paşa'yı seraskerliğe, Midhat Paşa'yı Vükela heyetine, Hayrullah Efendi'yi Şeyhülislâmlığa getirdi. Sultan Abdülaziz darbecilere devletin en düzey görevlerini vererek kendi sonunu kendi hazırlamıştı.
Önce devirdiler sonra öldürdüler
Mütercim Rüştü Paşa, Adalet Bakanı Midhat Paşa, Şeyhülislâm Hayrullah Efendi, Denizcilik Bakanı Kayserili Ahmet Paşa, Harp Okulu Komutanı Süleyman Paşa'nın Sultan Abdülaziz'e karşı kurdukları cunta devlette önemli yerlere geldikleri için sadrazamdan sonra padişahı da devirmek için faaliyetlerine devam ettiler.
30 Mayıs 1876'da darbeyle Abdülaziz tahttan indirildi. Yerine tahta Beşinci Murad geçirildi. Sultan Abdülaziz tahttan indirildikten sonra bir padişaha gösterilmeyecek derecede hakaret gördü. Bu hakaret ve aşağılamalar yalnızca padişaha karşı değil, hükümdarın annesine ve eşlerine karşı da yapılmıştı.
4 Haziran 1876 sabahı, Sultan Abdülaziz'in Feriye Sarayı'nda hapis tutulduğu odasına gelenler eski padişahı bilekleri kesilmiş, kanlar içinde yerde buldular. Sultan Abdülaziz büyük bir ihtimalle Serasker Hüseyin Avni Paşa tarafından öldürtülmüştü. Karakola götürülen sultanın cenazesi saatlerce karakolda tutuldu. Sultan Abdülaziz'in cesedini incelemek üzere gelen doktorlar, iyi bir tetkik yapmadan sadece sultanın kesik bileklerine bakarak ölümün intihar olduğuna dair bir rapor hazırladılar. Daha sonra sultanın cesedi alelacele Cağaloğlu'ndaki Sultan Mahmud türbesine defnedildi.

Hiç yorum yok: