Fatih tahta çıktığında asker isyan etmiş, Sultan durumu kontrol altına aldıktan sonra yeniçeri subaylarını azletmişti
İkinci Mehmed, 1444'te babasının tahttan çekilmesiyle 12 yaşında tahta çıkmıştı. Ancak Haçlılar'ın gelmesi üzerine babası İkinci Murad gelerek ordunun başına geçti. İkinci Murad, 1444'te Varna Savaşı'nı kazandıktan sonra tahta tekrar çıkmayarak Manisa'ya çekildi. Fakat Veziriazam Çandarlı Halil Paşa, İkinci Mehmed'i destekleyen Şehabeddin, Saruca ve Zağanos paşalarla anlaşamıyordu ve İkinci Murad'ın tekrar tahta çıkmasını istiyordu.
İLK İSYAN
İkinci Mehmed'in ilk hükümdarlığı sırasında, yeniçeriler Şehabeddin Paşa'nın vaktiyle Macaristan seferi sırasında tedbirsizliği yüzünden arkadaşlarını kırdırdığını bahane ederek ayaklandılar. İsyanda paranın değerinin düşürülmesinin de etkisi vardı.
Yeniçeriler, Şehabeddin Paşa'yı öldürmek için evini bastılar ancak paşayı ele geçiremediler. Paşanın evini yağmaladıktan sonra Edirne'nin doğusunda bir tepeye çekildiler. Yıldırım Bayezid'in oğlu olduğu iddia edilen ve İstanbul'da bulunan şehzadenin yanına gidecekleri tehdidini savurdular. İsyan, yeniçerilerin maaşlarına yarım (buçuk) akçe zam yapılarak yatıştırılabildi. Ayaklanmanın asıl sebebi ise Çandarlı Halil Paşa'nın, İkinci Murad'ı tekrar tahta geçirmek istemesiydi. Nitekim isyan karşısında genç hükümdarın zor duruma düşmesi üzerine, İkinci Murad Manisa'dan Edirne'ye davet edildi ve gelişi genç padişaha bildirilmedi. İkinci Mehmed bir av partisine çıkarılarak oyalandı. İkinci Murad, Edirne'ye geldikten sonra yeniçerilerin onayını alıp, tahta çıktı. Oğlunu da Manisa'ya vali olarak gönderdi.
1446'daki Buçuktepe Vakası yeniçerilerin daha sonraki tarihlerde sıkça rol oynadıkları hükümdar değişiklikleri sebebiyle iktidara müdahale ile ortak olma sürecinin ilk adımıydı.
YENİÇERİ SUBAYLARINI AZLETTİ
Fatih Sultan Mehmed ikinci defa tahta geçtikten sonra 1451'de Karaman seferine çıktı. Osmanlı ordusunu karşısında gören Karamanoğlu aman dileyince Fatih, Osmanlı topraklarına geri döndü. Genç sultan Bursa'da iken yeniçeriler sefer bahşişi isteriz diye kazan kaldırdılar. Yolun iki tarafında silahlı saf tutan yeniçeriler, Fatih'e "Padişahımızın ilk seferidir, kullara ihsan gerek" dediler. Askerin bu davranışından oldukça rahatsız olup incinen Fatih, 10 kese akçeyi askere dağıtıp ortalığı sakinleştirdi. Ardından Yeniçeri Ağası Kurtçu Doğan'ı falakaya yatırtıp, görevinden azletti. Yerine Mustafa Bey'i yeniçeri ağası yaptı.
Yeniçeri subayları da Fatih'in öfkesinden nasiplerini aldı. Yayabaşılarını çağırıp, "Bu edepsizlik sizin aklınızın kusurudur" diyerek onlara yüzer sopa vurdurdu ve görevlerinden azletti. Yeniçerileri kontrol altında tutmak için kendisine bağlı birkaç bin doğancı ve sekbanı aralarına kattı. Fatih'in askerin isyanına verdiği bu tepki ve yeni düzenlemeler yüzünden yeniçeriler onun saltanatı boyunca birçok zorlukla karşılaşmalarına rağmen bir daha seslerini çıkaramadılar.
TEREDDÜT EDEN PADİŞAH TAHTINI KAYBETTİ
Osmanlı döneminde meydana gelen askeri isyan ve darbelerde önemli noktalardan biri hem isyan edenlerin hem de isyanı bastıracak olanların hızla karar vermeleridir. Özellikle isyan çıktıktan sonra devlet adamlarının isyanı bastırmada geç kalmaları genelde isyanları başarıya ulaştırıyordu. Uzun tartışmalar ve nasıl hareket edileceğine hemen karar verip asiler üzerine gidilmediğinde, bu bir zafiyet olarak algılanmaktaydı. Harekete geçilmeyen her dakika baştakilerin aleyhine, asilerin ise lehineydi.
Karar vermekte geciken sultanların da sonu genelde tahttan indirilmek oluyordu. Örneğin İkinci Osman, Sultan İbrahim, İkinci Mustafa, Üçüncü Ahmed ve Üçüncü Selim, asiler üzerine hemen gidilmesine izin vermedikleri için tahtı kaybetmişlerdi. Buna karşılık Fatih Sultan Mehmed, Kanunî Sultan Süleyman ve Birinci Mahmud isyan büyümeden ve toplumsal bir katılım olmadan isyanları bastırarak tahtlarını korumayabilmişlerdi.
YENİÇERİ OCAĞI'NIN KURULUŞU
Osmanlı Beyliği'nin ilk dönemlerindeki askeri kuvvetleri Edirne'nin fethinden sonra imparatorluğun artan askeri ihtiyacını karşılamamaya başlamıştı. Ayrıca Osmanlı Beyliği yavaş yavaş merkezileşmeye başlıyordu. Bütün bu ihtiyaçlar merkezde bulunacak daimi bir ordu tarafından karşılanabilirdi.
Birinci Murad devrinde (1362-1389) Çandarlı Kara Halil ile Kara Rüstem, Hristiyan esirlerden merkezi bir ordu için istifade edilmesi düşüncesini ileri sürdüler. Bu teklif üzerine Rumeli'de akınlarda bulunan beylere haber salınıp alınan esirlerin beşte birinin devlet hissesi olarak ayrılması emredildi. Devlete verilen esirler belirli bir eğitimden geçirildikten sonra asker olarak kullanılmaya başlandı. Böylece yeniçerilerin de içinde yer aldığı Kapıkulu Ocakları'nın temeli atıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder