10 Şubat 2013 Pazar

Erken tedbir aldığı için darbeleri önledi -Erhan Afyoncu


Osmanlı tarihinin fazla bilinmeyen ismi Birinci Mahmud hem darbecileri cezalandırmış hem halkı yanına çekerek kendisine karşı yapılmış darbeleri önlemiş hem de son büyük zaferleri kazanmıştı.
İktidar darbecilere yar olmadı
Patrona Halil'in liderliğindeki isyan bir dönemi sona erdirmiş ve 1730'da Üçüncü Ahmed tahtan indirilerek yerine Birinci Mahmud geçirilmişti. İsyandan sonra devlet yönetiminde etkili bir şahıs olan Patrona Halil'in saltanatı uzun sürmedi. Birinci Mahmud darbeciler olduğu müddetçe iktidarını kuramayacağının farkındaydı. Asilerin hareketinden rahatsızlık duyan Birinci Mahmud, Patrona ve arkadaşlarını sarayda, isyandan iki ay sonra 25 Kasım 1730'da tertip ettiği bir tuzakta öldürttü.

Patrona ekibi ortadan kaldırıldıktan sonra, asilerden kurtulmayı başaranlar intikam almak için gizliden gizliye hazırlık yaptılar. Ancak yeni sadrazam Kabakulak İbrahim Paşa, asilerin her hareketinden adamları sayesinde haber alıyordu. Sadrazam 27 Mart 1731'de hemen Yeniçeri Ağası Abdullah Paşa ve diğer ağaları konağına çağırdı. Hızlı bir şekilde önlem almalarını ve sabaha kadar bütün şehri gezip teftiş etmelerini emretti. Fakat sadrazamın bu uyarısını dikkate alan olmadı ve emrettiği tedbirler de alınmadı.
Sadrazamın konağındaki toplantıdan haberdar olan asiler ise hemen Ağakapısı önünde toplanıp, Ağakapısı'nı bastılar. Daha sonra Cebehâne'yi basıp, silahlara el koydular. Adeta Patrona isyanının başındaki manzara tekrar yaşanıyordu.
Halk asilere yüz vermedi
İsyanın giderek yayılması üzerine Birinci Mahmud, bütün devlet ricalini Topkapı Sarayı'na davet etti. Sadrazam daha önceki isyanda bu tür gecikmelerin nasıl sonuçlandığını gayet iyi bildiğinden vakit kaybedilmeden Sancak-ı şerifin çıkarılmasında ısrar etti. Saraydaki askerler de silahlandırıldı ve sabah olur olmaz Etmeydanı'ndaki asilerin ortadan kaldırılması kararlaştırıldı. Sabahın ilk ışıkları ile Sancak-ı şerif dışarı çıkarılıp, bütün Müslümanlar sancağın altına çağrıldı. Patrona İsyanı'nın tam aksine, bu ilânı duyan şehir halkı ellerine geçirdikleri silahlarla Sancak altına akın etti.
Sancak-ı şerif önde, sadrazam, saray askerleri ve İstanbul halkı arkada Etmeydanı'nda doğru yürümeye başladılar. Asiler halkın üzerine ateş açtılar fakat halk dağılmayınca bu defa da Sancak-ı şerife ateş ettiler. Bunun üzerine halk galeyana getirdi. Asilerden kaçabilenler kaçtı, kaçamayanlar ise halk tarafından linç edildi.
Ağustos 1731'de asiler tekrar isyan çıkarmak için hazırlık yapmalarına rağmen, bu teşebbüs kısa sürede öğrenildiği ve elebaşları yakalandığı için daha fazla büyümeden önlendi. Başarısız isyan girişiminden sonra yapılan takibat sonucu yüzlerce kişi cezalandırıldı.
Erken tedbir alınınca isyan bastırıldı
1736-1739 arasındaki Avusturya ve Rusya ile olan savaşlarda zafer kazanılıp, Belgrad yeniden fethedilmişti. Barış antlaşmaları imzalandıktan sonra terhis olan askerlerin büyük bir kısmı İstanbul'a akın etti. Ayrıca savaşta zarar görenler de şehre göçtüğünden İstanbul'daki nüfusta büyük bir artış yaşandı.
Göç yüzünden 1739 kışında İstanbul'un gıda ihtiyacını karşılamakta sıkıntılar yaşandı. Alınan tedbirlere rağmen her geçen gün sıkıntının artması, gıda ürünlerinin büyük bir kısmının karaborsaya düşmesi üzerine şehirde kundaklamalar hızla arttı. Sıkıntının 1740 Haziran'ına kadar giderilememesi üzerine 6 Haziran 1740'da İstanbul'da büyük bir isyan başladı.
İsyan ilk olarak Sipahi Çarşısı'nda ortaya çıktı. Sayıları oldukça az olan asiler çarşıdaki dükkânları yağmalayıp, esnafa zorla kepenk kapattırdılar. Birinci Mahmud, isyan çıktığında Hünkâr İskelesi'nde gezideydi. Sadrazam Hacı İvaz Mehmed Paşa ise Sadâbâd'daydı. Bu yüzden isyana hemen müdahale edilememişti.
İstanbul'da bulunan Vezir Ahmed Paşa, isyanı haber alır almaz durumu hemen sadrazama bildirdi ve emrindeki askerleri silahlandırarak asilerin üzerine gitti. Halk devletin yanına çekildi. Atmeydanı'na yaklaştıklarında şehir halkı ve askerler tarafından etrafı sarılan asilerin fazla seçenekleri yoktu. Başta direnmeye çalıştılarsa da, kalabalık karşısında daha fazla tutunamadılar ve içlerinden birkaç kişinin öldürülmesi üzerine dağıldılar.
Saraya dönen Birinci Mahmud devlet adamlarıyla durumu görüştü. Asilerin şehrin muhtelif yerlerine çıkarılacak devriyelerle ortadan kaldırılmasını kararlaştırdı. Bu karar üzerine 6 Haziran 1740 gecesi baskınlar düzenlenerek, asilerini, bir kısmı tutuklanırken bir kısmı da öldürüldü. Böylece bir isyan daha başlarken bitirilmişti.
Geç kalan tahtını kaybetti
Osmanlı padişahlarının üçte biri yani 36 hükümdarın 12 tanesi darbe ve isyanla tahtını kaybetmişti. Bunun en önemli sebebi isyana karşı erken müdahale edilmemesiydi. Karar vermekte geciken sultanların da sonu genelde tahttan indirilmekti. Örneğin İkinci Osman, Sultan İbrahim, İkinci Mustafa, İkinci Ahmed ve İkinci Selim, asiler üzerine hemen gidilmesine izin vermedikleri için tahtı kaybetmişlerdi. Buna karşılık Birinci Mahmud gibi isyan büyümeden ve toplumsal bir katılım olmadan bastırmayı bilen hükümdarlar tahtlarını korumayabilmişlerdi.

Hiç yorum yok: