20 Şubat 2012 Pazartesi

Karadeniz ve Akdenizin Oluşumu Aşamaları


Scrips Osenografi Enstitüsü yönetimindeki Glomar Challenger sondaj gemisi 1970 yılında Akdeniz’de bir seri sondaj yaptı. Bu sondajların sonuçlarının incelenmesinde, Akdeniz’in bundan altı milyon yıl önce kuruyup bir çöl haline geldiği saptandı. Bu durum bir milyon yıl kadar sürdükten sonra Cebelitarık Boğazı’nın yarılmasıyla Akdeniz Havzası tekrar su dolarak deniz haline dönüştü.
Akdeniz tarihinin Karadenizle de sıkı bir bağlantısı bulunduğu sanılıyordu. Bu bağlantıyı araştımak üzere Glomar Challnger gemisi görevlendirildi ve gemi 19 Mayıs 1975’de Wood Hole Osenografi Enstitüsünden Yuri Neprochnov başlangıcına İstanbul Boğazı’ndan Karadeniz’e açıldı. Bugünkü Karadeniz en derin yeri 2200 m olan 1200 km uzunluğunda bir çanak halindedir. Özelliklerinden biri 200 m derinliğin altında oksijensizlik nedeniyle yüksek sınıflı canlıları içeren bir yaşam bulunmamasıdır.
Gerek Akdeniz ve gerekse Karadeniz Havzaları eski TETİS (Tethys) denizin kalıntılarıdır. Tetis denizi Atlantik ve Hint Okyanusuyla bağlantılıiken tektonik kıt’a plakalarının hareketi ile önce Hint Okyanusuyla bağlantısı kesildi. Bundan 15 milyon yıl önce Afrika plakasının Avrupa plakasına yaptığı basınç ile Alpler ve devamı olan Toros sıra dağları oluşarak bu büyük iç denizi Akdeniz ve Patesis olmak üzere ikiye ayırdı. Tektonik plakaların basıncı artmaya devam edince bu kez İberik yarımadası Afrika ile birleşti ve Akdeniz’i buharlaşması çok yüksek fakat su beslenmesi çok düşük olan birgöl haline getirdi.
Bu olaylardan sonra yaklaşık 6milyon yıl önce Akdeniz kuruyarak bir alçak çöl haline geldi. 5 milyon yıldan biraz fazla zaman önce Cebelitarık Boğazı yırtılarak Akdeniz Havzası tekrar deniz suyu doldu. Bu olay Miosen Çağını Pliosen Çağından ayıran kronolojik bir noktadadır. Pliosen Çağını 1,8 milyon yıl önce Pleistosen Çağı ve onu da 10.000 yıl önce şimdiki çağ olan Holosen izlemiştir.
Bir günde Akdenizden buharlaşan su miktarı, Akdeniz’e akan akarsu yeraltı sularının miktarının üç katıdır. Eğer okyanuslardan Akdenize su taşınmasaydı bir süre sonra Akdeniz kuruyacaktır. Yapılan araştırmalar 6 milyon yıl önce Akdenizin tamamen buharlaşıp çöl haline geldiğini ispatladı. Kıtaların ayrılması sonucu Cebelitarık Boğazı açılınca Akdeniz tekrar sulu haline kavuştu.
Akdeniz’in bu hikayesi üzerine kuşku düşüren iki sorun vardı. Bunlardan biri Doğu Akdeniz’deki bir sondaj yerinde bulunan Cyprides fosilleriydi. Cyprideis tatlı sularda yaşayan bir hayvan olup, tuzlu sularda yaşamını sürdüremez. Bu buluntu, kurumuş Akdeniz tabanının sonradan yer yer tatlı su gölleriyel kaplandığı kanısını veriyordu ancak bu gölleri oluşturan tatlı su nereden gelmişti?
İkinci sorun ise Adriyatik kıyılarındaki denizaltı mağaraları ile Fransa, İspanya ve Kuzey Afrika kıyı bölgelerinde rastlanan yaşayan fosil şeklindeki canlı türleri idi. Bu türlerin atalarının Akdeniz tipi tuzlu bir denizde yaşamasıolanakdışıdır. Paratesis Denizi’ne özgü olan bu türler bugün Hazar Denizi’nde yaşamlarını sürdürmektedirler. Bu türcanlıalr Akdeniz Havzasına nasıl gelmişlerdi?
Glomar Challenger Karadeniz’deki üç haftalık gezisinde 3 değişik noktada sondaj yaptı. En derin delme işlemi Bulgaristan sahilinin doğusunda kıta sahanlığı eğimi sonunda 2000 mderinlikteki 380 noktada yapıldı. Yalnız bu noktada alınan karot (sondaj deliği boyunca alınan örenk) boyu 1073 m idi.
Sondajlardan alınan ilk sonuçlar, Karadeniz’in buzul çağı sonu olan 10.000 yıl öncesine kadar bir tatlı su gölü olduğudur. Karadeniz’in 200 m altında canlıların yaşamadığı, zamanımıza ait çöküntüler,deniz dibi canlılarınca rahatsız edilmemiş düzenlikatmanlar durumundadır. Halbuki 10.000 yılöncesinden daha geriye gidildiği zaman tortul kütleler çoksayıda tatlı su dibinde yaşayan canlıların fosillerini içeriyordu.
Bu sefer başka bir sorunla karşılaşıldı. Elde edilen tatlı su fosillerinin kronolojik dökümünü yapmak için dünyadaki fosil kayıtlarında yeterli bilgi mevcut değildi. Elde edilen tatlı su fosillerinin kronolojik dökümünü yapmak için dünyadaki fosilkaynaklarında yeterlibilgi mevcut değildi. Elde edilen spor ve polen gibi bitkisel artık fosilleri ise o anın iklim koşulları hakkında bilgi vermekte fakat tarihlemede bir faydası olmamaktaydı.
Karotları inceleyen uzmanlar bir özellikle karşılaştılar. Karadeniz dibindeki tortul kütleler asırlar boyunca kimyasal çöküntü olarak devam ederken dipten 322 m derinlikten itibaren silt, kil ve hava etkisiyle ufalanmış malzemeden oluşan mill ibir katman ani olarak başlayıp zamanımıza kadar gelmiştir. Kimyasal çöküntüler karbonlar halindedir. Bu oluşuma bugün İsviçre’de Zürih Gölünde rastlanmaktadır. Nehrin getirdiği mil ve sürüntü maddeler göle varmadan evvel tutulmaktadır. Çevre ısısının yükselmesiyle karbındioksit sudan ayrılıp göl sularını karbonlarla doymuş hale getirir. Bu olay karbonatların su içinde erime gücünü azaltarak dibe çökmelerini sağlar. Bu örneği göz önüne alarak Karadeniz’in bugünkü dibinden 322 m’nin altında bulunduğu zamanki karakterinin ve çevrenin iklim koşullarının bugünkü Zürih Gölündeki koşullara benzediği sonucu çıkarılır.
Karadeniz’e gelen milin önemli birmiktarı Tuna Nehri tarafından getirilmekte olup 322 m’ye kadar olançağlarda Tuna Nehri Karadeniz’e varmadan evvel biryerde göllenip milini orada bırakıyordu. Bunun yanıtını Romanyalı jeolog Dan Jipa 1976 yılında Karpatlarda çok kalın mil katmanları bulunduğu zaman vermişoldu. Karpatlarda bulunan milli göl tabanı çok ince bir Pleistosen Çağı tortul katmanından sonra başlıyor ve 600.000 yılönce bitiyordu. Tuna Pleistosen Çağında bu gölemilini bıraktıktan sonra Karadeniz’e akmış, fakat bir müddet sonra bu göl dolduğundan yatağını değiştirerek milini Karadeniz’e taşımaya başlamıştı.
Karadenizin son 2 milyon yıllık kaba tarihi aydınlandıktan sonra Romanya İlimler Akadaemisinden Musat Gheorghian karotlarda bulduğu paratetis için tipik olan bir fosili diğer bilgilerle karşılaştırarak alınan örneklerin 10 milyon yıl öncesine kadar indiğinisaptadı. Gene karotlar içinde bulunan yüksek yerlere ait polenler Avrupa Kıtasında 6-8 milyon yıl önce türünü yitirmişti.
Bulunan bu tarihleri karotlar üzerine oturttuktan sonra Akdeniz’in kuruduğu dönemde Karadeniz tabanının çakıl kağlı olduğu saptandı. Çakıl bir sığ su birikimidir. Bazen denizaltı akıntılarıyla derinlere sürüklenir, fakat Karadeniz’de bu sürüklenme belirtisi yoktur.
Heidelberg Üniversitesinden Peter Stoffas özümseme için bol ışık istediğinden sığ sularda yaşayan bir yeşil yosun fosilini ve Kiel Üniversitesinden Hans Schrader çakıllarının altında sığ sularda bulunan diatom örneklerini Glomar Challenger karotları içinde bularak Karadenizin bundan 5-6 milyon yıl önce sığ, hatta yer yer kuru bir tatlı su gölü olduğu kanıtını güçlendirdi. Ne var ki Karadenize akan sular her zaman buharlaşan su miktarından fazla olduğu için böyle bir kuraklığa yeryüzünün başka bir yerinde de rastlamak gerekiyordu. Halbuki böylebirşey yoktu,ayrıca Paratetis Denizinde buharlaşma sonucunda bir kuruma olsaydı, Akdeniz’deki gibi tuz katmanlarına rastlamak gerekiyordu.
Çekoslavak Bilim Akademisinden R. Juricek çalışmları sonunda Akdeniz ve Karadenizin birbirine bağımlı tarihi bütün sorunları cevaplayacak şekilde açıkladı.
Akdeniz Havzası Miosen Çağı sonunda tamamen bir çölünde iken sonradan tuzsuz sulardan oluşan sığgöller meydana geldi. Bu göl sistemine Lago Mare denir. Akdeniz sondajlarında çözülemez sorun çıkaran Cyprideis fosilinin yaşadığı bu göllerdi. LagoMare için gerekli su ise Paratetisin kısmen Akdenize akmasından kaynaklandığı Akdenizin kururken meydana getirdiği akıntılarla oluşan vadiler ve Macar Ovasında bulunan diğer derin yarıkalr yolu ile Paratesis Adriyatik Denizine boşaldı. Paratesisin boşalması Avrupa’daki su akım düzenini de değiştirdi ve Avrupa’nın suları Akdeniz’e akmaya başladı. Bunun sonucu olarak Karadeniz’e gelen su ile buharlaşan su arasındakidenge bozuldu ve sular buahrlaşarak azalmaya başladı. Sığ su fosilleri ve çakıllar oluştu. Güney Florida Devlet Üniversitesinden Frank T. Manheim karotlar içindeki boşluk sularını inceleyerek suyun tuzluluk derecesinin normal denize oranla üç misli fazla olduğunu saptadı. Paratesisin akması bir çok tipik canlıları Akdenize taşıdı. Hazar Denizi örneklerinin Adriyatik sahillerinde bulunması da bu açıklama ile yanıtlandı.
Lago Mare’nin ömrü kısa oldu. 5,2 milyon yıl önce Cebelitarık Boğazı yarılarak Akdeniz Havzasına girdi. Karadeniz sondajlarında görülen çakıl taşları katmanı üzerindeki deniz çamuru Paratetis’in boşaldığı yerden giren suların bugünkü Karadenizi oluşturduğunun kanıtıdır.
Bu olaydan sonra Avrupa su akım düzeni yeniden değişti ve Karadeniz’e buharlaşma ile giden sudan fazla su gelmeye başladı. Bu suretle 5 milyon yıl önce tuzunu kaybederek tekrar tatlı su gölü haline gelen Karadeniz bundan 600.000 yıl öncesine kadar Zürih Gölü modeline uygun olarak kaldı.
Karpatlardaki göl dokunca Tuna Nehri’nin çamuru Karadeniz tabanını millemey başladı. Son çağlarda istanbul Boğazı erozyon ile açıldı, ancak Avrupa’da buzulların varlığı nedeniyle, buzulların zaman zaman eriyerek Karadeniz su düzeyini yükseltmesi sebebiyle tatlı sular İstanbul Boğazı kanalı Akdeniz’e aktı, fakat Akdeniz’den Karadeniz’w tuzlu su gelmesi olanaksızdı. Nihayet 10.000 yılkadar önce Buzul Çağının sona ermesiyle denizler yaklaşıkolarak 100m yükseldi. Bu olay sonucu Akdeniz su düzeyi İstanbul Boğazı düzeyinin üzerine çıkmış olduğundan Akdenizin tuzlu suları İstanbuldan tekrar Karadenize girdi.
Tekrar Karadeniz’e giren suların içeriğindeki fazla tuz dolayısıyla yoğunluğu yüksek olduğundan üstten akan tatlı sulara karışmadı ve doğru Karadeniz Çanağının alt su katmanlarını oluşturdu. Bu nedenle Karadenizin altındaki tuzlu sular için oksijen alma olasılığı kalktı ve bugünkü yaşamsız denizaltı oluştu.

Hiç yorum yok: