23 Ocak 2013 Çarşamba

PKK’nın Arkasındaki Şangay ve Derin Rusya-Tuncay Tezel


Maliki, Esed ve İran’ın Arkasında Rusya-Şangay İttifakı Var
Suriye ve İran tüm silahlarını Rusya, Çin ve Kuzey Kore’den almaktadır. İran’a ambargo uygulamayan Şangay İttifakı, İran yönetiminin ayakta durmasını sağlayan önemli bir unsurdur. Aynı şekilde Suriye’nin arkasındaki tek güç de Şangay’dır.
Suriye’nin kimyasal ve ağır silahlarını Rusya, Çin, İran ve Kuzey Kore sağlamakta, bu silahlarla ilgili deneme ve tatbikatları da yine bu ortak organizasyon sağlamaktadır.
Suriye’nin Şebbiha’sını, El Muharebat’ını, İran’ın Devrim Muhafızlarını, Saddam’ın eli kanlı çete ve kadrolarını ve PKK’nın da fikri felsefi kan dökücü yapısıyla teröristlerin yetiştirilmesini de yine ağırlıklı olarak KGB organize etmiş, silahlarını on yıllardır Rus firmaları vermiş/sağlamıştır.
kgb
Tüm bu yapılarla İngiliz, Fransız ve İsrail istihbaratları da sıkı fıkı olmuş, çeşitli illegal organizasyonlarda derin ittifaklar, karanlık birliktelikler ortaya çıkmıştır.
PKK’nın SSCB kaynaklı Leninist/Stalinist terör fikriyatı ve yapısı, Türkiye’deki derin devlet yapılanmasının Maocu, Stalinist kadroları tarafından desteklenmiş, PKK’nın kurulmasında büyük rol üstlenmişlerdir.
Ortadoğu’da Gizli Servisler Çekişmesinde KGB Hep Ön Planda Oldu
Ortadoğu 20. Yüzyıldan itibaren tüm dünyanın olduğu gibi SSCB’nin de en büyük ilgi alanı oldu.
Sovyetler İran’da Amerika yanlısı şah rejimini devirmede İran’a yardım etmekle kalmadı tüm organizasyonları baştan aşağı yaparak İran İslam Cumhuriyeti’nin tüm kodlarını yazdı ve kendi uzantısı derin İran ile bu ülkeyi hep kontrol altında tuttu. Bu noktada Fransa da SSCB’nin baş yardımcısı oldu. (1)
SSCB, Ortadoğu’ya İngiliz derin zekasıyla ithal edilen BAAS rejimlerinin silah, lojistik, strateji, terör ve felsefe desteğini derinden sürdürdü. Suriye ve Irak’taki BAAS rejimlerini destekledi, silah verdi, Filistin’e silah verdi, KGB elemanlarınca Filistin’deki kampları organize etti.
Aynı şekilde Lübnan, Mısır, Tunus, Suriye ve Cezayir’de de Sovyet, Fransız ve derin İngiliz desteğiyle bir çok BAAS/Komünist tek lider ve politbüro mantığında yönetilen diktatörlükler oluşturulmuştur.
Asala da KGB yapımıdır. Sonrasında da en büyük desteğini Fransız İstihbaratından almıştır.
Suriye’nin Şebbiha ve Muharebat’ı da SSCB’nin KGB’since organize edilmiş bu örgütleri İsrail, İngiltere ve yine Fransa her zaman desteklemiştir.
Suriye ve İran gizli servislerinden Rusya ve Fransa’yı ayırmanın imkanı dahi yoktur.
SSCB aynı İngiltere ve Fransa gibi, Ortadoğu, Kuzey Afrika siyasetini derinden kontrol eden ancak hiçbir zaman ön planda zikredilmeyen en önemli aktörlerden biri oldu.
SSCB yıkıldıktan sonra sahne alan Rusya Federasyonu da eski Ortadoğu politikalarına devam etmeyi sürdürdü.
Unutulmaması gerekir ki Rusya’da eski Sovyet komünist kadroları hala yerli yerlerindeler, çok etkinler ve Rusya’nın dış politikasında hala çok güçlüler.
SSCB, PKK’ya Maddi, İstihbari, silah ve Lojistik Desteği Sağlamıştır
SSCB döneminde Hafız Esed on yıllarca PKK kamplarının hamiliğini üstlendi. Saddam Hüseyin’le Irak ve İran da PKK’ya her türlü desteği sağlamıştır.
İran ve Suriye eski Varşova Paktının Ortadoğu üsleri olmuştur. Halen de “Yeni Varşova-Şangay İttifakı”ının koruyuculuğunda dünyaya meydan okumaya devam etmektedir bu iki ülke.
PKK da şu an en büyük desteğini yine İran, Suriye ve Irak’tan almaya devam ediyor. Maliki, Esed ve İran Devrim Konseyi sırtını Rusya’ya dayamış durumda.
SSCB’den sonra derin Rusya PKK desteğine devam ederken Fransa başta AB ülkeleri PKK’yı desteklemeye devam etmiştir.
Amerika’nın yıllardır “PKK bitirilmeli” sözlerinin arkasında işte bu gizli PKK destekçileri ile oluşan rekabet ortamı söz konusudur.
Avrupa Derin Devletleriyle SSCB Kadrolarının Fikriyatı ve Hedefleri Uyuşuyor
Fransız sosyalistleri, aynı İngiliz ve Doğu Almanya’da yetişmiş Marksist-sosyalist kadrolar gibi Rusya ve Leninizm hayranıdır. Avrupa bu yapısıyla öncelikle Fransa başta hem PKK hem de Asala’ya her türlü yardım ve desteği esirgememiştir.
Avrupa, PKK’nın silah bırakma ve tasfiyesi sürecinde hem işbirliği içindeki PKK’ya gözdağı vermek hem de süreci tersine çevirebilmek için karanlık cinayetlerin yaşanacağı bir sürece girebilir.
Ortadoğu’da “PKK Devleti” Kurulması İçin Oluşmuş Geniş İttifak
Ortadoğu’nun savaşlarla yıpranması, dağılması ve küçük parçalara bölünmesi emperyalizmin, komünizmin ve kapitalizmin çıkar noktası olmuştur. Bu noktada, kurulacak bir “PKK Devleti” kimlere nasıl yaramaktadır?
1. Bölünmüş, zayıflamış bir Türkiye Avrupa’ya, Amerika’ya, Rusya’ya, İsrail’e de yaramaktadır. Yeni Ortadoğu projelerinde istenilen kolay müdahale edilen, kolay yok edilen ülkeler var edilmesinde de PKK Devleti kurulması herkesin ortak çıkarı olarak net bir şekilde görünmektedir.
2. Güçlü bir Türkiye beraberinde kaçınılmaz olarak yeni bir Osmanlı’yı doğurur. Bu da enerji kaynaklarına, enerji nakil hatlarına, dünyanın en önemli stratejik konumuna Türkiye’nin hakim olması demektir. Buna da ne Rus ne Amerikan ne İngiliz derin devletleri taraftar olamaz.
3. Silah sanayi Ortadoğu’da savaşları ve bölünmüşlüğü desteklemektedir. PKK ve PKK devleti bu noktada da herkesin işine gelmektedir.
4. Evanjelikler ve Armagedoncular için bölünmüş bir Ortadoğu ve zayıf bir Türkiye gereklidir.
5. Siyonist hedeflere daha rahat ulaşmak için İsrail Devleti zayıf ve bölünmüş bir Türkiye, yine zayıf ve rahat yok edilecek bir PKK Devleti olması güzel bir gelişmedir. İsrail bu mantıkla hem Esed’i hem Esed sonrasını destekler bir havadadır.
6. Şangay İttifakı için de Esed’in devamı, İran’la Esed arasında bir “PKK Devleti” olması muhakkak desteklenmesi gereken bir oluşumdur.
7. Kimse Ortadoğu enerji kaynaklarının başına tek başına bir ülkenin oturmasını istememektedir, bu yüzden her türlü savaşı destekleyen zalimane bir sistem kurulmuştur.
Çözüm Ne Olmalı
Putin ile derin SSCB’nin komünist kadroları bir çekişme halindedir. Tıpkı Türkiye’de derin devletin tasfiye sürecinin sancıları hala bu yapının güçlü ve aktif olması gibidir Rusya da.
Putin ikna edilmelidir ama nasıl?
Putin fikirleri ve yöntemleriyle keşfedilmeyi, dünya yönetiminde Moskova’yla yeni ittifaklar kurulmasını isteyen ve bekleyen bir siyasetçi. Çok pozitif ve olumlu bir tavrı var.
Moskova, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi olmuştur ve buradaki etkisini de arttırmak istemektedir. Sadece Şii bloğu veya BAAS yönetimleriyle Moskova’nın Akdeniz’e inişi, Türkiye ve İİT ile normal ve sıcak bir diyaloğu olmasına imkan yoktur. Rusya güçlenmek belki de ezeli rakiplerine karşı güçlenmek için İİT ile tüm Müslüman alemini kucaklamak zorundadır. Rusya kendi ülkesindeki radikal unsurlarla da tek başına hiçbir zaman mücadele edemez, Kafkasya barışı için de Türkiye ve İİT’ye ihtiyacı vardır.
Rusya eğer Ortadoğu’da Türkiye yol göstericiliği ve müttefikliğiyle hareket ederse pazarları genişler, ticareti büyür. Akdeniz’e hem güvenle hem de dilediği gibi inmiş olur. Askeri yönden riskleri azalır çünkü Rusya’ya karşı düşman bir tavrı yok Türkiye’nin ve bu müttefiklikle NATO’ya karşı da eli güçlenir. Aynı şekilde NATO’nun da Rusya’nın desteğini çektiği ve Türkiye ile yakınlaşma sonucunda makulleşmiş bir İran ve Suriye karşısında askeri harcamaları azalacak çünkü riskler minimuma inecektir. Sonuçta Türkiye de İran ve Suriye’nin ne bölünmesini ne de savaşlarla yok edilmesini istiyor. Özetle bu mantıklar Putin’e bir an önce anlatılmalı, ortak paydalarda Moskova buna ikna edilmelidir. Putin’in en başından beri hem Türkiye hem de İslam alemine dost bir tavrı var. Bu ortam ve bu fırsatlar geç olmadan değerlendirilmeli.
Özetle, PKK terörüyle zayıflatılmış bir Türkiye uzun vadede Rusya için de dezavantajdır, Putin bu konuda çok rahat ikna edilebilir.


Putin’in neden ve nasıl ikna edilebileceği hususunu daha önceki iki yazımda da belirtmiştim:
Putin, Hem Suriye Hem de “Avrasya ve İslam Ülkeleri Birliği” İçin İkna Edilebilir -1 http://tuncaytezel.com/?p=35
Putin, Hem Suriye Hem de “Avrasya ve İslam Ülkeleri Birliği” İçin İkna Edilebilir -2 http://tuncaytezel.com/?p=59

(1) İran’da İslami Değil Komünist Devrim Olmuş, Başına Mollalar Getirilmiştir
KGB, Ak devrimin sonucu olarak hızla şehirlere göçmüş eğitimsiz ve geleneksel dini inançların etkisiyle molaların etkisi altında kalan halk mollaların arkasında işçi tabakası da şaha muhalif Sovyetler yanlısı Tudeh Partisinin arkasında durmaya başlamasını organize etmiştir. 1961′de bu iki kesim ihtilaf kurmaya ve şahın aleyhine çalışmaya başladılar. Rastakhiz partisi’nin iktidarı süresince milyonlarca dolar kardan mahrum kalmış ve özellikle yabancı sermayenin girişi ve büyük fabrikaların kurulmasıyla bu durumun artacağını düşünen Bazariler Marksizm ile muhalif görünse de temelde aynı mantalitededir ve bu fikre destek vermişlerdir. 1961′den beri sokak protestoları inişli çıkışlı devam etmekteydi. Kimi zaman bu protestolar Jale meydanı protestosu gibi kanlı bastırılmış ancak günümüz İran hâkimiyetinin şah rejimine sorumluluğu yüklemesine rağmen hala açılan ateşin emrinin kimin verdiği gizemini korumakla birlikte bu yöntem ne bize ne de dünyaya yabancı değildir. Bu klasik, derin devletlerce çokça kullanılmıştır. Şah yanlısı ordu komutanları kesinlikle bu sorumluluğu kabul etmemiş kayıtlarda da hiç bir şey görünmemektedir. Kimi düşünürler ve yazarlar o dönemde orduya nüfuz etmiş Tudeh partisinin perde arkası faaliyetine ve kimi yazar da bu olayı Humeyni yandaşlarının işi olduğunu idea etmektedir. SSCB ve yandaşları tüm bu provokasyonlarda kendilerini çok iyi gizlemiştir.
1971′den beri protestoların hızı giderek artmaya başladı. Üniversite öğrencileri zamanının popüler düşüncesi olan Marksism-Sosyalism ile tanışmış çoğu aydın olarak kabul ettikleri Tudeh partisine katılmış ve şah aleyhine düzenlenen protestolara solcu cepheden katılıyordu. 1979a doğru Tahran başta olmak üzere çoğu üniversite ders programına devam edemez durumuna gelmişti. Devrime Sol kanattan katılan başta Hava kuvvetleri olmak üzere ordu subayları da katılıyordu subayların çoğu Hümafer denilen yurtdışında ileri düzeyde eğitim almış dini marksism düşüncesini benimsemiş Hava kuvvetleri pilotları idi.
Bu devrimle ABD, Ortadoğu’daki çok önemli bir müttefikini kaybetmiştir. Devrim sonrası İran sosyalist Fransa’nın derin kadrolarına ve komünist Rusya’ya sırtını dayamıştır. Günümüzde de sosyalist derin İngiliz devletinin yönlendirmesi ve tuzaklar ağının politikalarını Rusya ve Fransız derin devletleri sürdürmekte, devamını sağlamaktadır.

Hiç yorum yok: