Başlığa bakıp hemen BDPS'nin ne olduğunu merak edebilirsiniz. Bu konuyla alakalı ülkemizde ve dünyada henüz büyük çoğunluğun bir şey bilmediğini varsayarak şimdilik bir şeyler yazmayacağım. Hatta başlık itibariyle biraz daha tersten gelerek, Muhafazakârlık tanımlamasıyla içinde bulunduğumuz şartlara dikkat çekip, bu yazımızda kısmen ama daha sonraki yazılarımızda devam etmek şartıyla BDPS (Borca Dayalı Para Sistemi)'nin ne olduğunu anlatmaya çalışacağım.
Muhafazakârlık, insanların çok büyük değişimler geçirdiği süreçlerde, mevcut kuralları, yapıları ve düzenleri korumak, orijinal durumlarının bozulmasını engellemek için ortaya koydukları çabalar anlamındadır. Siyasi literatüre girişi XIX. Yüzyılın ikinci yarısına rastlar. Hatta Yeni Muhafazakârlık adı altında da tanımlanan bu ideoloji, ABD çıkışlı olup ve maalesef “Amerikan Değerlerini” muhafaza etmeyi de amaçlamaktadır. ABD'nin de nasıl bir güç tarafından kontrol edildiği ve yönetildiği düşünüldüğünde yazının başlığı ve anlatmak istediğimiz meseleyle alakalı zihinlerde bir şeylerin oluştuğunu hissedebiliyorum.
Muhafazakârlık ABD de 1970'lerle ivme kazanmıştır.2. Dünya Savaşından sonra kapitalizmin içine düştüğü olumsuz hali atlatmak ve savaşın yaralarını sarmak adına uygulamaya konulan ekonomi politikaları, enerji krizleri ve refah devlet anlayışı gibi konularda istenilen başarıyı sağlayamadığı için muhafazakârlık anlayışı yeniden tanımlanmaya başlanmıştır.
Sonrasında komünizm karşıtlığı içerisinde aile değerleri, dindarlık ve milliyetçilik üzerinden içi boşaltılmış bir ideoloji üretilmeye başlanmıştır. Ülkelerin yapısına ve hatta bölgelerin durumuna göre bu kavramlardan baskın olan herhangi biri daha da yozlaştırılarak, başlangıçta komünizm karşıtlığı üzerine geliştirilen bu ideoloji sonradan tüm dünya ülkelerinde uygulanmaya çalışılmıştır.
En acı olanı da bu düşüncenin hâkim olduğu bizim gibi %98 i Müslüman olan ülkelerde oluşturulan ”öteki”, komünist kimliği üzerinden algılanmış ve ön yargılarla beslenerek yok edilmesi gereken düşman statüsüne yükseltilmiştir. Bu şekilde yeni inşa edilen ideoloji bilinçli olarak gözden kaçırılmıştır.
Sonuç olarak ne yapılmak istenmiştir? ABD'nin önderliğinde dünya ya yön veren Yeni Dünya Düzeni aktörlerinin dünyayı tek merkezden ve kendi ideolojilerine göre yönetme düşünceleri. Bunun için bütün insanlığı bu ideolojinin ekonomik kurulları ve programlarıyla tek elden borçlandırıp kendilerine bağımlı hale getirmek.
Türkiye gibi Müslüman ülkelerde bu nasıl olacaktı?.. İnsanların sürekli borçlanması nasıl sağlanacaktı?.. Bunun için hayatı algılama biçimlerinin değişmesi gerekiyordu.
Piyasalarda varmış gibi gösterilen olmayan paranın çok kolay bir şekilde tüketilmesi sağlanmalıydı. Harekete geçilerek öncelikle İnsanların Yaşam kalitesinin artması, ancak daha fazla mala ve servete sahip olmakla gerçekleşebilir, düşüncesi bellek altına yerleştirildi.
Hatta bir yerden sonra daha fazla mala sahip olma sevdası oluştu. Bütün toplumu hırs, ihtiras ve acımasız bir enaniyet duygusu kaplamaya başladı. Daha da ileri gidilerek İslami kesimde faiz ve kredi ile ticaret yapmak artık sorun olmaktan çıktı. Sistemi kurgulayanlar istediklerinde başarılı olmuşlar, ezik Müslümanların zaafları üzerine bankalar ve kredi kuruluşları hesaplar ve programlar geliştirerek önce insanları akabinde bütün ülkeleri hızla borçlandırarak dönüştürmüşlerdir.
İşte bütün dünyada uygulanan bu sistemle insanlar sadece tüketime teşvik edilerek Borca Dayalı Para Sistemi'yle olmayan, varmış gibi gösterilen parayla, Ali'nin şapkası Veli'ye, Veli'nin ki Deli'ye verilerek, Deli'nin (elindekilerin kendisinin zannettirilip) potansiyeli(!) de göz önünde bulundurularak yeni kaynaklar sağlanıp, insanlık ve daha büyük ölçekte bütün dünya çok borçlandırılıyordu.
Kimliksiz, yenilmişlik psikolojisi içerisinde, ne olduğu belli olmayan bir Müslüman tipi. İki arada bir derede kalan, doğru tarafta kalmaya cesareti olmayan bir tip..
Kendi menfaatlerini İslam'ın istediklerinin üzerinde tutan bir tip. İslam la çakıştığında nefsine hoş gelen şeyleri tercih eden bir tip.
İşte BDPS ile dönüştürülen yeni bir toplum. Bunun adı bizim gibi Müslüman ülkelerde “Yeni Muhafazakârlık”
Yazımızın giriş paragrafında da belirtiğimiz gibi, BDPS'nin ne olduğunu bu yazımızda söylemekten önce, BDPS ideolojisiyle oluşturulan Muhafazakâr toplumu önce tanımak gerekir.
Nedir böyle bir toplumum kabulleri, ilkeleri, bakış açıları, düşünceleri? Birkaçını daha paylaşalım..
-Çoğunluk yanlısıdır. Çoğunluk hak sebebidir, Güçlü olan haklıdır… derler… Hâlbuki tam tersi Haklılık güç sebebidir.
-Böyle bir toplumun taraftarları, toplumların zamanla geçirdikleri evrim sonucu bir tür "bilgelik" biriktirdiğini, bu bilgeliğin toplum düzeninde, kültüründe kendisini açığa vurduğunu, özenle korunması gerektiğini savunurlar. Örneğin kardeşim görüyorsun ki, senin düşüncelerin artık miadını doldurmuş, o savunduğun şeylerin gerçekleşmesi asla mümkün değildir, derler… Kuvvet Kudret Sahibi Allah tır, unutularak.
-Paran varsa ve bir şekilde kazanıyorsan en başarılı insan sensin.
-Lüks bir evin olması ve pahalı bir arabaya binmek her Müslüman kadın ve erkeğin hakkıdır, Allah nimetlerini kulunun üzerinde görünce çok hoşuna gider, diyerek sefalet, açlık, vahşet ve zulm altındaki Müslümanların olduğu hiç akıllara getirilmez.
-Önemli olan Hacca ya da Umreye gitmektir, kredi alarak da gitsen ya da başkasının hakkını, hukukunu gözetmesen de hiç öneli değildir, şeklinde bir ibadet tarzı oluştu.
-Bana değmeyen yılan bin yaşasın, bu toplumun ana düşüncesi oldu.
-Tamam, kredi aldım ama fetvası var, enflasyonun altında olunca haram değilmiş.
-Başörtüsü konusunda yanlış düşünüyorsun, teferruattır, önemli olan diploma sahibi olmak insanlara hizmet etmek.
-Ya kardeşim sende abartıyorsun, bu zamanda kredi almadan iş mi olurmuş, sistem böyle.. Yapacak bir şey yok, zaten herkes alıyor.
-Bak eğer sende Kredi düşünürsen finans kurumları var, Belki duymuşsundur, Karaman Hoca Efendi de fetvayı verdi, O bankaların da fetva danışmanı, dedi ki bu faiz değil kar payı…
-Türkiye'nin IMF, politikalarıyla yönetildiğine itiraz ediyorsun, ne yani hükümet ve sizinle geçmişte beraber olmuş bu arkadaşlar sizin kadar bilmiyorlar mı?.. (Maalesef bilmiyorlar, bilseler BDPS ve KRS'nin, IMF, Dünya Bankası, ABD, AB dâhil bütün dünyayı nasıl kontrol ettiğini anlarlardı.)
Sonuç olarak, bu konuyla alakalı sözlerimizi şimdilik toparlayalım, BDPS ve KRS yi bilmeyen toplumda Muhafazakârlık diye yeni bir yaşam tarzı oluşur. Bu toplumun en güzel parçası “Aynı sudan içmişiz biz, aynı yoldan geçmişiz biz” dizelerindeki şarkı olur.
Böyle bir toplumun yani BDPS ve KRS tarafından nasıl yönetildiğini anlamayan yöneticisi ise, “Beraber yürüdük biz bu yollarda, Beraber ıslandık yağan yağmurda, Şimdi Dinlediğim tüm şarkılarda, bana her şey seni hatırlatıyor” şarkısını söyler…
Selam ve Dua ile…
Neden BDPS/KRS çözülmelidir?..
Çünkü Yeniden şahlanış BDPS/KRS nin çözümüyle olur. Ülkemizde ve dünyada işletilen bu sistem yok edilmeden, ortadan kaldırılmadan ve bu sisteme alternatif geliştirilmeden “Yeniden Gelebilmek” mümkün değildir.
Bu sistem varoldukça Allah ın yardımı gelmez. Nekadar donanımlı, bilgili veyahut iyi niyetli biri olursan ol bu sistemi çözemezsen başarılı olma şansın mümkün değildir. Çünkü bu sistem en doğru, en dürüst, en karizmatik, en İslamcı kim varsa hepsini öğütmüştür, içine almıştır.Çoğu siyasetçinin, akademisyenin, insanın, arkadaşımızın, dostumuzun hali perişan oldu ve inşallah yanılırız çoğunun durumuda Lut kavminin alimlerine benzedi.
Birşeyi eleştirmekle çözüm üretmek ayrı ayrı şeylerdir. Bunun karıştırılmaması gerekir…
Toplumu iyi, güzel, doğru, faydalı ve adil olana çağıran tüm devrimciler, önce kötü, çirkin, yanlış, faydalı olmayan ve zulüm olanı ortaya koyan, onları deşifre eden duruşlar sergilemişlerdir.Daha sonra bunların müsbet manada dönüşmesi için çözümler ve alternatifleri söylemişlerdir.
Bu yüzden içinde bulunduğumuz sistemin ya da yapının önce çok kapsamlı bir şekilde tarif edilmesi gerekir. Başlangıçta ortaya konan tarif eğer kapsamlı ve güzel yapılırsa çözümün de bu nisbette daha sağlam ve kolay bir şekilde gelmesi sağlanacaktır.
Biz bu yazımızda genel hatlarıyla BDPS/KRS nin nasıl bir yapı olduğunu tarif etmeye çalışacağız. İnşaallah diğer yazılarımızda daha spesifik ve teknik tarifler, akabinde daha sonraki yazılarımızla da çözüm le alakalı şeyleri paylaşacağız.
BDPS/KRS nin en genel tanımı ve tarifi “Allah a ve Peygamberi ne savaş açmaktır.” Bu tarifimizi okuyan çoğu insan bu nedemek şimdi? diyecektir. Hatta duyar gibiyim çoğu kimse, Kim böyle bir şeye cesaret edebilirki de diyebilir.
Zaten mesele esas itibariyle burada başlıyor. “Ah Ah nasıl bir sistemde yaşıyoruz ve nasıl bir çarkın parçası olmuşuzda farkında değiliz”, diyebilecek noktaya gelirsek bu meseleyi anlayabiliriz kanaatindeyim.
BDPS/KRS yukarıdaki tanımından da anlaşılacağı gibi FAİZ sisteminin yaşadığımız zaman dilimi içerisinde Dünyada ve Ülkemizde uygulanan şeklinin adıdır.
Bu sistemin haram olduğunu bilmeyen Müslüman yoktur.Hatta şu ayetleri okumayan müslümanda kalmamıştır. "Ey inananlar! Allah'tan sakının, inanmışsanız faizden arta kalan hesaptan vazgeçin. Böyle yapmazsanız, bunun Allah'a ve Rasulüne karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin." (Bakara: 278-279) "Faiz yiyenler, ancak kendilerine şeytan çarpmış kimse gibi (kabirlerinden) kalkarlar. Bu onların: "Alışveriş de faiz gibidir" demelerindendir. Halbuki Allah alış verişi helal, faizi haram kılmıştır. Kim Rabbinden kendine bir öğüt gelip de (faizden) vazgeçerse, geçmişi Allah'a aittir. Kim de tekrar ona dönerse onlar ateşin ehlidir. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar." (Bakara: 275)
Bu ayetlere rağmen içinde bulunduğumuz bu sistemin bir parçası olmuşsak ya da bir şekilde bu sistemi işletiyorsak acaba nasıl bir sona doğru gidiyoruz? Sorusunu hiç düşündük mü?...Bugün ülkemizde faizin kredi kartları, finans kurumları, katılım bankalarıyla girmediği ev, işyeri kalmamıştır. %98 i Müslüman olan bir ülkede maalesef 75 milyon nüfusun çok büyük bir kısmı faizle iç içe bir yaşam tarzını benimsemiştir. Bu nedemektir?, yukarıda ki ayetten de anlaşılacağı üzere Allah a ve Peygamberi ne savaş açmaktır.
Dolayısıyla ülkemiz açlık, işsizlik, terör ve hastalıklarla karşı karşıya kalmıştır. Bu faiz belasından dolayı aile ve iş hayatımızda huzur kalmadığı gibi devlet olarak faizle borçlarımız artarken, etrafımızda başta Müslüman ülkeler olmak üzere her tarafımızla sorunlu bir ülke haline gelmiş durumdayız.
Bakın Hadislerde bu mikrop nasıl anlatılıyor.
“Helâk eden yedi şeyden birisi fâiz almaktır ” (Buhârî)
“Fâiz alana da verene de la'net olsun!” (Müslim)
“Vücûduna dövme yapana, yaptırana, fâiz alıp verene lâ'net olsun ” (Buhârî)
“Allahü Teâlâ, dört kimseyi Cennete koymaz: Bunlar, devamlı içki içen, fâiz alan, yetim malı yiyen ve ana-babasına âsî olandır ” (Hâkim)
“Zinâ ve fâiz yaygınlaşan toplum, Allahın azâbını hak etmiş olur ” (E Ya'lâ)
“Kıyâmet yaklaştıkça, fâiz, zinâ, ve içki çoğalır ” (Taberânî)
Yine hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz (S.A.V) in “ faizi alana, verene, faiz senedi yazana ve iki tarafın şahitlerine lanet ettiği” de bildirilirken BDPS/KRS ile işletilen Devlet ve Aile yönetimimiz nasıl iflah olabilirki?
BDPS/KRS nin hakimiyeti o kadar etkili olmuştur ki adeta Peygamberimiz (s.a.v.) in şu hadisi tecelli etmiştir. Buyuruyor ki: “ Öyle bir gün gelecek ki, hic kimse müstesna olmamak üzere herkes faiz yiyecektir, hic faiz yemeyene bile tozu bulasacaktır.”
Yine halimizi yansıtan şu hadis inanın aklı selim bir müslümanı dehşete düşürür. Peygamber'imiz (S.A.V.) buyuruyor ki:“Nefsimi kudret elinde tutan Allah (C.C) adina yemin ederek söylüyorum ki, ümmetimden bazi kimseler aksam şen-şakrak ve eğlenceden sonra yatacak, fakat sabaha maymun ve domuz kılığına girmis olarak çıkacaklardır. Sebebi, haramları helâl saymaları, çalgıcı kadın edinmeleri, içki içmeleri, faiz yemeleri ve ipekli giymeleridir.”
BDPS/KRS nin ne olduğunu bilmem ki anlatabiliyormuyum?... Hadislerle devam etmek istiyorum Peygamber'imiz (S.A.V.) buyuruyor ki: “ Faiz yetmis üç cesittir, en hafifi insânın anası ile zina etmesi gibidir.” Yine buyuruyor ki: ” Fâiz yolu île kazanılan bir dirhem, insanın İslâm'ı kabul ettikten sonra otuz üç kere zina etmesinden daha ağır bir günahtır.”
BDPS/KRS nin hakim olduğu yerlerde toplumun iflah olması Allah ın taktirine kalmıştır, Allah merhamet eylesin. Peygamber Efendimiz (S.A.V) in buyurduğu şu hadis ne demek istediğimizi anlatmaya yeter zannedersem.”Bîr yerde zina ve faizcilik yaygin hale gelirse oranın halkı Allah (C.C)'in azabını hakketmis olur.”
Son olarak bir hadis daha paylaşarak ne demek istediğimizi noktalamış olayım. Peygamberimiz (S.A.V.) buyuruyor ki: "Mi'râc'a çıkarıldığım geçe yedinci kat göge varınca yukarıya baktığım zaman yıldırımlar, simsekler ve fırtınalar gördüm, orada karınları bir ev kadar ve içlerinde dısardan seçilebilen yılanlar bulunan bir gurupla karsılastım. Cebrail (A.S)'e «Bunlar kimdir?» diye sordum, bana: «Bunlar faiz yiyicilerdir» diye çevap verdi."
En genel tanımıyla BDPS/KRS nin ne olduğunu anlatmaya çalıştık. Bir toplumun helak olup-olmamasında en başta düşünülmesi gereken bir konudur. Zira toplumların iflah bulması ancak bu meselenin çözümüyle gerçekleşir. Çünkü yukarıdaki tariflerle de anlatmaya çalıştık bütün bir gidişatın ve sonucun tayini buradan başlar.
Yakın tarihte çok az bir sayıyla 11 ay gibi çok kısa bir sürede muhteşem işler başarmış Erbakan hükümetinin de neden başarılı olduğunun sebeplerinin başında bu sistemle mücadele etmek olduğu araştırıldığında net bir şekilde görülecektir. Kaldı ki o süre içerisinde BDPS nin sadece B siyle alakalı ancak çözüm üretilebilmişti.(Zaman ve olağanüstü şartlardan dolayı) Buna rağmen toplumun bütün kesimlerindeki rahatlama ve huzur yıllar geçmesine rağmen hala daha konuşuluyor.
Şunu da belirtmekte fayda varki, BDPS/KRS yi bilmek için geçen 15 yıl içersinde değişen Türkiye ve Dünya şartlarını yeniden göz önünde bulundurarak çözümü revize etmemiz gerekir. Biraz daha açmak gerekirse, Havuz Projesi olarak bildiğimiz proje bile BDPS/KRS nin şimdilerde almış olduğu yol açısından çözüm yöntemi olarak düşünülmeyebilir. İnşaallah önümüzdeki günlerde BDPS/KRS nin çözümü ile ilgili diğer yazılarımızda bu konuyu işlemeye çalışırız.
Selam ve Dua ile…
Sedat LALOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder