Albert Einstein Tanrı'ya inanıyor muydu?
Günümüz insanı bulunduğu yerden yüzlerce yıl önce yaşamış bilim insanların dini görüşlerini kendine yontmayı marifet sayıyor. Ateist ya da inançlı hiç fark etmez bir grup şayet belirli bilim insanları kendi görüşlerine yakınsa, o kişiyi daha çok putlaştırıyorlar. Buna en çok maruz kalanlardan biri Albert Einstein.
Einstein Yahudi kökenli biri. Bir gruba göre Tanrı'ya inanıyordu, bir gruba göre inanmıyordu. Tanrı'ya inandığını düşünenler, 'Tanrı zar atmaz' sözünü sıklıkla kullanırlar. Peki Einstein gerçekten Tanrı'ya inanıyor muydu? Bugünkü manada ben Einstein'ın Tanrı'ya ve dinlere inandığını düşünmüyorum.
Şalom gazetesinden İvo Molinas'ın yazdığı 'Einstein ve Yahudiler' makalesiyle Einstein'ın 1954 yılında ölmeden bir yıl önce Eric Gutkind'e yazdığı özel mektubun geçtiğimiz aralık ayında ortaya çıktığını öğrendim. O mektupta bakın Einstein ne diyor:
'Tanrı sözcüğü bana göre insanın güçsüzlüğünün bir ifadesi ve ürünü olmaktan öte bir şey değil. Tevrat da saygın bir eser olmakla birlikte çocuksu efsaneler toplamından başka bir şey değil. Hiçbir yorum, ne derece incelikli olursa olsun fikrimi değiştiremez; zira özgün metinlerle bir alakası yok. Saf Yahudi dini aslında diğer dinler gibi çocuksu inançların nesneleştirilmesidir. Üyesi olmaktan mutluluk duyduğum ve düşünsel olarak son derece yakın olduğum Yahudi halkının da diğer toplumlardan saygınlık anlamında hiçbir farkı yoktur. Tecrübelerime göre diğer toplumlardan daha iyi değillerdir ve 'seçilmiş' olduklarına dair bir gözlemim olmadı.'
Bu mektup belki çok şey açıklıyor ama Einstein asla bir ateist değildi. Einstein'ın dine bakışını özetleyen üç kavram var. Birincisi 'Spinoza'nın Tanrısı'(Spinoza's God), ikincisi 'dindar inanmayan' (religious nonbeliever), üçüncüsü 'bilinmezlik' (agnostic).
Tıpkı Spinoza gibi Einstein de katı bir deterministti ve insan davranışlarını doğanın kusursuz uyumunun belirlediğine inanıyordu. O yüzden kuantum teorisinin şans faktörü kısmına asla inanmıyordu. 'Tanrı zar atmaz' sözünü ise Tanrı'nın zar attığına ve her şeyin tesadüfle olduğunu savunan fizikçi Max Born'a yazdığı mektupta dile getirmiş ve Spinoza'dan uzun uzun bahsetmişti. Bu muazzam düzeni anlatırken de şunu diyecekti:
'Biz farklı dillerde yazılmış kitapların bulunduğu devasa bir kütüphaneye giren bir çocuk gibiyiz. Bu çocuk bütün bu kitapları birinin yazdığını biliyor ama nasıl ve kim tarafından olduğunu anlamakta güçlük çekiyor. Ne var ki kütüphanenin sır dolu muazzam bir düzeninin olduğunu anlıyor. Bizim sınırlı bilincimizin bu küreler arasında dolanan görkemli düzeni anlayabilmesi pek kabil değil.'
1950'de M. Berkowitz'e yazdığı mektupta, 'Tanrı'yla ilgili bakış açım agnostik' (My position concerning God is that of an agnostic) demişti.
Hakkındaki en iyi biyografiyi yazan Walter Isaacson'a göre Einstein inanan insanlardan ziyade ateistleri pek inandırıcı bulmuyordu. Onları küreler arası müziği duymamakla itham ediyordu. Hatta ateistleri zincirlerinden kurtulamayan kölelere benzetiyordu.
Einstein'le ilgili diğer spekülatif durum Siyonist olup olmadığıdır. Gerçekten bütün zamanların bilim tarihini olduğu değiştiren bir bilim insanının ideolojik bir bakışı olabilir miydi? Ivo Molinas bu durumu şöyle izah ediyor: 'Doğrudur, bugünkü anlamıyla Einstein Siyonist değildi. Lakin özellikle Nazilerle başlayan süreçte Yahudilerin bir toprağa yerleşmesi fikrine sarılmış ve daha çok 'kültürel Siyonizm' diye adlandırabileceğimiz bir yaklaşıma girmişti.'
Einstein türü büyük bilim insanları tarihe not düşmüş insanlar. Dindar olup olmamaları çok önemli değil. Buluşlarıyla zaten insanlığa yapmaları gerekeni yaptılar. Bulunduğumuz konumdan bu tür insanlar için işimize gelen yorumu yapmak kolay ancak gerçek bazen istediğimiz gibi olmayabilir.
Twitter.com/cemkucuk55
Kaynakça
Ivo Molinas, Şalom gazetesi, 9 ocak 2013 tarihli nüshası.
Walter Isaacson, Einstein: His Life and Universe, Simon and Schuster, 2008
Max Jammer, Einstein and Religion, Princeton University Press, 2002
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder