11 Eylül 2001'de ikiz kulelerin "uçaklanması"nı tüm dünya naklen yayında izlemişti. Bir dünya gücünün sembolik gökdelenlerinin peş peşe çöküşünü dehşet içinde anında izledik. Aradan yaklaşık 10 yıl geçtikten sonra ikiz kulelerin uçaklanmasının baş sorumlusu ilan edilen Usame Bin Ladin'e yönelik gerçekleştirilen operasyonu tüm dünya adına bir grubun naklen izlediği anlaşılıyor.
Bin Ladin'in neden bu zamana kadar yakalanmadığı (öldürülmesini kimse sorgulamıyor), diyaliz hastası birinin Afgan dağlarında neden arandığı, dahası bunca zamandan sonra küçük bir operasyonla ölüsü ele geçirilen biri için Afganistan'ın neden hala bombaladığı türünden soruları bir kenara bırakalım. Basına dağıtılan tek kare bir fotoğrafın muhtemel çağrışımları, anlamları üzerinde duralım. Elde tek somut kanıt, Usame Bin Ladin'i öldürmek misyonu ile harekete geçen Amerikan seal timlerinin operasyon anını Beyaz Saray'da izleyen başkan ve adamlarının toplu fotoğrafı.
Operasyon için Usame Bin Ladin'e yakıştırılan isim dikkat çekici: Geronimo. Beyazlara karşı savaşan son Kızılderili şefinin ismi. Kızılderili savaşçının bir Amerikalı için nasıl bir çağrışıma sahip olduğunu az çok kestirmek mümkün. Beyaz ırkçılığının, kolonizatörlüğünün "ilkel", "medenileşmemiş yerlilere" karşı konumlanmış bir 'bilinç akışı'... Ne var ki terörle küresel savaş ilan eden Amerika'nın Bin Ladin algısı ile küresel algının örtüştüğü söylenebilir mi? Mesela Kızılderili imajı öteki dünyalarda vahşi, uygarlık düşmanı savaşçıları mı çağrıştırır, yoksa ırkçı beyaz kolonizatörlerin aç gözlülüğüne karşı topraklarını, kendine özgü hür dünyasını savunmaya çalışan mazlumluğu mu? En azından benim içim Kızılderili özgürlüğünü kolonizatörlerin dayattığı uygarlığa değişmeyen asil bir ruhu simgeler.
Geronimo ve çalınan toprakları için savaşan Kızılderililer ne kadar gerçekse "gölgelerin gücü adına" (İslami) terörle küresel savaş başlatan Amerika'nın işgali de o denli yakıcı bir gerçek. Bin Ladin'in neden şimdi öldürüldüğü, El-kaide diye bir örgütün var olup olmadığı daha ikinci planda kalıyor. Değil mi ki Bin Ladin efsanesi bu zamana kadar yaşatıldı, Batı başkentlerinin varoşlarına kadar El-kaidenin soluğunun hissedilmesi sağlandı...
Geronimo'yu gizli bir operasyonla ortadan kaldıranların gizli bir odada operasyonu naklen izliyor olmaları nedense çok tuhaf geldi bana...
Sovyet rejimi, tüm hava savunma sistemini aşarak küçük bir uçağın Moskova meydanına inmesiyle çöküş sinyalleri vermişti. Bir tür "uçaklanış hali" yaşamıştı Moskova Meydanı... Amerikan sisteminin uçaklanışı ise daha trajik, kanlı oldu ve uzun zaman aldı.
Beyaz Saray'ın "kriz odasına" toplanmış insanları gösteren bu fotoğraf; bir yer altı örgütünün gizli toplantısının kamera kayıtları değildi. Ya da topyekûn savaşa giren bir devletin yeraltı sığınağında savaşa dair mühim kararlar almak için toplanmış savaş kabinesi de değildi.
Asimetrik savaş kavramsallaştırması altında her tür müdahaleyi, kan dökmeyi, işgali mubah kılan "en çok kan döken modern devlet" aygıtının zirvesinin bir ölüm ayini için toplanmış üyelerini gösterir gibiydi fotoğraf... Sanki modern hurafelerin profan ayininden çok basbayağı pagan ayinlerine özgü bir ciddiyet, dehşet ifadeleri...
Pagan ayini olamazdı bu... Şamanların dansında metafizik bir şenlik vardır.
Barış havarisi Obama gerçekleştirdiği eylemin dehşeti içinde çaresiz bir görüntü veriyor. Her an suçüstü yakalanma ihtimalinin korkusunu, işledikleri suçun manevi ağırlığı karşısında hesap verememezliğin ezikliğini ve olayı dehşetini yaşıyor gibi.
İki uca oturan Başkan Yardımcısı J. Biden ve Savunma Bakanı R. Gates adeta "tecrübe konuşuyor" modunda, olaya hakim görüntü veriyorlar.
Dışişleri Bakanı sanki servis yapmak için gelip bulduğu boş koltuğa ilişmiş evin hanımı havasında ve hayret makamında.
Ulusal güvenlik danışmanı Tom Donilon ve Genel Kurmay Başkanı Mike Milton arkada, ayakta tekmil vermeye hazır haldeler.
Devlet, hele hele gizli operasyonla yakalama değil öldürme emri veren bir küresel güç, hem de dünyada adalet ve özgürlüğün teminatı olma iddiasındaki bir devlet böylesi bir resmi kamuoyuna dağıtır mı? Bu yöntemle "adalet yerini buldu" ise yasadışı bir örgütten farkınız nedir? Hukuk, aleniyet, meşruiyet kaygısından çok güç gösterisi ve başarmış olmak tek başına yeterli ise ne türden bir adalet yerini bulmaktadır?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder