6 Mayıs 2012 Pazar
İşte holding paşaları - Abdurrahman Dilipak
1 Mayıs, 3 Mayıs derken, sıra Anneler Gününde. Sonra 19 Mayıs var. Ardından 27 Mayıs ve final: 29 Mayıs.. 1 Mayıs solcuların. 3 Mayıs Türkçülerin, 19 Mayıs Atatürkçülerin diyeceğim ama o da gidiyor elden.. Sayıştay'a varana kadar suç duyurusunda bulundum, birçok resmi kurumdan bilgi edinme hakkı uyarınca bilgi talep ettim ama cevap yok!
Soru şu: Bandırma vapuru nerede? Hadi koca gemiyi yok ettiniz, geminin seyir defteri nerede? O da yok! Gemiyi hurdacıya satmışlar. Sökülmüş!
Bugün, 19 Mayıs'ın kutlama şekli ile ilgili olarak kıyameti kopartanların bu konuda söyleyecekleri bir çift söz yok..
19 Mayıs; 19 Mayıs olmadan önce o günün bir anlamı var mı idi? Peki bu konuda Karabekir ne diyor? Mustafa Kemal'i Samsun'a kim gönderdi? Mustafa Kemal Samsun'a ne zaman geldi, gemide kimler vardı. Gemi Sinop'a uğradı mı, orada inen-binen oldu mu? Gemi İngilizlerden gizlice mi gitti Samsun'a? Artık bu soruların cevabının çoğunu biliyoruz..
Her sene 19 Mayıs kutlanır kutlanmasına da, kimse bu işin "gençlik ve spor" boyutunu pek bilmez.. 23 Nisan'ın Milli Egemenlik boyutu tamam da, çocuk bayramı olması üzerine birkaç hamasi cümleden başka bir şey bilinmez..
Bir yandan Çanakkale zaferini kutlarız, öte yandan İstanbul'un kurtuluşunu (Fethini değil). İstanbul'un fethini kutlayanlar bu konuda fazla bir şey bilmezler.. Birçok şeyi bilmiyoruz. Bilmediğimizi de bilmiyoruz..
Bana kalırsa fetih konusunda da bildiklerimizin önemli bir kısmının gerçeklerle çok bir ilgisi yok.
Bizde tarih bir övgü ve sövgü kitabıdır..
En iyi darbeler tarihini biliyoruz. 27 Mayıs'ta darbeleri ve darbecileri bir defa daha lanetleyeceğiz..
Ama hâlâ darbecilerin adları okullarda, meydanlarda, sokaklarda, mahallelerde duruyor.. Bu vesile ile şu Cemal Gürsel cadddelerinin, mahallelerinin tabelalarını indirelim artık..
Bir yandan da, birilerinin bin yıl süreceği sanılan bir dönemin bittiğinin farkına varmaları için, şu holding paşaları ve onların patronlarını da savcılığa bir davet etmek gerek.. Sanık ya da tanık olarak, bakalım ne diyecekler..
Zaten bu holdinglerin bir kısmı örtülü KİT hükmündeydi.. O şirketlerde işler emir-komuta zinciri içinde götürülüyordu. "Al gülüm-ver gülüm" şeklinde.. Adamlar o işin patron değil, kahyası ya da taşeronu rolünde.. 3 kuruşluk işi 15 kuruşa yapıyorlar, 5 kuruşa yapıyorlar, kalanını derin hesaba aktarıyorlar.. Kayıtdışı ekonomi kayıtdışı siyasetten, kayıtdışı siyaset kayıtdışı ekonomiden besleniyordu anlayacağız..
28 Şubat'ta bu işler tavan yaptı.. Nitelikli bir dolandırıcılıkla kamu kaynakları soyulup soğana çevrildi.. 27 Mayıs'ta da, 12 Eylül'de de aynı yöntem uygulandı..
Şu isimleri hatırlayın bir. Bu paşalar hiç bilgi sahibi olmadıkları batık bankalarda nasıl görev yaptılar?.. Patronlar ceza alırken, yönetim kurulu üyeleri ceza alırken, asker kökenliler nasıl bu işten sıyrıldılar? Şu isimleri hatırlıyor musunuz mesela!
Teoman Koman: Jandarma eski Genel Komutanı olan Koman, halen İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan bir işadamınının holdinginde yönetim kurulu üyesi idi..
Ve diğerleri..
MUHİTTİN FİSUNOĞLU: Kara Kuvvetleri eski Komutanı. VURAL BEYAZIT: Emekli Oramiral. KEMAL YAVUZ: Harp Akademileri eski Komutanı. AHMET ÇÖREKÇİ: Hava Kuvvetleri eski Komutanı. GÜVEN ERKAYA: Deniz Kuvvetleri eski Komutanı. DOĞU AKTULGA Ege Ordu Komutanı. SÜREYYA YÜKSEL: Ege Ordu Komutanı. İSMAİL HAKKI AKANSEL: 2. Ordu Komutanı. HALİL SÖZER: 1983-1986 yılları arasında Hava Kuvvetleri Komutanı. SABRİ DELİÇ: Orgeneral. İBRAHİM ŞENOCAK: Orgeneral. SERVET BİLGİ: Orgeneral.
Daha az tanınan başka isimler de var: Vecihi Akın: Emekli Orgeneral. Şeref Akıncı: Emekli Orgeneral. Nazif Oka: Emekli Orgeneral. Fevzi Aysun: Emekli Korgeneral. Tevfik Alpaslan: Emekli Korgeneral. Cemil Mete: Emekli Tümgeneral. Tanju Erdem: Emekli Tümgeneral. Fikri Topsever: Emekli Tuğgeneral.. Sezer Bilgili: Emekli Tuğgeneral. Şahap Ar: Emekli Tuğgeneral. Sıtkı Günday: Emekli Tuğgeneral. Orhan Köker: Emekli Tuğgeneral. Yılmaz Oral: Emekli Tuğgeneral. Kamuran Gümüşsoy: Emekli Tuğgeneral.
Emekli bir paşa, emekli olunca çalışamaz mı? Elbette çalışır, ama başında olduğu işte bir yanlışlık varsa onun sorumluluğunu da üstlenmek kaydı ile, bildiği işi yaparsa. Yoksa kimisi korkusundan kimi hukuk dışı menfaat planları ile bu işe bulaşmışsa, bunların bu işin hesabını vermesi gerekir..
Korkudan bu işi yapanları da anlarım. Ama o zaman bunlardan korkanlar, bugün de yargıdan, adaletten, toplumun öfkesinden korksunlar.
Bakalım bunlardan yaşayanlardan kimleri ifadeye çağıracaklar.. Bunlarla aynı dönemde görev yapan isimler de bu kirli oyunda rol almış olamaz mı? En azından o döneme ilişkin o kişilerin tanıklıkları da önemli.. O kuruluşların kamu bankaları ve kamu ihaleleri alıp almadıklarına da bakmak gerek.. Bir hukuk dışılık yoksa helal olsun, bravo. Ama değilse!
Herkes oturup basındaki muhtemel isimleri alt alta yazsın bakalım. Ulusal basından kaç kişi bulacaklar ifadesi alınması gereken.. Bir sayı verelim isterseniz, 40 isim belirlemeye çalışın bakalım.
Selâm ve dua ile..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder