3 Mayıs 2012 Perşembe

Güzel sembollerdi -Mehmed Niyazi



Dostum Can Alpgüvenç'le 23 Nisan tatilinden yararlanarak Çanakkale'ye gezi yaptık. Misafiri olduğumuz aile bizi samimiyetle, güler yüzle karşıladı; aynı şekilde uğurladı. İlgilerinin sıcaklığı hâlâ yüreğimizde. Savaşların cereyan ettiği bölgeleri göz kapaklarımızın altında ıslaklık hissederek dolaştık.

Çanakkale Savaşı'na ilgi duyduğum yıllarda, sadece abide vardı; daha sonraları övünülecek eserler yapıldı. Cumhuriyet'imizin kuruluşunda başkomutan olan Mustafa Kemal Atatürk'e elbette Çanakkale Savaşı'nda da şanına layık yer verilmelidir. Osmanlı önce zaferler, sonra dramatik olaylar yaşadı; Çanakkale Savaşı adeta kuğunun son şarkısıydı. Yarbay Mustafa Kemal'in Çamburnu'na tayini 17 Nisan 1915'tir. Sütunlarda ise 57. Alay'ın Mustafa Kemal'in emriyle savaşa girdiği belirtiliyor. Elimizde Dz. Kur. Alb. (emekli) Şemsettin Bargut'un "Birinci Dünya Harbi'nde ve Kurtuluş Savaşı'nda Türk Deniz Harekâtı" adıyla kaleme aldığı ilmî bir kitap var. İlk sayfasında "Metin, Genelkurmay Başkanlığı- Askeri Tarih ve Stratejik Etüd (ATASE) Başkanlığı tarafından incelenmiştir." deniyor. Mutlaka her yazılana inanılmaz; tarihçilik belgenin değerlendirilmesiyle başlar; ama Genelkurmay Başkanlığı'nın ilgili biriminin kontrolünden geçmesiyle daha bir güvenilirlik kazanıyor. Bu kaynaktan anladığımız üzere, Mustafa Kemal sağlık sorunuyla Çanakkale'den ayrıldıktan üç gün sonra 57. Alay savaşa girmiştir. Eleştirel idrakle yetiştirilen gençlerimiz bazı çelişkiler yakalarlarsa, Atatürk'ün Çanakkale'de yaptıklarına da inanmamaya başlarlar. Kanaatimizce Mustafa Kemal'in Çanakkale'de yâd edilmesi için 57. Alay'la ilişkilendirilmesine ihtiyacı yok. İlk çıkarmada 72. ve 77. Alaylardan oluşan 19. Tümen'in kumandanıydı. 8 Ağustos'ta müttefiklerin Anafartalar çıkarmasında yaptıkları milletçe yüzümüzü ağartmaya yeter de artar bile.

57. Alay'ın kumandanı Kurmay Yarbay Hüseyin Avni Bey'di; o şehit olunca kumandayı ele Kurmay Binbaşı Yusuf Ziya Bey aldı, o da şehit olunca kumandayı ele Alay Müftüsü Hasan Fehmi Bey aldı, o da şehit düştü; fakat düşmanı durdurdular. Tabii bu kolay olmadı; Alay'ın büyük çoğunluğu Hak'kın rahmetine kavuştu. Şehit olanlardan biri de Erzincan'ın Kemah ilçesinden Üsteğmen Mustafa Asım Bey'di. Akşam karanlığı çökerken Kabatepe'nin eteklerinde bir düşman birliği görünür. Mustafa Asım Bey'in bölüğü ile düşman birliği birbirine girer; kanlı bir süngü savaşı başlar. Sağda solda bulunan makineliler de namlularını buraya çevirirler; tepelerden bombalar yağar. Bu iki bölük ya tamamen şehit olur ya da ölür. Ara andlaşma ile toplu mezarlığa gömülürler. 1934 yılında İngilizler, kendi ölülerini, tahsis edilen bölgeye taşımak için bu toplu mezarlığı açarlar. İki tarafın er ve subaylarının ceketlerinin eteklerinde meşinden künye vardır; bunlardan ölülerini teşhis ederler. İki cesedin birbirlerine girmiş hali dikkatlerini çeker; künyelerini okurlar; birisi Yüzbaşı Woiters, diğeri Üsteğmen Mustafa Asım'dır. Bölükler birbirine girince, tesadüfen iki kumandan da birbirlerini gırtlaklamıştır. Mustafa Asım'ın elinde Woiters'in haçı, Woiters'in elinde Mustafa Asım Bey'in muskası çıkar. Toplu mezarın başına dikilen ufak bir sütunda bu olay belirtilir. Ziyaretimizde gözlerimiz bu yazıyı aradı; yoktu. 57. Alay Şehitliği'nin her tarafını taradık, bulamadık. Savaşı en güzel şekilde sembolize eden bir olay olduğunu düşünerek arkadaşlarıma göstermek istiyordum. Eğer bu mezar taşı laiklik endişesiyle kaldırılmışsa söyleyecek söz bulamıyorum. Yok, kumandanları belli olmasın düşüncesiyle kaldırılmışsa, daha kötüdür. Yetkililerden bu bilginin orada bir yerde belirtilmesini istirham ediyorum.

Çanakkale'ye ilk mermi 3 Kasım 1914'te, son mermi 9 Ocak 1916'da düştü. Son şehidimiz Siirtli Mülazım Zahid Efendi'dir. Bu savaşın 18 Mart 1915'e kadar olan bölümü deniz muharebeleridir. Donanmanın kumandanı önce Amiral Carden idi; aşırı yorgunluktan bir külçe gibi yere yığılınca yerine yardımcısı Amiral De Robeck tayin edildi. Onun tayinini bildiren telgrafa Churchill şu hususları da ilave etti: "Çanakkale cephesi açılırken 7 günde geçeceğimizi ilan etmiştik. Aradan aylar geçti; moraller bozulmaya başladı. Sana inanıyor ve güveniyoruz; asker ve tekne kaybına bakma; bir an önce boğazı geç."

Bunun üzerine De Robeck kumandasındaki donanma 18 Mart 1915 sabahı olanca gücüyle boğaza yüklendi. Aksi bir rastlantıyla boğazın müstahkem mevkii kumandanı Cevat Paşa, Gelibolu'ya gelen Üçüncü Kolordu Kumandanı Esat Paşa'yı karşılamaya gitmişti. Cevat Paşa yetişinceye kadar savaşı yardımcısı Selahaddin Adil Bey Çimenlik Tepe'deki karargâhtan yönetti. Tabii Cevat Paşa'nın ve Selahaddin Adil Bey'in adlarını da Boğaz'ın bir kenarında görmek isterdik. Vehip Paşa, Mehmed Ali Paşa, Faik Paşa ve diğer kahramanlarımız da ihmal edilmemeliydiler. Kahramanlarına sahip çıkmayan milletlerin yaşama şansının olmadığını unutmamalıyız.

Hiç yorum yok: