29 Mayıs 2012 Salı

9 Subay Olayı - Nazlı ILICAK


27 Mayıs darbesi, daha sonraki askeri müdahalelerin öncüsü oldu. Aslında, Samet Kuşçu isimli binbaşının ihbarı ciddiye alınıp, özenli bir tahkikat yürütülseydi, Türkiye'nin tarihi bile değişebilirdi. Samet Kuşçu, darbe hazırlıkları içinde bulunan askerlerin temas ettiği bir subaydı. Fakat, olayın vahametini görmüş ve ilgilileri uyarmak istemişti. Adnan Menderes'e ulaşamadı; Demokrat Parti milletvekili gazeteci Mithat Perin ile ilişkiye geçti. Menderes'in Özel Kalem Müdürü Muzaffer Ersü asker kökenliydi. Başbakan'a çok yakındı. Ama, Kuşçu'nun Menderes'e bu konuda bilgi vermesini engelledi. Bununla beraber, istihbarat Menderes'e ulaştı; Menderes de İçişleri Bakanı Namık Gedik ve Milli Savunma Bakanı Şemi Ergin'i iddiaları araştırmak üzere görevlendirdi. Şemi Ergin, muhtemelen, ordu içindeki kıpırdanmalardan haberdardı. Hatta, kendisine, bazı askerlerin işin başına geçmesini bile teklif ettiği söylenir. Ortada kurda kuzu teslim etmek gibi bir olay vardı. Cuntanın kolları her yere uzanmıştı. Samet Kuşçu, iddialarını ispat edecek belgelere de sahip değildi. Sonuçta, ihbar ettiği askerler değil, sadece kendisiorduyu isyana tahrik gerekçesiyle ceza aldı. Diğerleri 5 Nisan 1958'de delil yetersizliğinden beraat etti. 

Menderes, bu gelişmeler sırasında Şemi Ergin yerine, çok güvendiği Ethem Menderes'i Milli Savunma Bakanlığı'na getirdi. Darbe tahkikatı sürerken, yeni bakan Ethem Menderes'e bir başka ihbar mektubu ulaştı. Mektubu bakanın yaveri Adnan Çelikoğlu aldı. Mektupta, "İhtilâli hazırlayanlar sadece 9 kişiden ibaret değil, çok daha geniş bir teşkilât var" deniliyordu; Samet Kuşçu'nun bilmediği için isimlerini vermediği Suphi Gürsoytrak, Orhan Erkanlı, Dündar Seyhan ve Rıza Akaydın'ın adları sıralanıyordu. Bakanın yaveri Adnan Çelikoğlu da cunta mensubuydu. Ahmet Yıldız aracılığıyla, mektupta adı geçen subaylara mesaj gönderdi: "Suphi, Rıza ve Erkanlı için ihbar var." 

Yıldız, Dündar Seyhan'ı aradı ve şifreli olarak haberi ulaştırdı: "Suphi ile Erkanlı, Amerika'daki kurs imtihanını kazanmışlar. Acele kendilerine bildir, hazırlıklı olsunlar." Deliller yok edildi; bir araya gelip nasıl ifade vereceklerini kararlaştırdılar. Zaten subayların ev ya da iş yerlerindeki aramalarda da, cuntayı ele verecek bilgi ve belgelerin izi silindi. 
9 subayın askeri mahkemede yargılandığını da hatırlatalım. 1957'de, tıpkı bugün olduğu gibi "Asker yıpratılıyor" diye davaya karşı çıkanlar vardı. CHP de, bu kervana katılanlar arasındaydı. Muhbir Samet Kuşçu hariç, 8 subayı savunmak için 20'den fazla avukatı mahkemeye gönderdi. Zaten cuntanın önde gelen isimlerinden emekli kurmay albay Cemal Yıldırım, CHP İstanbul İdare Kurulu üyesiydi. 

(İdris Gürsoy'un kaleminden "Dokuz Subay Olayı ve Samet Kuşçu" Kaynak Yayınları)
 

Hiç yorum yok: