İkinci Dünya Savaşı’nda; Almanya, İtalya ve Japonya’yı dize getiren ABD öncülüğünde kurucu 12 devlet; komünizme, SSCB’ye karşı 4 Nisan 1949′da NATO antlaşması imzalar. Antlaşma, 24 Ağustos 1949′da yürürlüğe girer. ABD; işgal ettiği Almanya, İtalya ve Japonya’ya iç işlerinde bağımsızlık tanır ancak dış işlerinde kontrolünde tutar, yüzbinleri bulan asker bulundurur, askeri üsleri sürekli hale getirir
Kurucu devletlerin 22 Ekim 1951′de Londra protokolü ile katılmak isteyen Türkiye ve Yunanistan, 18 Şubat 1952′de NATO’ya üye olur. NATO, bu ülkelerde üsler kurar. NATO ülkeleri, ulusal ordularının tümünü ya da bir bölümünü NATO Avrupa Müttefik Yüksek Komutanlığı emrine tahsis eder. Türkiye; 18 Şubat 1952 tarihinden itibaren ordu bütününü NATO Komutanı’nın emrine verir, diğer NATO ülkeleri gibi milli/ulusal ordusunu tasfiye sürecine girer.
Hıristiyanlığın haçını simge olarak alan NATO’nun temel amacı; milli/ulusal orduların tasfiye edilmesidir. Bu olguya karşı olan subaylar dönemsel olarak tasfiye edilir. Milli/ulusal ordu’nun tasfiyesi; bağımsızlığın da devredilmesi anlamına gelir. Milli/ulusal devlet, tarih, ekonomi, kültür, dil ve din kimliğinden soyutlanmayla mensubiyet tasfiye edilir. NATO; ABD’nin müttefikleriyle oluşturduğu bir örgüttür. Batı emperyalizmin öncüsü ABD’nin kapitalist silahlı saldırı ve işgal gücüdür. NATO, görünürde savunma amaçlı olmakla birlikte gerçekte caydırıcı saldırı gücüdür.
NATO; salt askeri örgüt değildir. Petrol hatlarından enerji hatlara yollara, yerleşim yerlerine kadar bir dizi ülkenin temel konularına müdahil olmaktadır. NATO, hem genelkurmayda hemde TBMM’de vardır. Türkiye’de yapılan askeri darbeler, NATO’nun yönetime müdahalesi olarak yapılmıştır. NATO’da kalarak ta devleti ve çıkarlarımızı koruyabiliriz diyorlar. Bu düşünce ile Türkiye’nin bağımsızlığına ipotek koyularak, kuşatma altına almakta başarılı olmuşlardır. NATO, 6 yapıdan oluşan bir örgüttür. Bunlar, çekirdek örgüt Süper NATO yani Gladyo yanında, taraf devletler arasında imzalanan yandaş yapılanmalardır.
- Kuvvetlerin Statüsüne Dair Anlaşma (KSDA),
- Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği (AGSK),
- Uluslararası Güvenlik Destek Gücü (UGDG),
- Barış İçin Ortaklık” (BİO), ve
- Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT)’dir.
NATO; stratejik konsept değişikliklerine giderek hayati çıkar alanlarını daha da genişletmeye çalışır. 1999 tarihli NATO Stratejik Konsepti ile NATO’nun doğuya doğru genişlemesini, alan dışı kullanılmasını, BM kararlarını dikkate almaksızın hareket etmesini, Uluslararası Müşterek Mobil Kuvvetler kurulmasını ve bu kuvvetlerin kritik görevlerde kullanılmasını, politik dayatmalarla üyelere kabul ettirir. Kasım 2010‘daki Lizbon NATO Zirvesi’nde, Avrupa İçin Aşamalı Ve Uyarlanabilir Füze Savunma Sistemini uygulamaya sokacak antlaşma imzalanır. Bu antlaşmayla ABD; Türkiye’ye yerleştirdiği orta menzilli füzesavar füze ve radar sistemi ile Türkiye’yi içten hedef yaparken, İran’ı tehdit olarak hedefine alırken, İsrail ve oluşan Kürdistan’ı füze koruması altına alır.
NATO; Sırbistan’da, Afganistan’da katliamlarına devam eder. Aynı NATO, Pakistan’da son yıllarda yüzlerce Pakistan askerini katleder, askeri üsleri bombalar ve yanlışlık oldu der. Libya’ya müdahalede; Rusya, Türkiye ve Çin, ABD’nin öncülük ettiği NATO’ya boyun eğer. Kaddafi bağımlı olmadığını gösteriri, boyun eğmez ve katledilir. NATO Türkiye’de tartışılmalıdır. Aksihalde suikastler, terör örgütleri, iktidar muhalefet ilişkileri, parti liderliğine geliş veya götürülüş konuları, Türkiye’nin bağımsızlığı, ABD ve AB endeksli politikaların getirdiği yıkımı, çalkantıyı ve sorunları anlamak çözmek ve komşularla sağlıklı ilişki kurmak olanağı yoktur.
Güçlü liderlere sahip olmayan devletler, güçlülerin atadığı liderlerle yönetilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder