Steve Jobs’un arkasından yazmayan kalmadı gibi bir şey. Önde gelen gazeteciler, yazarlar bu teknoloji ve pazarlama dehasının kaybından büyük üzüntü duydular. Yazıları birer ağıt gibiydi.
Toprağı bol olsun, iletişim alanında önemli işler başarmış bir adamdı Steve Jobs. Keşke daha çok yaşasaydı ama ömrü bu kadarmış.
Bu yazılardan bazı sonuçlar çıkarmaya çalıştım. Karınca kararınca, aklıma gelenler şunlar:
Türk yazarlar Amerika’ya çok meraklı. Kendilerini bir çeşit Amerikalı gibi hissediyorlar. Başka ülkede yaşayan bir Amerikalı gibi.
Okyanus ötesinden gelen her haber, her artist, her tanınmış kişi bizimkileri çok heyecanlandırıyor.
İttihat ve Terakki zamanındaki Almanya veya daha sonraları baş gösteren Fransız hayranlığı, yerini tartışılmaz bir Amerikan hayranlığına bırakmış durumda.
Daha önce bizde yayınlanmayan Oprah Winfrey, Jay Leno, David Letterman şovları ekranlarımızı kapladı. Hatta, bir köşe yazarı Jay Leno’nun programının ‘prime time’a alınmasından sonra, bu adamın ve televizyonun akıbeti üzerine epey kaygılı tahminler yayınladı. Yanılmayın, Amerikan değil Türk gazetesinde.
Steve Jobs’un ölümü de bu Amerikan hayranlığı döneminin üstüne geldiği için çok kişiyi üzdü.
Üzüntüde önemli bir pay da gazetecilerin artık çay-simit döneminde olmamaları. Çoğunun iPhone’u ve iPad’i var ve bu pahalı aletlere aşırı bir sevgiyle bağlanmış durumdalar. Bunları pazarlayan adama da gerçek bir hayranlık duyuyorlar elbette.
Steve Jobs’un ürünleri dünya telefon pazarının yüzde 2,5 kadar küçük bir kısmını oluşturuyormuş ama pahalı olduğu için, yükte hafif pahada ağır sınıfına giriyor. Bizim gazeteciler deNew York’un bütün pahalı lokantalarını bildikleri gibi, bu ürünleri de biliyorlar elbette.
Bütün bunlarda şaşılacak bir durum yok. Ama benim şaştığım şey şu oldu. Steve Jobs’tan kısa bir süre önce, Kanada’da bir doktor öldü. İnsan hücresinin savunma mekanizmaları üzerine esaslı buluşları vardı. Allah hepinizi korusun; kanser olursak, bizi koruyacak mekanizmalardı bunlar. Bağışıklık sisteminin nasıl tetiklendiğini açıklayan buluşlar, bu alandaki düşünceleri kökten değiştirmişti.
Ve doktor 38 yıl süren çalışmaları sonunda, 2011 Nobel Tıp Ödülü’nü kazandı ama bu haberi duyamadan yani ödülün açıklanışından birkaç gün önce vefat etti.
Düşünün bakalım, bu doktorun adını hatırlayabilecek misiniz?
Onunla ilgili bir köşe yazısı okudunuz mu?
Cevap hayır değil mi!
Bence Steve Jobs için yazılan yüzlerce köşenin küçük bir bölümünde bu doktora da yer verilmeliydi.
Çünkü:
Amerika, cep telefonlarının üzerine sigaradaki gibi “Sağlığa zararlıdır“ yazmaya hazırlanıyor. Birkaç yıla kadar özellikle çocukların cep telefonu kullanmalarına sıkı yasaklar getirilecek. Çünkü beyin kanseri vakaları ortaya çıkmaya başladı.
Ama umutsuz olmayın: Steve Jobs’un geliştirdiği bu aletler sizi hasta ederse, o doktorun buluşu sayesinde hayatınız kurtulabilir.
Bu yüzden kötümser olmaya gerek yok.
O doktorun adı Ralph Steinman’di.
Dr. Ralph Steinman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder