26 Şubat 2012 Pazar

Ünlü Büyük Pırlantalar ve Hikayeleri


Tiffany: Tiffany pırlantası 1877 yılında Güney Afrika’daki Kimberley Madeni’nde bulunmuştur. Sarı renkli ve sekizgen şeklinde olan Tiffany pırlantasının işlenmemiş ağırlığı 287,42 karattır. Ünlü gemolog George F.Kunz’a gönderilen taş kesilerek, 90 yüzeye sahip olan 128,54 karat ağırlığında sarı bir cushion (yastık) kesimli pırlantaya dönüşmüştür. O zamanki kesim standartlarına göre çok fazla sayıda yüzeyi bulunduğu için aşırı bir parıltısı olduğu söylenirdi. Bu pırlanta 1879 yılında Tiffany firması tarafından satın alınarak New York’a getirildi. 128 karatlık dünyanın en büyük sarı elması Tiffany markası ve şirketinin ismiyle anılmaktadır.
De Beers Milenyum Yıldızı: 1990’lı yılların başlarında bulunan ve paha biçilemeyen “De Beers Milenyum Yıldızı” o kadar kusursuz ve büyüktü ki; onu kusursuz bir şekilde 203 karat ağırlında, damla şeklinde dünyanın en büyük pırlantasına dönüştürmek tam 3 yıl sürdü. 2000 yılında De Beers Milenyum Yıldızı halka açık bir sergide gösterilirken bir soygun yaşandı. Buldozer, duman bombaları ve çivi tabancaları kullanan hırsızlar, kapıları kırarak bu eşsiz pırlantayı çalma girişiminde bulundular. Ancak olayı daha önceden istihbarat edinen ve onları temizlikçi kılığında bekleyen ekipler hırsızları yakaladılar. Elmas şu anda De Beers LV’nin bünyesinde bulunmaktadır.
Jonker Pırlantası: Adını 726 karatlık taşı bulduktan sonra zengin olan elmas arayıcısından almıştır. 1934 yılında maden işçilerinden biri yumurta büyüklüğündeki bu elması bir kovanın içinde bulunca önce onu bir cam parçası sandı. Jonker pırlantası, bulunduğu yıllarda yeryüzüne çıkarılan 4. en büyük mücevher kalitesindeki elmastı. Kesim yüzeyi o ana kadar bulunan en büyük elmas olan Cullinan elmasına uyduğu için Cullinan kristalinin bir parçası olduğuna dair spekülasyonlar da yapılmıştı. Jonker bu keşiften kazandığı serveti yitirdi ve elinde sadece başladığı kadar sermayesi kaldı. Elmas 1977 yılında Hong Kong’da 2.259.400 Amerikan Doları’na satıldı.
Golden Jubilee: Golden Jubilee, 1986 yılında Güney Afrika’da bulundu. Önceleri “İsimsiz Kahverengi Pırlanta” adı verilen 755,50 karat ağırlığındaki fantazi sarı kahverengi renkte olan elmas, 545,67 karat ile dünyanın kesilmiş en büyük elması olma özelliğine sahiptir. Taşın tasarımı Gabi Tolkowsky’e aittir. Bir grup Tayland’lı iş adamı, tahta çıkışının 50. yılını kutlamak üzere 1997 yılında İsimsiz Kahverengi Pırlanta’yı Tayland Kralı’na armağan etti. Daha sonra Golden Jubilee adı verilen pırlanta hala Bangkok’taki Kraliyet Müzesinde sergilenmektedir.
The Dresden Green Diamond (Dresden Yeşili Elması): Dünaynın en büyük yeşil elması (40 karat) olmasıyla ünlü bu taş 40,70 karat ağırlığındadır. II. Frederic Augustus 1743 yılında Leipzing Fuarı’nda yaklaşık 150.000 dolara satın alana kadar bu elmas hakkında hiçbir şey bilinmiyordu. Çok ayrıntılı bir omuz düğümü (apolet) şeklinde montüre oturtulan bu taş, Dresden Sarayı’nın altındaki ünlü Yeşil Kasalar’da diğer Saksonya Kraliyet Mücevherleri ile birlikte gösterimdeydi. II. Dünya Savaşı’ndan sonra, bu mücevherlere Ruslar el koydu. Ancak 1958 yılında Dresden’e iade edildiler ve Dresden Green tekrar saraydaki sergide yer aldılar.
Regent: İlk ağırlığı 410 karat olan Regent pırlantası 1701 yılında Hindistan’da bulundu. İşlenmek üzere İngiltere’ye gönderilen pırlanta Tomas Pitt’e satıldı. Sonuç olarak ortaya son derece parlak 140 karatlık bir yastık şekilli pırlanta çıktı. 1717 yılında Orleans Dükü’ne satıldı. O sırada Fransa Rejansı olduğu için, Regent ismi ile anılmaya başladı. Birçok kraliyet süsünde yer alan pırlanta XV. Louis’in tacında, Kraliçe Marie’nin saçında ve Marie Antoinette’in şapkasında aksesuar olarak kullanıldı. Fransız Devrimi sonrasında Elmas Napoleon Bonaparte’ın kılıcının kabzasında kullanıldı. Napoleon Bonaparte ölünce karısı Marie Louise Regent’i Avusturya’ya geri getirdi. Daha sonra da babası, onu Fransız Kraliyet Mücevherleri Koleksiyonu’na iade etti. Günümüzde Louvre Müzesi’nde, Fransız Kraliyet Hazinesi’nde bulunmaktadır.
The Centenary Diamond (Yüzüncü Yıl Elması): De Beers firmasının 100.yıl kutlamaları şerefine lanse ettiği 273 karatlık pırlantadır. Günümüze kadar bulunmuş en büyük D renk pırlanta olan Yüzüncü Yıl Elması, Gabi Tolkowsky tarafından 599 karatlık parçadan kesilmiştir. Herhangi bir mücevherde kullanılmayan ve değeri 100 milyon dolar olarak belirlenen bu elmas De Beers için bir simge haline gelmiştir.
The Cullinan Diamond (Cullian Elması): 1905 yılında Premier Madeni’nde bulunan bu devasa cevher (3106 karat) dokuz parçaya bölünmüştür. Bunların en ünlü ve değerli olanı Cullian 1 ismiyle anılan armut şeklinde kesilmiş Afrika Yıldızı’dır. 530 karat ağırlığındaki Afrika Yıldızı kusursuz kesim ve rengiyle İngiltere kralı VII. Edward’a hediye edilmiş ve halen kraliyet asasını süslemektedir.
The Hope Diamond (Umut Elması): Şans ve kudret simgesi olan elmasların belki de hiç biri Umut Elması olarak bilinen bu safir mavisi taş kadar kötü bir üne sahip değildir. 1830 yılında umut elmasına şekil veren fakat oğlunun elması çalmasıyla üzüntüden hayatını kaybeden taş ustası ve bu haberle intihar eden oğlu, umut elmasını ilk taktığı gün sahnede vurulan ünlü sanatçı Follies Bergere, ailesinin neredeyse tamamını ilginç kazalarla kaybeden Evelyn Walsh bu elmasın kurbanları sayılabilir. Elmasın sahipleri arasında Sultan II. Abdülhamit de bulunmaktadır. Kendisine batı tarafından verilen unvanlara, bu nedenle bir de “Lanetli Abdül” (Abdul the Damned) eklenmiştir. Bu kötü şöhret ve ilginç olaylar zinciri nihayet Harry Winston’un taşı teşhir amaçlı Smithsonian’a vermesiyle son bulmuştur.
Kaşıkçı Elması: Topkapı Sarayı’nda sergilenmekte olan bu nadide taşın yolculuğu halen tartışmalıdır. İsmini de aldığı olaya göre bu elmas 1669 yılında fakir bir adam tarafından Eğrikapı İstanbul’da bir çöplükte bulunmuştur ve 3 tahta kaşık karşılığında bir kaşıkçıya satılmıştır. Kaşıkçı da taşı on gümüş sikke karşılığında bir mücevherciye satmıştır. Taşın ününü duyan Köprülüzade Ahmet Paşa, taşı satın alarak saraya getirtmiştir. Ancak son yıllarda kabul gören teze göre, taşı bir Fransız askeri Hindistan’dan satın almış ve Fransa’da Napolyon’un annesine vermiştir. Napolyon’un sürgüne gönderilmesiyle Madame Letizia taşı elinden çıkartıp Ali Paşa’ya satmıştır. Günümüze kadar Topkapı hazineleri arasında muhafaza edilen Kaşıkçı Elması dünyanın en ünlü 22 elması arasında yer almaktadır.
The Orloff Diamond (Orlov Elması): 189 karat ağırlığında ve gül kesme sahip bu elmas, tarihte ismini ilk olarak ünlü Rus kraliçesi Katerina tarafından satın alınmasıyla duyurmuştur. Kesin olmamakla birlikte Hindistan’daki bir mabetten İngiliz askerleri tarafından çalındığı düşünülen elmas, hafif mavi ve yeşil tonlar barındırır. Zamanının en ünlü elması ve Rus kraliyet hazinesini en önemli parçası olan Orlov Elması, tarihte birçok liderin hedefi haline gelmiştir. Efsaneye göre Moskova’ya kadar ilerleyen Napolyon, bu taşı çok arzulamış fakat Kremlin’de saklanan elması tüm çabalarına rağmen elde edememiştir.

Hiç yorum yok: