Kaddafi’nin iktidarını kurarken kullandığı söylenen bir yöntemden söz edilir. Yardımcılarına ders vermek için bir gün kağıt torbaların içine fareleri doldurup yardımcılarına ayrı ayrı “Bu fareleri kaçırmadan belli bir mesafeye gidip gelmelerini” söylüyor. Kim denedi ise fareler torbayı kemirip çıkmayı başarıyorlar. Sonra kendisi “Ben size usulünü göstereyim” diyerek toplu olarak, aynı sayı ve büyüklükte kağıt torba ile yolda ilerliyorlar. Tek farkla. Kaddafi elindeki torbayı devamlı sallıyor, bu sebeple fareler sersemledikleri için torbayı kemirip kaçamıyorlar. Bunun üzerine Kaddafi kurmaylarına; “Halka işte böyle muamele yapacaksınız. Ki vatandaş kontrolünüzden çıkmasın” diyor.
Aslında Stalin’in de buna benzer bir “tavuk hikâyesi” vardır. Stalin soğuk havada bir tavuğun tüylerini yolduktan sonra hayvanı odanın içinde bırakır. Hayvan önce sıcağa gider ve fazla sıcaktan yanar. Daha sonra kapıya gider ve fazla soğuktan üşüdüğünde tekrar sıcağa döner. Bu gelip gidişlerin sonunda ise tavuk dönüp Stalin’in bacağının dibine sığınır. Stalin “İnsanlara işte böyle davranırsanız onlar size itaat ederler “ diyerek çevresindekilere ders verir.
Bu yöntem diktatörlerin klasik yöntemidir. Türkiye’de askeri darbeler sonrası yaşanan Yassıada ve Diyarbakır Cezaevi uygulamalarını hepimiz biliyoruz.
Amerikan İç Savaş dönemini anlatan “Amerikan vatanseverlerinin linç eylemi”isimli bir tasvir
|
Kaddafi’nin 42 senelik iktidarını bu şekilde sürdürdüğü de biliniyor. Hatta Sunusi isimli istihbarat şefinin alıp götürdüğü muhaliflerin hep faili meçhul olduğu anlatılır. İlginçtir 42 yılın sonunda kendisi de benzer bir linç ve işkenceye maruz kalarak öldürüldü.
Zalim ne kadar kötü bir insan da olsa yargılanma ve savunma hakkı vardır. Ona bu hakkı vermemekte bir zulümdür.
Kaddafi Kara Harp Okulu mezunudur. Türkiye’de bulunduğu yıllar 27 Mayıs darbecilerimizin aynı zulüm devrelerine tekabül ediyor. Zaten o tarihlerde darbecilik öğrencilere bir hak olarak öğretiliyordu ve eğitimde hiç demokrasi vurgusu yapılmıyordu. Pakistan diktatörü Müşerref’te maalesef Harbiye mezunu idi. Halen Harp Okulları eğitim sisteminde köklü bir değişikliğin yapıldığını duymuş değiliz.
Harbiye Marşı bile zaten bunu hatırlatıyor. “Kanla, irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti, cehennemler kudursa ölmez nigahbanıyız (koruyucusu, gözeticisiyiz)” cümlesi kendi içinde ’halka tepeden bakan’ bir diktatörlük anlayışını çağrıştırmıyor mu?
ABD, Fransa ve İngiltere’nin bu konuda geçmişi hiç temiz değil. Hatta 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat müdahaleleri birer NATO projesi değil miydi?
Bugün demokrasi ihracından bahseden ABD resmi ideolojisi iç savaş döneminde gerçekleştirdiği linç faaliyetlerini “Vatansever eylemler” olarak tarihe geçirdiler. Yukardaki tasvir Torizm isimli politik felsefenin örnekleri ile desteklenmiştir. Bakınız; http://en.wikipedia.org/wiki/Crowd_psychology
İnsanın maruz bırakıldığı katran ve tüyle yapılan bu işkence örneği tıpkı Kaddafi’ye yapıldığı gibi çok utanç vericidir.
Batı Birinci ve İkinci Dünya Savaşları ile kanla alınan başarı ve intikamların kalıcı olmadığını anlamıştı. Doğu toplumları ise bunu henüz yeni anlamaya başladılar.
İntikam duygusu kalabalık ve linç psikolojisinin arka plan duygusudur. İntikam duygusu, insanı harekete geçirmek için liderlerin kullandığı karanlık duygulardandır. Ancak kısa vadede sonuç verse de orta ve uzun vadede kaybettirmiştir. Tarihe baktığımızda intikam duygusu ile alınan kısa başarıların hakkaniyet doktrini kullanılarak alınan başarılara yerini terk ettiğini görürüz.
İntikam duygusu öfke gibi orgazmik oranda lezzetli bir duygudur ve kişinin travmatik yaşantısını bastırıcı bir etki yapar. Kişi intikam almak için daha geçerli bir yol geliştiremezse travma tekrar canlanır.
İntikam duygusu diğer nefret, öfke ve düşmanlık gibi negatif enerjili karanlık duygular kümesindendir ve doğru yönetilmelidir. Bu duyguları yok etmek değil öğütmek ve unutmak gerekir. İntikam alınacak kişiye geçerli eylemi yaptıktan sonra verilecek en büyük ceza zaten onu yok saymaktır.
Libya’da intikam duygusunu yöneten bir liderlik zafiyeti olduğu gözlemleniyor. Bu durum Libya’ nın işinin zor olduğunu gösteriyor. Eğer iyi bir liderlik olsaydı Kaddafi’nin 200 milyar dolarlık servetini almak için onu canlı ele geçirmeleri gerektiği argümanını kullanabilirlerdi.
Bizim darbeciler 2-3 sene zarfında demokrasiye geçmekle çok akıllık yapmışlar, yoksa bugün Marmaris’te ve Fenerbahçe Orduevinde olamazlardı.
Çavuçesku, Saddam ve Kaddafi’nin yaşadıkları bütün diktatörlerin kulağına küpe olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder