22 Ağustos 2013 Perşembe

‘İki ayyaş’ muhabbetine benim katkım-Alkolle mücadele ‘takıntısı’-Fehmi Koru

Başbakan “İki ayyaşın hazırladığı yasa” sözüyle artık değiştirilen alkollü içeceklerle ilgili eski kuralların sahibi olarak kimleri kast etti, emin olun bilmiyorum; ancak, “Keşke değişikliği içkiyi bütünüyle hayatlarından çıkarmamış olanlarla gerçekleştirseydi” temennisinde bulunmadan da edemiyorum...
 Keşke...
Yeni kuralları, aslında, Batılı bir dizi ülke bizden çok önce benimsedi. Sonuncusu, Rusya’da 1 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe giren kısıtlamalardır. Bugün çağdaş ülkelerin hepsi, ‘alkolizm’ tehlikesi karşısında vatandaşlarını korumak için tedbir alma ihtiyacı duyuyor. Alkollü içeceklerle ilgili yeni kurallarımızla mukayese edildiğinde, ABD, İngiltere ve Rusya gibi ülkelerdeki kurallar daha kısıtlayıcı...

Rusya, ABD ve İngiltere’de alkollü içeceklerle ilgili kısıtlayıcı kuralları koyanlar içki içmeyen kimseler değil; getirdikleri yasaklarda İslâmiyet’ten etkilendikleri ise söylenemez. Yasakçı kurallara o ülkelerde de karşı çıkanlar oldu, ama hiçbirinde düzey, bizde medyaya yansıyan türden, basit ve önyargılı değildi.
Uygar bir tartışma iklimi sonrasında çıkan yasalarla alkollü içki tüketimi bayağı sınırlandırıldı pek çok Batı ülkesinde; bir çoğunda kısıtlayıcı düzenlemeler için hazırlıklar sürüyor...
Alkollü içecek sektörünün kâr marjı hayli yüksek; kısıtlayıcı girişimlerin olduğu dönemlerde itiraz seslerinin yüksek çıkmasının en önemli sebebi de bu. İçki üreten firmalar pek çok sanat ve kültür etkinliğine sponsorluk yapıyor ve bu sayede etki çevreleri bayağı geniş... Medyanın gelir kaynakları arasında en yüksek kalemlerden birini içki reklâmları teşkil ediyor.
Dün gazetelerde tam sayfa ‘reklâma veda’ duyuruları yaptı içki firmaları...
İçkinin, alkollü içeceklerin, ‘çağdaşlık’ ile irtibatlandırılması da yalnızca bize özgü bir durum. Bugün canının değerini bilen, sağlığına düşkün, kaliteli yaşama derdi olan kişiler Batı’da da alkolü hayatlarının dışına çıkardılar. En yaygın‘trend’, sanılanın tersine, alkolsüz-içecek ikramı yapılan davetlerin yaygınlaşmasıdır; ancak ısrarla isteyene içki ikramında bulunuluyor bazı etkinliklerde...
Çağdaşlık, bugünün dünyasında, nicedir, ‘sağlıklı yaşam düşkünlüğü’ olarak algılanıyor...
Kavramları tersine çevirmek ülkemizde fazlaca rastlanan bir uygulama; iktidardaki partinin ‘muhafazakâr’ kimliği, programını gerçekleştirmede takınılan pervasız tavır ile sunumda seçilen üslup da gerçeğin apaçık görülmesini engelliyor. Getirilen yeni düzenleme alkollü içeceklerin reklâmı, satışı ve erişilmesine kısıntıyı öngörüyor; buna karşılık çıkan gürültüye kulak verenler Türkiye’nin ‘içki yasağı uygulanan bir ülke’ haline getirildiğini düşünebilirler.
Gürültünün fazla çıkmasının muhalif propaganda amacına yaradığı ise çok açık. Algı yönetimine zerre kadar önem vermeyen bir iktidar, hemen her alanda, gerçeklerle taban tabana zıt bir algı saldırısıyla gözden düşürülmeye çalışılıyor. Burada işe yaramasa bile, gürültüler, dışarıda etkili olabiliyor.
Yasaklarla, hem de daha sıkısıyla daha önce tanışmış ülkelerin vatandaşlarına bile yeni düzenlemeyle Türkiye’nin ekseninin farklı bir yöne kaydığını düşündürme becerisine şapka çıkarılır...
Herhalde “Keşke değişiklikle ilgili düzenlemeye içkinin kötülüğünü bilen, ama ondan uzak duramayan bir-iki kişi de katılsaydı” dememin sebebini anlamışsınızdır.
Ne yapalım...

Alkolle mücadele ‘takıntısı’

Yaz artık iyice kendini belli etti ve bu yıl da bildik tartışma konuları gündeme sızmaya başladı. Bunların başında ‘içki’ konusunda alınması düşünülen tedbirlere tepkiler geliyor. Tepkilerin özeti şu: “Böyle giderse bunlar içkiyi bütünüyle yasaklayacak...”
‘Bunlar’, yani Ak Parti hükümeti...
Aslında yapılmaya çalışılan, pek çok Batı ülkesinin yıllardır uyguladığı esasların bize taşınmasından ibaret. Pek çok ülkede içkili mekânlar için tahsisli bölgeler var; sokakta içki içilmesi yasak... Belli yaştan (genellikle 21 yaşından) küçüklere ve belli saatten (genellikle 22.00’dan) sonra herkese alkollü içecek satılamıyor... İçki fiyatlarına devlet karışıyor o ülkelerde, fiyatların düşük olmasına izin verilmiyor... Televizyonda içki reklâmı da yasak.
Bunun sebebi, ABD’yi, Rusya’yı, Kanada’yı, İngiltere’yi yönetenlerin ‘ideolojik takıntıları’ değil; tam tersine, devletler hem vatandaşlarını hem de kendilerini düşünerek bu tür uygulamaları zorluyor...
İngiltere’yi ele alalım. 1990’dan başlayarak gençlerin alkol tüketimi ikiye katlandı bu ülkede. Ortalama bir İngiliz bir yıl içerisinde on litre saf etanol tüketmiş oluyor... Sonuç korkunç: 1970’lerden buyana siroz ve diğer akciğer hastalıkları ortayaş erkeklerde sekiz kat, kadınlarda yedi kat arttı. İngiltere’de hükümet, varolan kısıtlamalara ek olarak, Kanada’da olduğu gibi alkollü içki fiyatlarını düzenleyecek bir komite kurma hazırlığında.
Rusya alkol tüketiminin çılgınca yaşandığı bir ülke; ortalama bir Rus yılda onbeş litre alkol tüketiyor... Sonuç burada da korkunç: 120 ülke arasında ortalama yaşın en düşük olduğu ülke Rusya. Alkol tüketimi yüzünden meydana gelen erken ölümler 1990 ile 2010 yılları arasında yüzde 40 artmış görünüyor. Bu yüzden, toplumu ‘daha sağlıklı’ kılma yolunda zorlayıcı adımlar atılmaya başlandı.
Yeni yasayla, 1 Ocak tarihinden itibaren, diğer alkollü içecekleri zaten satamayan bayilerde bira satışı da yasaklandı Rusya’da. 23.00 ilâ 08.00 arasında hiçbir yerden alkollü içki satın alınamıyor. İçkiye yüksek vergi uygulanıyor. Kamuya açık alanlarda içki içilmesi yasak. Rusya da içki reklâmını yasaklayan ülkelerden...
ABD’ye bakalım: Ülkede 21 yaşından küçüklere içki satılamaz, içki servisi yapılamaz. Marketten aldığınız alkollü içeceği elinizde tutarak evinize gidemezsiniz, saklamanız gerekir. Sokakta ve parklarda içki içene ağır cezalar verilir. Alkollü araç kullananlar, bazı eyaletlerde, aylar boyu hapis cezasını göze almak zorundadır.
Özetleyecek olursam, şimdilerde bizde de hükümetin ilgi alanına girmiş görünen alkol alışkanlığıyla mücadele konusu, Batı ülkelerindeki uygulamalara yetişme amaçlı. O ülkelerde olduğu gibi, bizde de, nesillerin sağlıklı yetişmesine dikkat etmekle giderek artan alkole bağlı hastalıkların tedavi masrafları da azaltılmak isteniyor.
Tedbirler alınır, halk bilgilendirilir, yine de içmek isteyen yüksek bedelini ödeyerek izinli yerlerden istediğini temin eder... ‘Yasak’ bu uygulamanın neresinde?
Moda’da sokakta içerek çevreyi rahatsız edenleri hizaya sokmaya çalışan CHP’li Kadıköy Belediyesi ve durumdan şikâyet eden Moda halkı da mı ‘ideolojik’ saplantılı?

Hiç yorum yok: