1942 Yılı'nın Şubat ayıydı. Ankara Atatürk Bulvarı'nda kulakları sağır edici bir gürültü koptu. Çevredeki bütün evlerin camları aşağı indi. Etrafı kesif bir toz bulutu sardı. İnsanlar o toz bulutuna doğru koşarken bir adam ayağa kalktı. Yerde yatan eşine elini uzatıp kaldırdı. O adam, suikastın hedefi, Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Franz Von Papen'di. Eşi de kendisi de yara almamıştı.
Von Papen, 1933'de Adolf Hitler'in Almanya'da iktidara gelmesinde önemli rol oynayan bir isimdi. Daha sonraHitler'in Başbakan Yardımcılığını yapmıştı.Ankara'nın kayıtlarına "Von Papen Girişimi" olarak geçen bu başarısız suikast girişimi bütün dünyayı sarstı.
Arkasında kim ya da kimler vardı? Ortada iki iddia bulunuyordu:
1) Stalin'in talimatı ile Nazi Von Papen ortadan kaldırılmak istenmişti.
2) Almanlar, kendi büyükelçilerini öldürerek, Türkiye'yi tamamen yanlarına çekmek istiyordu.Birkaç yıl önce Sovyet Arşivleri açılana kadar da olayın üzerindeki esrar perdesi kalkmadı.
Suikast çok ilginçti...
Ortada sadece tahrip gücü çok yüksek bir bomba ileVon Papen ve eşi vardı. Ancak, bombayı kimin patlattığı meçhuldü. Bomba öylesine etkiliydi ki, patlatan kişi paramparça olmuştu. Olay yerinde suikastçıdan hiçbir iz yoktu. Sonunda bulvar üzerinde ağaca takılmış bir ayakkabı teki bulundu. Daha sonra cımbızla toplanan ceset parçaları ile bir kumaş parçasına ulaşıldı.
O kumaş parçası, otel otel gezdirildi.
Suikastçının Ankara'daki bir otelde kalan Üsküp doğumlu Ömer Tokat olduğu belirlendi.
Ardından bağlantılarına ulaşıldı. Olay, iki Türk genci ve iki Rus ajanın üzerine kaldı.
Yargılandılar ve 10-20 yıl ceza yediler.
Ruslar, daha sonra İsmet İnönü'nün talimatı ile serbest bırakıldılar.
Çünkü, Sovyetler Birliği çok sert tepki gösterdi. Suikastı hiçbir zaman kabul etmedi, "Bu Almanların işi" dedi. İlginçtir, Alman İstihbaratı, İngiliz İstihbaratı'nı suçladı. İngilizler de suikastın arkasında Almanların olduğunu savundu. Olayda asıl çarpıcı olan, suikastçıların nasıl acımasızca kullanıldığıydı...
Plana göre, Ömer isimli suikastçı, Von Papen'i tabanca ile vurarak öldürecekti.
Elindeki bombayı ise sonra patlatacaktı.
Kendisine "Bu bir sis bombasıdır" denilmişti:
-Önce Büyükelçi'yi vur, sonra da kaçmak için bu bombayı kullan. Ortaya çıkacak sisin içinden süzül ve kaybol.Yani, suikastı tertip edenler işi şansa bırakmamışlardı. Önce Vop Papen ölecek.
Sonra da suikastçı paramparça olacaktı.
Böylece cinayeti planlayan güce ulaşılamayacaktı.
Papen ölür ve faili bulunmazsa, Almanlar Türkiye'yi suçlayacaktı. İttifak bozulacak ve bu da Sovyetler'in işine gelecekti.
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Tam tersi oldu. Türk-Rus ilişkileri bozuldu.
Almanya'nın Türkiye üzerindeki etkisi arttı.
Çünkü, bomba erken patladı ya da suikastçı tarafından patlatıldı. Von Papen kurtuldu.
Türk Emniyeti de faillere ulaştı.
Zaten yıllar sonra Sovyet Arşivleri açıldığında, olayın Stalin'in talimatı ile gerçekleşen bir KGB operasyonu olduğu ortaya çıktı. En acıklı olan suikastçı Ömer'in durumuydu. İki arkadaşı ile birlikte, Bolşevizm'e inandığı için bu işe girmişti.
Nazi Alman Elçisini öldürerek inandığı davaya büyük hizmet edeceğini düşünüyordu. Ayrıca geleceğe yönelik planları vardı.
Ama Ruslar, O'nu öylesine kullandılar ki, paramparça oldu; cesedi bile kalmadı. Son günlerde bakıyorum da çevrede kullanılmaya müsait o kadar çok insan var ki... Üstelik o denli tecrübesizler ki...
Dünyadaki güç odaklarının, milletler arasındaki acımasız mücadelenin, çevrede cirit atan istihbarat örgütlerinin ve attıkları adımların nereye gideceğinin farkında bile değiller! Maalesef, alabildiğine de kullanılıyorlar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder