2001 krizini hatırlama zamanı
Bugünlerde çok net bir “sürümünü” gördüğümüz “ülkelerde seçim dışı yöntemlerle iktidarları avlama oyununun” sonraki versiyonlarından birinin “finansal” olacağını düşünüyorum. Halkın İRADESİ ve SEÇTİKLERİNİ yok sayarak istediklerini almaya çalışanlar durmayacak ve maalesef bu süreç çeşitli “sürümler” halinde dalga dalga devam edecektir...
Peki ne yapacağız? Bu süreçlerde en doğru silah BİLİNÇ-Lİ OLMAK, SAKİN KALABİLMEK ve BİLGİ ile cevap verebilmektir...Olaya bu açıdan yaklaşan biri olarak KÜRESEL ve YEREL güçlerin o dönemki Hükümetin finansal-entelektüel eksikliği ve irade ortaya koyamama durumundan yararlanarak ortaya koydukları denemeyi sizlere detaylı şekilde aktarmak ve bilgi hazinemizde saklayalım notunu düşmek istiyorum...
Çıkarım 1: GEÇMİŞİMİZİ Anlayamazsak-Anlamlandıramazsak, “nereden nereye” geldiğimizi ve “bundan sonrasını” algılayamayız-sorgulayamayız...
Sevgili dostlar, “arama motorlarına” 2001 krizi ile ilgili başvurduğunuzda karşınıza şu tip cümleler çıkar; “Anayasa kitapçığı atılmasıyla başlayan ve...”!
Şimdi sıkı durun; 2001 krizi “anayasa kitapçığı atılmasıyla” başlamaz, tam tersi “atılmasıyla biter” ve bitiş yani “soygun” ilan edilir, alarm zilleri çalmaya başlar...
Nasıl mı?
Size ispat edeyim... Aşağıdaki grafiğe lütfen bakın. Solda gördüğünüz üçgenin alt bacağı olan kırmızı balon 1999 yılının 11. ayından itibaren başlar. Endeks değeri 8,000 civarında tutunmaya çalışır. Sağda gördüğünüz balon ise 2001 Şubat ayını gösterir ve endeks değeri yine 8,000 civarındadır. Yukarıda gördüğünüz zirve yani üçgenin üst köşesi 20,617 seviyesidir ve TL bazında Cumhuriyet tarihinde görülen en yüksek değerdir...
Peki bütün bunlar ne anlama geliyor? Maddeler halinde sorgulayalım;
1- Gördüğünüz 8,000’lerden 20,000’lere gelişin süresi sadece 8 hafta!
2- Bu 8 hafta içinde Türkiye’de çıkan “olumlu haberlerin” iki ana fikri var; 1- Türkiye IMF ile yeni bir anlaşma yapıyor, 2- Türkiye AB’ye tam üye oluyor!
3- Bu 8 haftada yabancı takası 5 milyar dolardan 14,5 milyara çıkarken, 2000 Ocak yani zirve ile 2001 Şubat yani dip arasında yeniden 5 milyar dolara dönüşü 13 ay!
4- Daha açık yazayım; 15 ay içinde ülke piyasalarında o güne kadar yaşanan en büyük “giriş-çıkış” yaşanıyor ve Türkiye 2000 ocak-2001 Şubat arasında o tarihe kadar yaşadığı en büyük cari açığı veriyor!
Sevgili dostlar, 2001 Şubat ayında “anayasa atıldı” krizi çıkmadan Türkiye tarihinin en büyük-giriş çıkışını, tarihinin en büyük cari açığı eşliğinde yaşıyor ama “idrak edemiyor”! Diğer piyasalarda da durum farklı değil, şimdi gelin birlikte “TL-Dolar ilişkisine” bakalım:
Grafik çok açık ve “anlayamadığımız” detayları ortaya koyuyor. Maddeler halinde sorgulayalım;
1- 2001 Şubat ayına kadar yani yukarıda gördüğünüz kırmızı balon içindeki sürede “1999-2001 Şubat” dolar kuru Merkez Bankası kontrolünde ve 600 TL civarında lineer bir artış var.
2- Türkiye 1999-2001 Şubat arasında tarihinin en büyük “giriş-çıkışını” yaşarken MB “döviz çıkışını” desteklercesine isteyene 600 TL civarında istediği kadar dolar veriyor! Daha açık yazayım; Türkiye soyuluyor ve MB bu trendi pompalıyor! 2001 Şubat yani “Anayasa atılana” kadar sermaye piyasasında “10 milyar dolar” cebe koyanlar doları kaç liradan alacağını biliyorlar!
Çıkarım 2: “Kitapçık atıldığı” zaman SOYGUN bitmiş, paralar MB desteğinde 600 TL’den dolara çevrilmiş ve Türkiye çoktan terk edilmişti. Artık sistemi patlatmak ve “krizi ilan edip” içi boşaltılan Türkiye’yi “teşhir edip, ortalığı karıştırarak” ortadan kaybolma zamanıydı!
Sevgili dostlar, bu kriz sonrası Türkiye’de YERLEŞİK DÜZEN medya unsurlarının neyin propagandasını yaptığını hatırlıyor musunuz? Ben çok net hatırlıyorum, eminim sizler de unutmadınız; KEMAL DERVİŞ PARTİ KURSUN, BAŞBAKAN OLSUN, BU ÜLKE KURTULSUN! Ama olmadı! BAŞARAMADILAR! Her türlü senaryoyu deneyen, oradan oraya kelebek gibi seken Derviş değil, HALKIN sağduyusu ile bu oyuna tek başına karşı duran Erdoğan seçildi!
Sonuç: Bu tablolar sonrası hala “anayasa atıldı kriz çıktı, Derviş Türkiye’ye kendi kendine geldi” diyenler varsa onlar için söyleyecek tek cümle var; “idrak edemezsen, her zaman her şeyini elinden alırlar”!
Son söz: Yukarıda verileriyle anlattığım soygun ve sonrası SİYASİ SENARYOLAR, tam bir KÜRESEL-YEREL “Finansal Ergenekon tertibidir” ve savcılar tarafından araştırılması gerekir! Bakmasını bilenlere GERÇEKLER ortada!
‘2001’ bekleyenler, boşuna beklemeyin
FED kaynaklı hareketlilik dünya piyasaları ile birlikte Türk piyasalarını da etkilerken, “felaket habercileri” şimdiden TV kanallarını doldurmaya başladılar, anlattıkları “gerçekler” değil kendi kafalarındaki kurgular ve aslında TEMENNİ ettikleri!
Sevgili dostlar, bu arkadaşlar “ekonomi patlar, hükümet gider” tezlerini kriz üzerine kurdukları için algılamaları bozulmaya başlamış ve en önemlisi “algılama ile gerçek arasındaki” mesafeleri açılmış!
Bu noktada soralım; 2001’de gerçekte ne oldu ve bugün durum nasıl?
Sevgili dostlar, “2001 krizi” diye algılanan ve “anayasa atıldı” gibi anlamsız bir etiketle sunulan süreç, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve kurumlarına içeriden-dışarıdan planlanıp-yönetilen bir diz çöktürme” darbesi olup, “dönemin iktidar sahipleri” başta olmak üzere birçok şahıs ve kurumun, isteyerek-istemeyerek suça iştirak etmeleri ile sonuçlanmıştır! 2001’de yaşananların “anayasa atılması” ile en küçük bir bağı yoktur! O sadece “işin paketi” olup, Türkiye “iç-dış YERLEŞİK DÜZEN” tarafından her anlamda çarpılıp, budanıp, boyunduruk altına alınmış ve “refleks göstermesi” gerekenler, finansal-entelektüel eksiklikleri ve siyasi basiretsizlikleri sonucu maalesef ağzı açık yaşananları seyretmişlerdir...
Bu noktada yaşananları bir daha hatırlayalım;
1- 1999 yılının 6. Ayından itibaren Türkiye, tarihinin en büyük para-sermaye piyasaları “manipülasyonuna” muhatap olmuş ve “AB-IMF” algılaması altında İMKB 100 endeksi 1999-6. Ayından başlayarak 2000-17 Ocak sabahına kadar “dolar bazında” 9 katına kadar şişirilmiştir...
2- Bu giriş yaşanırken MB ve Siyasi Otorite “ne olduğunu” idrak edemeyerek veya etmesine rağmen “sessiz-tepkisiz” kalarak, “şişirme” operasyonuna iştirak etmiştir...
3- 2000 yılı Ocak ayında Sermaye Piyasaları “EN NOKTASINA” değerken, 17 Ocak sabahı “İÇ-DIŞ Yerleşik Düzen’in” BOŞALTMA operasyonu başlamış ve bu süreç 2001-18 Şubat sabahına kadar devam etmiştir...
4- 2000-17 Ocak ile 2001-18 Şubat arasında İMKB endeksi dolar bazında 1999 seviyesine dönüp neredeyse “9 kat değer” kaybederken, Türkiye 10 milyar dolar cari açık vererek Cumhuriyet Tarihi rekorunu kırmıştır...
5- Bu satış ve Türkiye’yi BOŞALTMA sürecinde, sermaye piyasası takası 15,3 milyar dolardan 3 milyar dolara inmiş, hazine bonosu takası da 13 ayda yarıdan fazla erimiştir...
6- EN ÖNEMLİSİ; Türkiye’den BU BÜYÜK ÇIKIŞ-BÜYÜK SOYGUN olurken; MB ve SİYASİ OTORİTE “sessiz-tepkisiz-eylemsiz” kalarak SUÇA iştirak etmiş ve DOLAR kurunu “dalgalanmaya bırakmayarak, sabit-lineer tutarak” SOYGUNCULARA İSTEDİĞİ KURDAN DOLAR vermiştir!
7- Bu “fonlama” Cumhuriyet tarihinin en büyük MALİ SUÇ sürecine, kolektif EN BÜYÜK CEHALETİN eklenmesiyle veya eylemsizlik yoluyla YOL açmaktır! Kaç liradan dolar alacağını bilen yerli-yabancı spekülatörler, Merkez Bankası nezaretinde Türkiye’nin varlıklarını “şişirme-söndürme” operasyonları ile kendi ceplerine transfer ederek Dünya tarihine geçecek BÜYÜK SOYGUN’u gerçekleştirmişlerdir... Bu operasyonların yapılabildiği ülkelerde, yönetenlerin “finansal-entelektüel” birikimlerinin zayıf olması ve ne olduğunu anlayamayanların sessiz kalması, anlayanların da bazen maalesef iştirak etmesi en önemli detaydır!
8- İlk dalga sonrası 2001-21 Şubat öncesi bildikleri dolar kurundan (600,000’lerden) dolara geçenler, “Anayasa atıldı algılaması” ile birlikte Siyasi Otorite-Merkez Bankası nezaretinde İKİNCİL dalga hareketine başlamışlardır... 600,000’lerden aldıkları dolarları 1,350,000 üstünde satarak ANA operasyon tamamlanmıştır!
9- İşin “finansal kısmı” bitince “Siyasi Manipülasyon” başlamış ve maalesef TÜRKİYE’nin altın anahtarı “muhtar bile seçilmemiş” Derviş’e teslim edilmiştir!
10- Derviş, “Milli Bakışlar” eşliğinde 15 günde 15 yasa çıkartmış ve maalesef kendisine direnen tek isim olan Enis Öksüz’ün de koltuğunu da altından çekerek, almıştır!
11- İşin en acı tarafı, Türkiye toplumsal olarak yaşananı analiz edememiş ve işi yapanların medya yoluyla koydukları “anayasa atıldı kriz çıktı” etiketi genel Kabul görmüş ve bilincimize-bilinçaltımıza işlenmiştir!
Sevgili dostlar, 2001 süreci, İÇ-DIŞ-YERLEŞİK-İKTİDAR odakları tarafından da “bilerek-bilmeyerek” desteklenmiş ve içeride de ses vermesi gerekenler tarafından sessiz kalınarak destek olunmuştur! 2000-2001 dönemi Türkiye’nin en ağır “mali-siyasi-sosyolojik” suçlarını içerir ve maalesef bugüne kadar da ne olduğu, neden, nasıl olduğu araştırılmamış ve anlaşılamamıştır! 2001 dosyası “28 Şubat sürecinden ve 94 krizini yaratan 92 sonrası dönemden ayrı düşünülemez”! Olaya bu açıdan bakınca 2002’de taçlanarak biten dönem 1992’de Özal’ın Kürt politikasını değiştirme denemesi ile başlamış ve 1994 krizi, 28 Şubat süreci ve 2001 krizi ile sona ermiştir!
Son söz: 2003 sonrası ülkeyi yönetenler kararlı bir şekilde 2001’i de getiren saldırıya karşı durmuş ve Türkiye’nin kendi ekonomi politikalarını “IMF’den de bağımsız kalarak” devam ettirmişlerdir. Bu bağımsızlaşma olmasaydı bugün Türkiye, çok sert siyasi-finansal darbeler alabilirdi! Olaya bütün bu gerçek ışığında bakınca ve en önemlisi Türkiye’nin son 10 yılda gerçekleştirdiği makro ekonomik değişim ve gelişimi düşününce; “Türkiye’nin 2001 tipi bir havuzda yine boğulacağını” düşünenlerin hava almaları kaçınılmaz!
Önemli not 1: 2001’de 5 milyar dolarda boğduğunuz Türkiye 90 katrilyona 2013’te havalimanı ihalesi yapacak kadar büyüdü! Görün artık bunu!
Önemli not 2: Bu gece TRT Haber Derin Analiz programında “piyasalarda ne oluyor” sorusuna cevap arayacağız!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder