7 Mart 2013 Perşembe

VASLUİ'Yİ KAZANAN ROMENLER'İ VALEA ALBA'DA HEZİMETE UĞRATMIŞTIK-Erhan Afyoncu


Fenerbahçe ile Vaslui'nin berabere kalması Romanya'da büyük sevinç yarattı.
Ancak bu mücadeleyi 1475'te Vaslui'de bize karşı kazandıkları muharebeye benzeten Romenler bir yıl sonra büyük hezimete uğradıkları Valea Alba Savaşı'nı unutuyorlar


Osmanlı döneminde bugünkü Romanya ve Moldova, Boğdan, Eflak ve Erdel diye üç voyvodalıktan müteşekkildi. Çelebi Mehmed zama­nında (1413-1421) Eflak vergiye bağla­nmışsa da Boğdan'da hâkimiyet kurulamamıştı.



Fatih, İstanbul'un ardından Balkanlar'ı fethetmeye başladı. Boğdan Voyvodası Petru Aron, tehlikenin kapılarına geldiğini görünce 1455'te Fatih'e gönüllü olarak 2 bin düka altını tutarında haraç verip, bağlılığını gösterdi. Petru Aron'dan sonra voyvoda olan Romenler'in efsanevi prensi III. Ştefan veya Ştefan çel Mare (1458-1504) ise başlangıçta Osmanlı'ya bağlılığını sürdürdü. Ancak yeni voyvoda gururlu ve hırslı bir prensti. Fatih'e karşı gelmeyi göze alıp, haracı ödemeyi reddetti. Sultanın bizzat gelmesi yönündeki emrine de riayet etmedi.



Vaslui Muharebesi



Fatih, bunun üzerine Arnavutluk seferindeki yorgun askerleri kış demeden Rumeli Beylerbeyi Hadım Süleyman Paşa komutasında Boğdan'a gönderdi. Ştefan çel Mare, Macarlar, Lehler ve Sekler'den (Szek) yardım almıştı. Ancak dönemin durdurulamayan ve mağlup edilemeyen gücü olan Osmanlı ordusunu bir meydan muharebesinde yenemeyeceğini bildiği için bir tuzak hazırladı. Osmanlı ordusunun geçeceği bölgeleri tahrip ederek, Türk birliklerini zor durumda bıraktı.



Osmanlı ordusunu meşe ormanlarına çekti. Hadım Süleyman Paşa, yanında Mihaloğulları'ndan Ali ve İskender beylerle birlikte düşmanı takip etti.



Osmanlı ordusu, Vaslui Kasabası'nı geçtikten sonra 10 Ocak 1475'te, birbirine karışan ve geçilmesi imkânsız ormanların arasında kıvrılarak akan Racova Nehri yakınlarına ulaştı. Osmanlı ordusu köprüyü geçerken, Boğdan Voyvodası sisler arasında ok yağmuru ile çıkarak Türk ordusuna saldırdı. Romenler mağlup olacakken Sekler'in cesurca çatışmaları ve birliklerin tamamının köprüden karşıya geçememeleri yüzünden savaş Türkler aleyhine döndü. Osmanlı ordusu binlerce şehit vererek çekildi. Voyvoda Ştefan cesetleri toplatıp, hemen yaktırdı. O bölgeden geçenler yıllarca yığınlar hâlinde Türk kemiklerini gördüler.



Şükür için oruç tuttu



Osmanlı ordusundan ele geçen ganimetler paylaşıldı. Esir alınan dört Osmanlı komutanı, birçok asker ve 36 Türk sancağı Lehistan Kralı Kazimir'e gönderildi. Macaristan Kralı Matyas'a ve Papa IV. Sixtus'a da hediyeler gönderilip, yardım istendi. Boğdan sınırında Osmanlı kontrolünde olan bölgeler Voyvoda Ştefan'ın hâkimiyetine girdi. Hıristiyan dünyası bu haberi sevinçle karşıladı ve hatta papa, Boğdan Voyvodası Ştefan Çel Mare'ye Athleta Christi "İsa'nın Pehlivanı" unvanını verdi.



Voyvoda Ştefan, Türkler'e karşı zafer kazandığı için tanrıya minnettarlığının bir ifadesi olarak dört gün boyunca oruç tuttu. Boğdan'da kazandığı bu zaferin insan eseri olmadığın, tanrının bir eseri olduğunu ilan ettirdi. Her yerde şükran duaları yapıldı.



Fatih'in intikamı



Fatih Sultan Mehmed gibi zaferden zafere koşan bir hükümdar için böyle bir mağlubiyet kabul edilemezdi. Ayrıca Tuna Nehri ağzındaki Kili'nin Boğdan Voyvodası'nın elinde kalması Osmanlı açısından mahzurluydu. Ştefan, Fatih'in intikam seferine çıkacağını bildiği için Hıristiyan dünyasından yardım aradı. Ayrıca Fatih'in gazabından kurtulmak için de Lehistan Kralı Kazimir'in arabuluculuğuyla Osmanlı yönetimiyle anlaşmaya çalıştı. Fatih, barış için haracı ödemesi, esirlerin iadesi ve Kili'nin geri verilmesi şartlarını ileri sürünce Ştefan bunları kabul etmedi.



Osmanlı ordusu 1475'te Kırım ve Kefe'nin fethiyle meşgul olduğu için Boğdan üzerine gidilemedi. Ancak Fatih olanları unutmazdı. 1476 baharında Osmanlı ordusu Boğdan'a girdi. Voyvoda Ştefan, muharebeye girmeye cesaret edemediğinden topraklarını tahrip ederek, yıpratma savaşına girişti. Meşe ormanlarında saklanarak vur-kaç savaşı yapmaya çalıştı. Osmanlı ordusu, 26 Temmuz 1476'da Boğdan birliklerini Valea Alba'da (Akdere/Razboieni) sıkıştırdı. Büyük bir hezimete uğrayıp, boyar adı verilen asilzâdelerin çoğunu kaybeden Voyvoda Ştefan kaçtı. Çağdaş Romen tarihçiler Fatih'in zaferini küçümserler. Ancak o dönemin Romen kaynakları Türkler karşısında ezildiklerini açıkça yazarlar.



Fatih, muharebeden sonra voyvodanın başkenti Suçava'ya yöneldi ve ele geçirdiği şehri yaktı. Osmanlı ordusu döndükten sonra, Voyvoda Ştefan dağlarda saklandığı yerinden çıkıp tekrar topraklarına geri döndü. Boğdan Voyvodası Fatih'le baş edemeyeceğini anlamıştı. 1479'dan itibaren Türkler'e yanaştı ve haraç vererek bağlılık göstermeyi kabul etti. 



450 yıllık Türk hâkimiyeti



Fatih döneminde Osmanlı hâkimiyetine giren Kırım Hanlığı ile kara bağlantısı yoktu. Bunun sağlanması için Boğdan'ın elinde bulunan Kili ve Akkirman'ın alınması gerekiyordu. Fatih döneminde iki kale fethedilememişti. İkinci Bâyezid döneminde Boğdan Voyvodası'nın Osmanlı topraklarına saldırıları üzerine harekete geçildi. Edirne'den yola çıkan Osmanlı ordusu 1484 yazında rahatlıkla Kuzeybatı Karadeniz'in iki önemli kilit noktasını, Kili ve Akkirman'ı fethetti. Bunun üzerine Ştefan çel Mare Osmanlı hâkimiyetini tanıdı. Boğdan ve Macaristan, Karadeniz üzerinden ticaret imkânlarını kaybettiler. İstanbul'un Kırım'la kara bağlantısı kuruldu.



Kanunî döneminde Erdel'de Osmanlı hâkimiyetine girdi. Böylece tamamen Osmanlı hâkimiyeti altına giren Romanya, 1878'e kadar Türkiye'ye bağlı kaldı. 93 Harbi'nden (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) sonra bağımsızlığına kavuşup, 1881'de krallık oldu.



Fenerbahçe Fatih'in türbesine



Vaslui takımının futbolcuları beraberlikten sonra Vaslui Muharebesi'nde bizi mağlup eden Boğdan Voyvodası Ştefan çel Mare'nin heykelinin önünde fotoğraf çektirip, bize mesaj göndermişler. Fenerbahçeli futbolcular da karşı mesaj olarak Ştefan çel Mare'yi Valea Alba'da mağlup eden Fatih'in Türbesi'ni ziyaret edebilirler.



Eyüp Sultan ve Fatih türbelerini ziyaret 



İstanbul fethinden sonra Osmanlı orduları sefere çıkmadan önce padişahlar, ilk olarak Eyüp Sultan'ı, ardından Fatih'in türbesini ziyaret ederlerdi. Osmanlı padişahları türbelerde fakirlere büyük miktarlarda sadaka dağıtıp, kurbanlar kestirdikten sonra muhteşem bir törenle sefere çıkarlardı.

Hiç yorum yok: