İsraf denilince ülkemizde ilk olarak akla ekmek geliyor. Ekmeğin kültürümüzdeki yerinden olsa gerek, en fazla göze batan ekmek israfı oluyor.
Her millet ekmeğe kendine has bir önem atfeder. Bizim kültürümüzde ise ekmeğin yeri bambaşkadır.
Taştan bile çıkarılabilen, aslanın ağzından alınan ekmeğe hürmet esastır. Ekmek azizdir, kutsaldır ve yediği ekmeğin kıymetini bilmeyen de nankördür…

Ekmek yerde ise kaldırılır, ekmeğin parası için terki diyar edilip gurbete gidilir. Ekmek Mushafla bir tutulup üzerine yeminler edilir…
İşte bu yüzden olsa gerek, bizde israfla ekmek genelde aynı cümle içinde kullanılır.
Doğrudur. Bu kadar önem atfettiğimiz ekmeğin israfı maalesef büyük boyutlardadır.
Türkiye'de günlük olarak üretilen 100 milyon üzerindeki ekmeğin yaklaşık onda biri israf edilmektedir. Ekmek israfının ekonomik karşılığı ise; 1,2 milyar liralık bir tutarın her sene çöpe atılmasıdır. Bazılarına göre ise, ekmekteki durum daha da vahimdir. Üç ekmekten birisi israf edilmektedir.
Ancak Türkiye'deki toplam israfın boyutlarını göz önüne aldığınızda, ekmek israfının maliyeti diğerlerinin yanında oldukça düşük kalmaktadır.
İsraf, genel anlamı itibariyle: zaman, para gibi tüm kaynakların optimal olmayan kötü kullanımıdır.
Maalesef genel anlamda israf konusunda sicili bozuk bir ülkeyiz. OECD ülkeleri içerisinde en müsrif ülkelerden biri Türkiye'dir.
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Başkanı Prof. Aziz Akgül'e göre, Türkiye, milli gelirinin yaklaşık dörtte birini israf etmektedir.
Enerji açığı bulunan ve enerjide dışa bağımlı olan Türkiye'de en çok israf enerji alanında yapılmaktadır.
Türkiye'nin kronik bir sorunu olan cari açığın onda biri kadar paramız, her yıl binalara yapıl/a/mayan ısı yalıtımı nedeniyle buhar olup uçmaktadır.
Türkiye'deki konutların yüzde 88'inde ısı yalıtımı bulunmamaktadır. Oysa binalara yapılan ısı yalıtım bedeli, ısınma maliyetlerinin düşmesiyle, ortalama üç sene içerisinde kendisini amorti ederken, ekonomiye de 10 milyar lira kaynak sağlanmış olacaktır.
İsraf sadece ekmekte, enerjide yok.
Trafikte harcanan yakıt ve zaman, çeşmelerden damlayan sular, kamuda ve özel sektörde alınan yanlış kararlar, kamunun kullanımındaki fazla araçlar vs. hepsi israf ekonomisinin bir unsurudur.
Diğer israf kalemleriyle birlikte düşünüldüğünde, belki de cari açığın yarısı kadar bir tutar ekonomiye kazanılmış olacaktır.
Belki diyoruz…
Çünkü Türkiye'de israf ekonomisine dair ciddi anlamda kapsamlı bir çalışma olmadığından, ortalama rakamları bile veremiyoruz. Bu nedenle, ölçülemeyen şey kontrol edilemediğinden olsa gerek, genel anlamda bir rakam telaffuz edemiyoruz ve toplumsal olarak israfı önleyemiyoruz.
Avrupa'dan, Asya'ya birçok gelişmiş ekonomi israfı, özelliklede enerji israfını azaltmak için aksiyon alıp eylem planları hazırlıyorlar. Hatta bu ülkelerin içerisinde enerji ihraç eden ülkeler bile var.
Türkiye, bir taraftan zenginleşen, diğer taraftan da israfını artıran bir ülke olma yolunda ilerliyor.
Sırf bu nedenle bile bizde 'İsrafı Önleme Bakanlığı' bile oluşturulabilir.
İsraf tüm yerkürenin ortak sorunudur…
Tüketim ekonomisine dayalı modelden dolayı, aşırı tüketim ve israf ekonomileri dünyayı krize sokmaktadır.
Dünya çapında yılda yaklaşık 4 milyar ton gıda üretilirken, bunun yarısı yenmeden israf edilmektedir.
Kapitalizmde tüketim bir öznedir. Tüm ekonomik sistem tüketim üzerine inşa edildiğinden israf kaçınılmaz olmaktadır.