23 Şubat 2013 Cumartesi

Isparta'daki Said Nursi'ye ait olduğu iddia edilen mezar


Başbakanlık belgeleri ışığında, Isparta Şehir Mezarlığı girişindeki, üzerinde Arapça 'Huvel Baki' yazan mezarın, Said Nursi'ye ait olduğu öne sürüldü.

ISPARTA'DA OLDUĞU İDDİA EDİLMİŞTİ

1926-1934 yılları arasında Barla'da (Eğirdir), 1934-1936 ve 1953-1960 yılları arasında Isparta'da yaşayan ve 23 Mart 1960'da yaşama veda eden çağın düşünürü Bediüzzaman Said Nursi'nin mezarının Isparta'da olduğu iddia edildi. 23 Mart 1960'ta Şanlıurfa'da vefat eden Said Nursi'nin mezar yerine ilişkin bilgilerin Başbakanlık arşivlerinde tutulduğu ortaya çıktı. Buna göre Said Nursi'nin naaşı önce Urfa'dan Afyon'a getirildi.

MEZAR TAŞINDA ARAPÇA "HUVEL BAKİ" YAZIYOR

Daha sonra Isparta'ya nakledildi. Isparta'da önceden hazırlanan Şehir Mezarlığı'na defnedildi. Mezarlık girişindeki, mezar taşı üzerinde Arapça 'Huvel Baki' yazan mezarın, Said Nursi'ye ait olduğu öne sürüldü. Mezar taşında isim ve ölüm tarihi gibi bilgilerin olmaması dikkat çekti. Nursi'nin son talebelerinden olan Şanlıurfalı 77 yaşındaki Abdülkadir Badıllı ise hocasının mezarının Isparta merkezde değil, Isparta'nın başka bir köyünde olduğunu ileri sürdü.

SAİD NURSİ'Yİ DEFNEDEN 4 POLİSTEN BİRİYDİ

Said Nursi’yi Isparta Şehir Mezarlığı’na defneden dört polisten biri olan İdris Kahveci, cenazeyi nasıl defnettiklerini Taraf ’a anlattı. 78 yaşındaki Kahveci, o zaman 25 yaşında bir polis memuruydu. Mezarın başka bir yere nakledilmediğini belirten Kahveci, “Ben yerini açıklayamam. Çünkü bildiğim kadarıyla 50 yıllık devlet sırrı süresi var. Açıklamak için devlet makamlarına yazı gönderdim. Onlardan olumlu bir yanıt gelirse mezarın yerini gösterebilirim” dedi.

DEFİN GÜNÜNÜ ANLATTI

Kahveci, cenazenin defnedildiği günü şöyle anlattı: “Bakırdan lehimli bir tabut getirdiler. Önceden hazırlanmış, başka bir isim adına kazılmış mezara dört polis birlikte defnettik. Gece 2.5 - 3 arasıydı. Teneke bir tabut ve ağzı lehimliydi. Orta seviyede mezarlıktaki çeşmeye yakın bir yere defnettik. Definden sonra 2- 3 yıl bu mezarı gözetledik. Cenazeyi Afyon’a getirmişlerdi. Kardeşi gözleri kapalı bir şekilde, Afyon’da cenazeyi karşıladı. Onsan sonra askeri bir pikaba kondu. Daha sonra şehre yaklaşınca pikap şoföründen aracı biz aldık. Daha önce başka biri adına hazırlanan mezara defnettik. O gece hava yumuşaktı, toprak da kuruydu bu yüzden işimiz; defin, cenazeyi getirme ve geri dönme dahil bir saat sürdü.”

"UZUN SÜRE NÖBET TUTTUK"

Mezarın bulunup başka bir yere defnedilmesi iddialarıyla ilgili de Kahveci, şunları söyledi: “Kimsenin bulmasına imkan yok. Biz mezarı uzun süre takip ettik. Çeşmeye yakın bir yere gömdük. Gelenlerin dikkatini çekmeyecek şekilde gömüldü. Mezarın yerini söylemem için beni birçok kişi aradı. Bunlardan bunaldığım için Kahveci soyadını değiştirdim. Evimi taşıdım. Ancak ne yapsam da bana ulaşmayı başardılar. Biz cenazeyi defnederken, yalnızdık. O dönem bu mezarın çok gizli kalması konusunda bilgi sahibiydik. Biz bu sırra bağlı kaldık. Ben iki senede bir giderim, orada mezarı da ziyaret ederim. Hiçbir değişiklik olmadı. Gömdüğümüz yerde duruyor. O dönemde biz mezarın etrafına otlar ekmiştik.”

Hiç yorum yok: