Üniversiteli genç, okuldan evine geldi ve hemen bilgisayarın başına oturarak Facebook’a giriş yaptı. Acaba kimler paylaşımlarını beğenmiş, kimler ona mesaj göndermiş merak ediyordu. Siteyi açtığında bir arkadaşlık isteği bildirisinin olduğunu gördü. Bu arkadaşlık isteğinin kimden geldiğini görmek için tıkladığında gözlerine inanamadı. Çünkü arkadaşlık isteğini gönderen kişinin ismi “Şeytan”dı. “Herhalde biri bana şaka yapıyor, bakalım kimmiş?” diyerek arkadaşlık isteğini kabul etti. Ve arkadaşlık isteğini onaylar onaylamaz Şeytan’ın çevrimiçi olduğunu gördü. Ve aynı anda sohbet penceresinden Şeytan’ın “mrb” yazdığını da… Üniversiteli genç direkt olarak, “benimle kafa mı buluyorsun sen kimsin arkadaşım?” yazdı ve “profilimde gördüğün gibi ben şeytanım” cevabını aldı. Genç “yahu şeytan facebook’a mı gelirmiş, gerçek kimliğini bana açıkla çabuk” yazdığında şeytan ona: “Falan tarihte falan günahı işlemiştin ama kimse bilmiyordu senden başka, bak ben biliyorum çünkü onu sana fısıldayan kişi bir şeytan olarak bendim, şimdi inandın mı?”
yazdığında genç neredeyse oturduğu sandalyesinden aşağıya düşecekti. Şeytan: “korkmana gerek yok bugün sana bir torpil geçeceğim ve senin benim hakkımda merak ettiğin sorularına cevaplar vereceğim” dediyse de genç, korkuyla o an Facebook’unu kapattı. Az önce olanların hayal mi gerçek mi olduğunu düşünüyordu. Emin olamadı kendinden ve kesin olarak emin olmak için Facebook’u bir daha açtı. Açtığında arkadaş listesinde ŞEYTAN ismini görünce gerçek olduğunu anladı. Fakat bu sefer şeytan çevrimdışı görünüyordu. Madem şu an burada değildi, o halde Şeytan’ın profilini biraz incelemeliydi.
Şeytanın profil resmi yoktu. Profilinde çok ilginç bir şey dikkatini çekti gencin. Şeytanın bir paylaşımında “ALLAH’a ve Resulüne inananlar grubu”nun reklamı yapılmıştı. Ayrıca birçok “İslami” isimli gruplara ve sayfalara da şeytan’ın üye olduğunu gördü. Az sonra şeytan tekrar çevrimiçi oldu ve “korkmana gerek yoktu, neyse ki geri gelmişsin. Sana, bana istediğin soruları sorman fırsatı tanındı bence bunu kullanmalısın” dedi. Genç, artık rahatlamıştı ve az önce gördükleriyle ilgili sorular sormaya başladı: “Az önce sen yokken profilini inceledim. Sen hem şeytansın hem de ALLAH’a ve Resulüne inananlar grubunun reklamını yapmışsın bu nasıl oluyor yaa şaka mı bu?” dedi. Yazdıktan sonra da konuşma penceresinin altındaki “şeytan, yazıyor” yazısına bakarak cevabı beklemeye başladı. Şeytan
ise şunları yazdı: “Elbette ben de ALLAH’a ve Resulüne inanıyorum, ben onları gözlerimle gördüm çünkü. Ve bu gibi grupların sayısının da çoğalmasını istiyorum çünkü inananlar gelsin bu gruplarda toplansınlar, İslami bir şeyler yapıyoruz sanarak sloganvari şeyler paylaşsınlar. Düşün işte, benim yaptığımdan farklı bir şey yapmıyorlar çoğu zaten. Ben de onlara yardım ediyorum. Çünkü burada yaptıklarını çoğu gerçek hayata yansıtma gereği duymuyor. Arada sırada gerçek hayatta müspet icraatlara dönük gruplar ve sayfalar da açılmıyor değil. Onların da üye sayıları çoğalıyor ama pek karışmıyorum çünkü oraya üye olanların yine büyük bir oranı da o gerçek hayata dönük amaç taşıyan grupların faaliyetlerini
yerine getirmiyorlar. Çünkü bilgisayar başından bir tık ile daha çok(!) amel yapabiliyorlar. Ama facebook’u öyle kullananlar da var ki…”
Genç, şeytanın yazdıklarını okumaya ve anlamlandırmaya çalışırken internet
bağlantısının koptuğunu fark etti ve şeytana daha soracak sorularının olduğunu düşünerek üzüldü. Az sonra bağlantı geri geldiğinde şeytan çevrimiçi görünmüyordu fakat bildirimlere baktığında “ŞEYTAN SENİ DÜRTTÜ” bildirimini okudu. O anda aklına bir ayet-i kerime meali geldi: “Eğer seni şeytandan bir dürtüş dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın..” (Fussilet/36)
Ve üniversiteli genç, ALLAH’a sığınarak ve besmele çekerek şeytanı facebook +
hayatından engellemeyi düşündü… Fakat o anda bir arkadaşlık isteği daha aldığını gördü ve bu sefer istek gönderenin ismi “MELEK” idi… Ve bu arada gencin bilgisayarında Media Player’da ünlü repçi Sagopa Kajmer’in “baytar” şarkısının şu bölümü çalıyordu: “Melek bir yandan, şeytan bir yandan…”
Devam edecek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder