10 Nisan 2012 Salı

Sarıkamış şehitleri-Mehmed Niyazi


Önemli savaşlar, zaferler, yenilgiler tarih şuurunu uyanık tutmak, yeni nesillere bizler için ölenleri unutmadığımızı göstermek, yapılan hatalardan ders almak, başarılarının sebeplerinin ne olduğunu bilmek gayretiyle anılırlar.

Bunların gerçekleşmesi ancak olayın doğru ve mümkün olduğu kadar eksiksiz anlatılmasıyla kabildir. Enver Paşa, askerî okulları üstün başarılarla bitirmiş, yabancı ülkelerde mesleğiyle ilgili eğitimler almıştır. Bunlar bir yana, fındık kadar beyni olan karakışta böyle bir hareket yapar mı? Bunca yıldır Sarıkamış şehitlerinin anılmasına şahit oluyoruz; sebebine dair bir cümle duyduk mu?

İş yapan elbette hata yapar. Enver Paşa Trablusgarb Savaşı'nda komutanlık yapmış, İkinci Balkan Savaşı'nın birkaç önemli aktöründen birisiydi; Birinci Dünya Savaşı'nda fiilen başkomutandı. Bu kadar önemli görevlerde bulunan Enver Paşa'nın muhakkak ki hataları olmuştur; ama gelecek nesillerin bunlardan ders çıkarmaları için somut olarak işaret edilmeleri gerekir. İdeolojik gayretlerle yapılan düşmanlıklar aklı erenleri ikna etmeye yetmez; fakat körpe dimağları ideolojik saplantılara sürükler. Bugünkü sıkıntılarımızın kaynağı da bu değil mi?
Birinci Dünya Savaşı'nın bizim açımızdan daha doğru dürüst bir analizi yapılmamıştır. Çıkış sebebi petrol değil miydi? O dönemde bilinen güçlü rezervlerin bulunduğu Kerkük, Musul, Kuveyt, Osmanlı topraklarında olduğuna göre savaşın dışında kalabilir miydik? İngiltere, Fransa ve Rusya'nın oluşturduğu blok daha kuvvetli görünüyordu; saflarında yer almamamız hata mı idi? Yoksa çabalarımıza rağmen bizi kabul etmediler mi? Reddedildikten sonra yanında yer almasaydık Almanya ne kadar dayanabilirdi? Almanya saf dışı kaldıktan sonra bu üç büyük devlet üstümüze çullanmaz mıydı? Böyle bir durumda Türkiye Cumhuriyeti'ni gün ışığına çıkarma şansını bulabilir miydik? Bütün bunların değerlendirilmesi varken Alman hayranı olan Enver Paşa'nın kararında Kayzer'in dik bıyıkları da rol oynadı ve bizi savaşa soktu iddiası komik değil mi? İnsanın içinden; "Ne bıyıkmış be!" diyeceği gelmez mi?

Aslı olmayan olaylarla abartılarak Sarıkamış Harekâtı'nın anlatılması insanı düşündürüyor. Bunlara ne lüzum var; hangi maksat güdülüyor? Genelkurmay'ın yayınladığı "Kafkas Cephesi - 3. Ordu Harekâtı" adındaki kitapta muharip askerimizin toplamının 76 bin olduğunun altı çiziliyor. Geriye kalan ordumuzun 15 Şubat 1915'teki sayımında 42 bin olduğu belirtiliyor. 10 binin üzerinde askerin firar mı ettiği, açlıktan çevredeki köylere mi dağıldığının tespit edilemediğine işaret ediliyor. Toplam şehit sayımızın 23 bin olduğu ortaya çıkıyor; bunların kaçı donarak hayatını kaybetti? Aslında donma olayının Erzurum'un Şenkaya ilçesine bağlı Baldız köyünden Sarıkamış'a hareket eden 25 bin kişilik piyade birliğinde gerçekleştiği biliniyor. Bunlardan 10 bininin Sarıkamış'a ulaştığı kesin. Hangi sihirbaz, nasıl bir maharetle kalan 15 bin kişiden 90 bin insanı dondurabiliyor?

Sarıkamış bölgesinde kışın askerî harekâtta bulunmak aklın alabileceği bir husus değildir. Fakat bahar gelince Ruslar kuzeyden, İngilizler güneyden bindirecekti; aynı anda iki tarafa karşı koyamayacağımızı düşünerek Bitlis'te buluşmayı planlamışlardı. Zayıf orduların galip gelmeleri zoru başarmalarıyla mümkündür. Kaldı ki Mareşal Fevzi Çakmak gibi değerli bir askerimiz, "Kumanda kadememiz bu harekâtın başarılı olacağına inanmış olsaydı, Rusları Kafkaslar'ın öte yakasın atar, milletçe rahat bir nefes alırdık." diyor.

Öyle anlatılıyor ki sanki 90 bin askerimiz hiçbir şey yapmadan donmuştu. Halbuki ordumuzun bir kolu Narman'ı, Ekrek'i, Ardahan'ı geri aldı; diğer kolu da Sarıkamış'a girdi. Enver Paşa'nın, Hafız Hakkı Paşa'ya emri şöyleydi: "Sakın Ardahan'a girmeyeceksin; biz Sarıkamış'ı alırız; fakat orayı elimizde tutabilmemiz için Kars-Sarıkamış tren hattının kesilmesi şarttır; aksi takdirde yorgun askerimiz Kars ve Batum'dan getirilecek kuvvetlere karşı koyamaz, Sarıkamış'tan çekilmek zorunda kalırız." Aynen dediği gibi olmuştur. Zafer kaprisinin insanı felakete sürükleyeceğini Enver Paşa biliyordu. İlk vuruşta Rusları sarstıkları için zafer tutkusuyla Hafız Hakkı Paşa emre aykırı olarak Ardahan'a girmiş, Kars-Sarıkamış tren hattını kesmekte gecikmiştir.

Doksan bin şehit, 1926 yılında dillerde dolanmaya başladı. Diyelim ki Enver Paşa ve emrindekiler olayı örtbas etmişlerdi. Onlar 1918'de ülkeden ayrıldılar, sekiz yıl sonra bu işin gündeme getirilmesinin bir anlamı yok mu?

Rusların, savaşlardaki ölü sayılarını az gösterdikleri tarihçilerin arasında adeta ittifakla kabul edilmektedir. Sarıkamış Harekâtı'nda 32 bin civarında ölü verdiklerini yazıyorlar. Oradaki komutanların başarısız oldukları için geri alındıkları, yerlerine yenilerinin görevlendirildiği herkesin malumudur. Bu da bize gösteriyor ki felaket sadece tek taraflı değil, iki taraflıdır. Ruslar kayıplarının ucuza gitmediğini milletlerine anlatmak amacıyla şehit sayımızı doksan bin olarak telaffuz ediyorlar. Güya şehitlerimizi anmak maksadıyla yapılan toplantılarda Rusların verdiği bu sayının tekrarlanması kime hizmettir?

Hiç yorum yok: