3 Nisan 2012 Salı

Gölge bankacılık - Yaman Törüner

Ülkemizde bulunmayan “gölge bankacılık(shadow banking)” uygulamaları, banka gibi algılanan, banka gibi hareket eden, banka gibi borç alıp veren yatırım yapan; ancak bankalar gibi düzenlemelere tabi olmayan finansal kuruluşların yaptıkları işlemleri ifade ediyor. Bu kuruluşlar, kişilerden hatta bankalardan mevduat alıp; kredi veriyorlar ve elde ettikleri faiz farkı sayesinde kârsağlıyorlar.
Gölge bankaların vezneleri yok. Her şekil ve büyüklükte olabiliyorlar. Müşterilerine, ipotekli kredi, varlığa dayalı ticari kağıtlar karşılığında kredi, para piyasası fonları verebiliyorlar. Hedge fonları da, birer gölge banka olarak nitelendirebiliriz.

Derin bir vade uyumsuzluğu
Gölge bankalarının çoğunun tek ortak özelliği var: Derin bir vade uyumsuzluğu(maturity mismatch). Kısa vadeli olarak borçlanıp; uzun vadeli ve likit olmayan varlıklara yatırım yapıyorlar. Kârlarının temellerinden biri bu.
Global krizin çıkmasında, ABD’deki yatırım bankalarının ve hatta ticari bankaların kârlarını arttırmak için, gölge bankalara yatırım yapmaları ve hatta, bazen de gölge banka gibi çalışmaları önemli bir rol oynadı.

Büyüklük 60 trilyon dolar
Tahminlere göre, gölge bankacılık sisteminin büyüklüğü 2010 sonu itibariyle 60 trilyon doları aşıyor.
Gölge bankaların, bankalarla doğrudan ve düzenli bağlantı oluşturmaları, ABD bankacılığındaki “sistemik riskin” ana kaynağı oldu. Birçok kredi, bankaların da dahil olduğu bir zincir sistemi ile birbirine bağlanmıştı.

Teminatsız ve ucuz kredi
Gölge bankaların yeterince teminatlandırılmamış kredi kullandırmaları, krizin habercisi idi. Verilen krediler arasında, kredi alanın gelirinin, işinin ve mal varlığının olmadığı “NINJA (No Income, No Job and No Assets)” krediler bile vardı.
Gölge bankalar kanuni karşılığa ve vergi düzenlemelerine tabi olmadıkları için, bankalara iyi faiz ödeyebiliyor; yine de bankalardan daha düşük faizle kredi verebiliyorlardı. Bu nedenle, bankalar da gölge bankalara, nispeten yüksek faizle para verip; kârlılıklarını arttırma eğilimine girmişlerdi. Hatta, daha ileri giderek bazı hatırı sayılır bankalar bile, gölge bankalar gibi işlemler yapıp, hedge fonlara para yatırabildiler.

Kuralsız bankacılık
Gölge bankalar sermaye ve likidite rasyolarına uymak zorunda olmadıklarından sonsuza yakın risk alabildiler. Gölge bankalarla ilgili yüksek kalitede bilgilere ulaşmak da son derece zordu. Buna rağmen, gölge bankaların çoğu kredi derecelendirme(rating) kuruluşlarından yüksek notlar alabildiler.
Kasım 2010 da yapılan G-20 zirvesinde alınan bir karar ile gölge bankacılık sisteminin düzenlenmesi ve denetlenmesi çalışmalarına başlandı. Amaçlanan, gölge bankacılık sisteminin de bankacılık sistemindeki düzenlemelere kavuşturulması; gölge bankaların da yeterli sermayelerinin bulunması ve likidite riskinin azaltılması.  

Hiç yorum yok: