Dünyada yapılan hiçbir şey gizli kalmaz. Bu gizliliklerin çoğu, dünyada iken ortaya çıkar. Çıkmayanlar da ahirette mutlaka açığa çıkacaktır. Ama insanoğlu ister ki, hakikat adına hiçbir şey hayatta yaşarken gizli kalmasın! Çünkü, bazı şeyler vardır ki, gizlendiği müddetçe insanlar bundan zarar görürler. Bu zarar dünya ile sınırlı kalsa yine iyi, bazen insanın ahiretini de kaybetmesine yol açar.
Sayın Ali Yılmaz’dan bize ulaşan bir mektup, Hıristiyanlarca gizlenen kutsal bir metnin böyle bir sonuca sebep olması yönünden hayli dikkat çekicidir:
“Batı medeniyetinin temel taşı olan Hıristiyanlığın gerçek ve değişmemiş bir kitaptan yoksun olması iki medeniyetin temelde daha sıkı birleşmesinin önünde en büyük engeldi ve bu değişmedikçe uzun süre engel olmaya devam edecektir. 1500 yıllık İslam-Batı arasındaki süregelen gerilim, mücadele, savaşlar, haçlı zihniyeti, ötekiler gibi ayrımcılıkları bertaraf edecek bir fırsatın neden kullanılmadığını ve Hıristiyanlar için gerçekte çok büyük bir değişim sağlayacak bu hakkı neden onlardan sakladığını art niyetli yaklaşımlar haricinde anlamakta zorluk çekiyorum.”
Mektup, çarpıcı sorularla şöyle devam ediyor:
1981 yılında Hakkari’de (Şırnak) bulunan Barnabas İncili neden gizli kapılar arasında? Neden Genelkurmay’da? Neden Aramice bilen bir Prof’umuz halen hayatta iken tamamı tercüme edilmiyor? Neden Tercümesi ile birlikte birçok dile çevrilerek Vatikan’ın bilgisini sunulmuyor? Neden iki medeniyeti birbirine yaklaştıracak ve daha az değişim gösterdiği söylenen İncil insanlığın hizmetine sunularak yeni ufukların açılması sağlanmıyor? Neden birilerinin fundamantalist akıbeti yok olacak diye insanlar gerçeklerden uzak tutuluyor? Neden bu kadar üzerinde konuşulmasına rağmen bir yetkili açıklama yapmıyor? Neden her taşın altında çıkan yasadışı birlikteciler bu taşın da altında isimleri anılıyor? Hıristiyan aleminin Barnabas’ı bilme hakkını kim kendinde görüyor? Neden Gerçeği saklamak İnsanlık için Milli Güvenlik sorunu oluyor? Ve neden Hakikat’ın önünde engel oluşturuluyor?
Geçen hafta TV8′de Barnabas hakkında konuşan Aydoğan Vatandaş’ı dinledikten sonra bu mektubu yazma ihtiyacı duyduğunu belirten Ali Yılmaz soruyor:
“Benim gibi birkaç kişiden başka bu konuda merakı olan yok mu? Yoksa bizlerin bilemediği ve anlamadığımız bir şeyler mi var? Sayın Yılmaz, meraklanmakta haklıdır, ama endişelenmesine gerek yok! Çünkü, İlahi gerçekler asla gizli kalmazlar. Her şey gibi Barnabas incili de, zamanı gelince -ki yaklaşmıştır- insanlık alemine yazıldığı şekliyle takdim edildiği zaman, ilahi gerçekler su yüzüne çıkacak ve hakikat-ı Muhammediye Hıristiyanlık alemi başta olmak üzere tüm dünya insanını aydınlatacaktır, inşallah.”
Mektupta iddia edildiği gibi, şayet Barnabas incili Genel Kurmay’da gizli kapılar arkasında veya kozmik odada devlet sırrı gerekçesiyle saklanıyorsa, bunu ortaya çıkarmak Türkiye için en büyük prestij kaynağı olur. Ortadoğu’da tarihi rolüne tekrar soyunan ve dünya siyasetinde söz sahibi olduğunu söyleyen bir Türkiye’nin Avrupa Birliği macerasında Hıristiyan âlemine karşı elinde bundan daha büyük bir koz olabilir mi? Hz.İsa (a.s)’ın kendisinden sonra Ahmed isimli bir peygamber geleceğini haber verdiği yazılı olan Barnabas İncili’ni saklamak ne kadar büyük vebalse, onu ortaya çıkarmak da o kadar büyük şereftir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder