Siz yarım aydın tayfası sövmeyi sürdürün Abdülhamid’e. Ama onunla ilgili hiçbir şey bilmeden, yaptıklarını incelemeden, otuz küsur yıl batıyla nasıl satranç oynayıp bir kez şah-mat olmadan tahta başında kalabildiğini incelemeden sallayın durun. Şimdi kulak verin hele bir hamlesine de belki yüzünüz az biraz olsun kızarır.
Ayastefanos Antlaşması imzalanmış, Osmanlı’nın Rumeli’deki toprakları ikiye ayrılmış, İstanbul’un Selanik, Yanya ve Arnavutlukla kara bağlantısı kesilmiş. Antlaşma sonucu Bulgar’a bırakılan yerlerde nüfusun ezici çoğunluğu Türk. Abdülhamid gene çöker satranç masasının başına. Ruslar nasıl Osmanlı topraklarında Ermenileri kışkırtmışlarsa, o da Türk ve Müslümanları, Bulgarlarla Ruslara karşı kışkırtmak ve çete savaşları başlatmak için kolları sıvar. Ve Çirmen’de 14 Nisan 1878’de, Abdülhamid’in bölgeye sürdüğü istihbaratçılar, Türk ve diğer milletlerden Müslümanları örgütleyerek Bulgar’la Rus’a karşı saldırılar düzenler, Ayastefanos Antlaşması’nı tanımadıklarını içeren bildiriler, İstanbul’da, Selanik ve Yanya’da basılarak halka dağıtılır.
Çirmen’de Kazak süvarilere saldıran Abdülhamid’in çeteleri onlara büyük kayıplar verdirerek geri çekilmelerini sağlar. Bu çeteleri örgütleyen, yönlendiren İngilizlerce İstanbul’a gönderilen, saraya sızmayı başaran bir casustur. Padişah adamın casus olduğunu Yıldız’a adımını attığı saat anlar. Gece yarısı çağırtır yanına ve birlikte çalışmayı önerir. Yıldız Saray Kayıtlarında adı Hidayet Paşa olarak geçerse de gerçek adı Robert Sinclair’dir.
Abdülhamid’in adamları gecelerini gündüzlerine katarak çalışır Rodop ve Doğu Rumeli’de; her ajan bir çetenin başındadır. Rodop’lu çeteler, son bir kez Grandük Nikola’yla da görüşüp yapılan Rus ve Bulgar zulümlerine son verilmesini isterse de Grandük bunları huzurundan kovar. Bunun üzerine Rodop’lu çeteler dağa çıkar. Nikola çetelere yerel halkın da destek verdiğini görünce, Osmanlı’dan gelebilecek bütün yardım yollarını kapatır. Bunun üzerine çeteler birleşerek düzenli bir orduya dönüşür ve Rodop Türk Mukavemet Hükümeti’ni kurar. Bu adı veren de Abdülhamid’dir. Hükümet 4 Mart 1878’de Sultanyeri kazasının Karatarla Köyü’nde kurulur. Hükümetin dört kişilik kurucu heyeti vardır: Ahmet Ağa Timirski, Hacı İsmail Efendi, Hidayet Paşa (Sinclair) ve Kara Yusuf Çavuş. Dahası 30 kişilik bir Temsilciler Meclisi de ilan edilir. Yaklaşık 4 milyon Türk’ün yaşadığı bölgenin hükümeti hemen kolları sıvar. Vergi toplama, asker alma, adalet, eğitim, sağlık hizmetlerine başlar. İşgalci Rus ve Bulgar orduları, Nisan 1878’de 11 süvari taburu ve 8 piyade gönüllü taburuyla Kırcaali Mestanlı arasında Türk çetelerinin oluşturduğu birliklerle savaşa tutuşur. Türk Milli Kuvvetleri müthiş bir zafer kazanır; Rus ve Bulgar birlikleri toplarını, cephane ve yiyeceklerini savaş alanında bırakarak dağılır çil yavrusu gibi!
Bunun üzerine Ruslar, 8 Şubat 1879 tarihinde Osmanlı Devleti’ne bir öneride bulunarak Berlin Antlaşmasının hükümlerini kabul ettiğini bildirir; zulüm, Müslüman kıyamı, toprak gaspı sona erer. Abdülhamid Han’da yorgun ama hasmını mat etmenin huzuru içinde satranç masasından, kısa süreli de olsa kalkabilir...Neyse düşünceniz Abdülhamid Han’la ilgili, ondan Allah’ın rahmetini esirgemeyin, günaha girersiniz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder