Şapka giyiminin kanunlaşması, başta Erzurum olmak üzere çeşitli illerde tepkiyle karşılanmıştı. Şapka Kanunu çıkmadan bir gün önce de, 24–25 Kasım tarihlerinde Kayseri’de Şeyh Ahmet Efendi ve 4 arkadaşının yönlendirmesiyle büyük bir yürüyüş yapılmış, yürüyüşten sonra 300 sarıklı tutuklanmıştı. Bu olaylar üzerine gezici Ankara İstiklâl Mahkemesi Kayseri’ye gelerek tutukluları yargılamış, sonunda Şeyh Ahmet Efendi ile 4 arkadaşı idama mahkûm edilmişlerdi. Yine kanunun kabul tarihi olan 25 Kasım günü Sivas’ta şapka aleyhine duvarlara asılan afiş ve yazılar dolayısıyla da şehrin bütün muhtarları tutuklanmıştı. Gezici Ankara İstiklâl Mahkemesi’nin baktığı dâvâ sonucu suçsuzlukları anlaşılan muhtarlar beraat etmişlerdi. Ancak aynı suçtan dolayı Sivas ulemasından İmamzade Mehmet Necati Efendi ile Abdurrahman Efendi “Türkiye devletinin şeklini tebdil ve tağyir amacıyla halkı ayaklanmaya kışkırttığı ve suçları sabit olduğu” gerekçesiyle idama mahkûm edilmişlerdi. Abdurrahman Efendi firar ettiğinden, İmamzade Mehmet Necati Efendi 28 Kasım günü idam edilmişti.
Benzeri olaylar Maraş ve Rize’de de görülmüştü. Maraş’ta Cami-i Kebir civarında toplanan halk “Şapka istemeyiz” diye bağırmışlardı. Olaya edilen müdahale sonunda birçok kişi tutuklanmış, tutuklular “dini kıyam” ve “şapkaya muhalefet” suçundan yargılanmışlardı. Yargılama sonucu suçları sabit görülen İmam Molla İbrahim Efendi, Muhtar ve Bayraktar Hamdi Efendi, Hafız Mehmet Efendi, İnşallah-Maşallah lâkaplı Ali Efendi ile Pekmezci Hacı Hüseyin Efendi idama mahkûm olmuşlardı.
Rize’deki olayda ise halk, başlarında cami imamları olduğu halde hükümet konağına ve karakola karşı yürüyüşe geçmişti. Buradaki olaylar köylere kadar sirayet ederek 10 gün kadar sürmüştü. Olaylar sonucu 143 kişi tutuklanmış, Ankara İstiklâl Mahkemesi tutukluları yargılamaya 12–13 Aralık 1925 tarihinde başlamıştı. 2 gün gibi kısa bir sürede yargılamayı bitiren Ankara İstiklâl Mahkemesi, 14 Aralık 1925 günü 143 sanıktan 8’ini idama mahkûm etmişti. 80 kişinin beraat ettiği dâvâda 55 kişi ise çeşitli cezalara çarptırılmıştı.
İstiklâl Mahkemesi istatistiklerine göre, Şapka Kanunu’nun yürürlüğe sokulduğu 2,5 ay içinde tam 57 kişi idam edilmiş, yüzlerce kişi de çeşitli hapis cezalarına çarptırılmıştı.
İskilipli Atıf Hoca
Şapka Kanunu’nun hayata yansımaları ise çok ilginç olmuştu. Şapka giyimi etrafında Bakanlar Kurulu kararının alındığı 2 Eylül’den başlayarak kanunun çıkacağı 25 Kasım’a kadar olan 3 aylık bir süre içinde ilginç bir takım gelişmeler oldu. Şapka giyimi konusu bu sırada bazı yabancı şapka imalatçısı firmalar tarafından dikkatle izleniyordu. Nitekim kanun çıkmadan 1-2 ay kadar önce dünyaca ünlü fötr şapka imalatçıları İtalyan Borsalino Kardeşler’e ait, ağzına kadar şapka dolu bir gemi İstanbul Karaköy Limanı’na demir atmıştı. Eylül’ün ilk haftasında gerçekleştirilen bu olaydan sonra Borsalino Kardeşler hemen gümrük işlemlerini yaptırarak bir-iki gün içinde içi şapka dolu gemiyi boşaltmış ve bu işten büyük bir kazanç sağlamışlardı. O haftalarda çeşitli Avrupalı şapka imalatçıları da Türkiye’ye “şapka seferleri” düzenlemiş; fötr, panama, kasket gibi şapka türleri İstanbul’a getirilerek halkın alımına sunulmuştu. Bu sevkıyata karşılık meydana getirilmiş şapka ihtiyacı karşılanamamış, yerli üretime geçilmesi ve şapka imalatı kurulması kararlaştırılmıştı. Bu arada İstanbul halkının başlarına geçirdikleri her çeşit şapkayla sokaklarda bir karnaval havası oluşmuş, çoğu erkeklerin başlarında kadın şapkası bile görülmeye başlanmıştı.
Giuseppe Borsalino
Şapka fiyatlarındaki yükseklik yüzünden hükümet, şapka almakta zorluk çeken memurlarına “şapka avansı” adıyla bir yıl vadeli olmak üzere borçlar vermeye başlamıştı. Diyanet İşleri Reisliği de “şapka avansı”ndan yararlanan kurumlardan biri olmuştu. Rıfat Börekçi, kuruma gönderdiği tamimlerde kendi görevlilerinin de şapka almaları gerektiğini, şapka fiyatlarının memur maaşlarına oranla pahalı olduğu gerekçesiyle de memurlarına 50’şer lira “şapka avansı” verileceğini bildiriyordu. Şapka fiyatlarının giderek yükselişi üzerine bu avans 80 liraya çıkarılacaktı. Bu arada İngiltere’den bile gemilerle fötr ve panama kasketler getirilmeye başlanmıştı. Marksistler devrim ve inkılâplara “gardırop devrimi” diyerek küçümsemiş hatta alaya almışlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder