Zeitgeist bir projedir. Ama insanları aydınlatma değil, aydınlatma vaadiyle karartma projesi.
İlk önce doğrularını sayalım.
Doğrudur, 11 Eylül saldırısı bir komplodur.
Doğrudur, para sistemimiz hilekar bir düzendir.
Doğrudur, Hristiyan dini tahrif edilmiş ve içine pagan inanışından bir çok öğe sokulmuştur.
Doğrudur, dindarlık maskesini kullanan zalimler tarihte bir çok zulüm yapmıştır.
Lakin, Zeitgeist hareketi, bu doğruların arasına kendi batıl inançlarını sokarak arka plandaki amaçlarını gerçekleştirmek peşinde.
Bana kalırsa, sistemin yöneticilerinin (firavunlarının) bir eseri olan Zeitgeist, yok olmaya mahkum olan sistemin küllerinden başka bir sömürü düzeni kurmayı amaçlayan sinsi bir proje.
.................
Tuzak 1: Bugünkü bozuk düzeni kötüleyip 'para'yı ortadan kaldırmak istiyorlar. Parasız bir ortamda 'özel mülkiyet' i ortadan kaldırıp tüm mülkiyete 'halk' adına sahip olma amacındalar..Hz. Musa zamanındaki firavunun tüm Mısır'ın mülkünü sahiplenip bu yolla halkı köleleştirdiği gibi...
Para ortadan kalksın da, karteller dünya sofrasının başına rahatça otursun. Tabii 'biz karteliz, efendiyiz, sizi yöneteceğiz' diyerek oturmayacaklar. Size 'huzur, mutluluk, barış, demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet, merhamet' getireceğiz diyerek oturmaya çalışacaklar en baş köşeye.
Hipnoz ve büyü gibi (büyü,sihrin manalarından biri, bir kimsenin 'normal' şartlarda kabul etmeyeceği bir davranışı 'kabul' edilebilir duruma getirmektir ve ya bizzat yaptırmaktır) ilimleri kullanarak paslanmış kalplerine, çıplak akıllarına öylesine bir 'kudsiyet' kıyafeti dikecekler ki, 'kral çıplak' diye bağıran 'adalet, barış, huzur, özgürlüğe' karşı çıkmış olacak.
Kuran'da 'firavuni düşünce yapısının' üzerinde çok durulmasının hikmeti nedir acaba? Unutmamak gerekir ki, firavunlar ölür ama bu dünya yaşamı sürdüğü müddetçe 'firavunluk' ölmez. Okuyuculara tavsiyem, Zeitgeist ve benzeri sömürü düzenlerinin alt yapısını incelerken özellikle Firavun ile Hz. Musa arasındaki konuşmalara dikkat etsinler. Firavun'un 'tanrılık-Rab olma' iddiasını ortaya atarken tüm Mısır'ın servetine sahip olduğunu neden olarak göstermesi üzerinde tefekkür etmeye değer.
İşte Zeitgeist'in arkasında da böylesine bir firavuni akıl vardır.
Zeitgeist böylesine zalim bir düzeninin tohumlarını atmakla meşgul. 'Cehennem'i süslü püslü yaldızlı kağıtlarla sararak 'cennet' diye yurtturmaya çalışıyor.
..................
Halbuki günümüzde iktisadi hayatın çarpıklığının sebebi 'paranın mahiyeti' değil, 'paranın ortaya çıktığı ve dolaştığı sistemdir. Bir ekmek bıçağı ile adam da kesersin, çocuğunu beslemek için ekmek de. Birinde zulüm işlerken, diğerinde merhamet göstermiş olursun. Demek ki iş, 'ekmek bıçağında' değil, ekmek bıçığına (forma, cisme) manayı (niyeti) katan insanda bitiyor.
Bir başka örnek ise kumarhaneleri verebiliriz. Kumarhanelerde de bizim 'para' sistemizdeki gibi 'çipler' vardır. Lakin, kumarhanede 'enflasyon' canavarı diye bir yaratık yokken, aynı tip çiplerle dönen piyasalarda 'çiplerin' değeri devamlı düşer. Demek ki, sorun hardware'de(parada) değil, kullanılan software'de( merkez bankası sistemi- borca dayalı para sistemi).
Kötüye kullanılıyor diye 'para'yı yasaklamak, cinayete neden olabilir diye 'ekmek bıçağını' yasaklamak kadar mantık dışıdır.
...........................................................................
Lenin de zamanında, 'parayı' ve 'fiyat kavramını' silmeye kalkışmış ve hatta 'parasız' sistem Rusya'nın yüzde 90'ında denenmiştir. Fakat bu denemenin sonucu üretim felce uğramış ve Rusya tekrar paralı sisteme geri dönmek zorunda kalmıştır. Demek ki, 'parasız' sistem 'komünist Rusya'da daha önce denenmiş ve başarısızlığı kanıtlanmıştır.
...........................................................................
Zeitgeist, serbest piyasayı kötülüyor ama aslında günümüzde gerçek anlamıyla serbest bir piyasa yoktur. Piyasanın efendileri değişik taktikler kullanarak küçük oyuncuları eziyor ve onların piyasada hayat bulmasını engelliyorlardır. Yani, piyasa serbest değil, birkaç kartelin kontrolü altındadır.
Ama Zeitgeist, bu piyasa efendilerin çoğunu oluşturan Siyonistlerden nedense hiç bahsetmiyor!!!
Zeitgeist'in arkasındaki kartellerin gayesi, enerji sektörünü tamamen kontrol etme ve tüm yeryüzü kaynaklarını sınırsız sömürme yetkisini elde etme. Petrolden sonra alternatif enerjiyi de ellerine geçirmek istiyorlar. Zeitgeist da farkındaysanız bu enerjinin propagandasını yapmakta..
Bir bakalım bugün kimler ne kadar yatırım yapmış yeşil enerjiye:dünyanın en zengini Buffett en az 40 milyar dolar, Bill Gates 39 milyar, Google'ın yaratıcıları 11er milyar dolar yatırım yapmışlar..Sizce bu fikir kimlerin yatırımlarını daha karlı hale getiriyor?
Toplumları yeşil enerji mafyasının kucağına oturtma görevinin de halkı ikna bölümünü 'Zeitgeist' üstleniyor. (Öte yandan bu kartellerin nükleer enerji üretmek isteyen İran'a özellikle düşmanlıkları da daha iyi anlaşılacaktır. Enerji egemenlik demek. Bu büyük küresel sömürme planını, İran'ın nükleer projesi bozduğundan tüm güçlerini kullanarak İran'ı yok etmek istiyorlar.)
Zeitgeist tüm dünya servetini bir avuç insanın elinde toplama projesidir.
Zeitgeist, komünist bir düşünceyi temsil ediyor. Çünkü komünist düşüncenin amaçları budur. Yeryüzüne cennet gelir, devlete gerek kalmaz, paraya gerek kalmaz. Tüm kaynaklar tek elde toplanır ve halka paylaştırılır.Ayrıca yine kömunist inanışta ilk önce kapitalizm gelecek, dünyayı sömürdükten sonra komünizm hayat bulacaktır.
20.yüzyılda, bu düşünce tarzının ne kıyımlara yol açtığına şahit olduk. Komünist yönetimler halkı ‘0’da eşitlediler. Yönetici grup yani imtiyazlı grup ise malı götürdü.
Zeitgeist projesi de böyle vaatlerle geliyor ama elbet üretimi kontrol eden birileri olacak. İşte, Zeitgeist servet egemenliğini tamamen ele geçirmek isteyenlerin projesidir.
Tüm suçları ekonomik bir sebebe bağlamak ise tamamen Marksist bir düşüncedir.
Ayrıca Zeitgeist'e göre para olmazsa hiç suç olmazmış.
Zeitgeist, zamanın ruhu demek ama insan ruhundan hiç anlamıyor.
İnsan suçlarının çoğu kıskançlıktan yani hasetten kaynaklanır. Para elden alınsa, herkes güzel kazansa bile kimisi başkasının karısını, kocasını arzulayabilir ve bu şiddetli arzulama ise cinayet, aldatma gibi suçlara dönüşebilir. Ve ya başkasının çocuğu olup kendisinde olmaması bu durumu yaratabilir. Çocuksuz kişi kendi içindeki mutsuzluğa karşı başkasının mutluluğunu görmeyi çekemez ve bu sahip olmak isteyip olamama hırsı kişiyi birçok hataya sevk edebilir.
Bir başka örnekte ise, karşındaki tarafından düşüncelerinin, hareketlerinin küçümsemesi, aşağılaması da nefret duygusu uyandırabilir ve hararetli bir fikir çatışması şiddete kolayca dönüşebilir.
.............................................................................
Ama yanlış anlaşılmasın komünizme karşı kapitalizmi savunuyor değiliz.
Kapitalizm ve komünism aslında aynı özde birleşirler.
Her iki anlayışta da, servete 'emanet' gözüyle bakılmaz. Kapitalizmde servete sermaye sahipleri hakim olurken; komünizmde servet komünist partinin eline geçer. Yani imtiyazlı bir avuç insan ve onların çevresindekiler servete egemen olurlar. Önemli olan servete kimin sahip olduğu değil, kimin servetin üzerinde tasarruf sahibi olduğundan bugünün bankacıları, şirket patronları bir anda komünist partinin önde gelenlerinden olabilirler. Çünkü bu insanlar için önemli olan, serveti ve kaynakları kontrol etmek, bu kaynaklardan yararlanmaktır. İster şirketin başındaki patron olsun, ister ise komünist partinin yöneticisi. Her iki rol de paraya tapan insan için fark yoktur esasen. Onların amacı altın buzağıyı mümkün olduğu kadar sağmaktır.
Tuzak 2: Tahrif olmuş Hristiyanlığı kötüleyip tüm inançların eskiler tarafından uydurulmuş masal olduğunu iddia ederek semavi dinleri yok etmek çabasındalar...Arka plandaki amaç ise, yeni bir dünya dini (new age religion) ortaya koyarak ki (Hümanizm gibi) tüm dinleri bu tek çatı altında toplamak. Ayrıca, her insanın birer tanrı olduğuna (tanrı içinizde, siz Tanrı'dan bir parçasınız, O'nun çocuklarısınız gibi üflemelerle) ve yöneticilerin üst sınıf tanrı olduğuna inandırıp, 'küresel kast sistemi' kurmak...Bu yolla da tüm küresel gücü tek bir merkezden kontrol altına almak. Siyonistlerin kitaplarını okursanız dünyayı tek bir şehirden (Kudüs) yöneteceklerine olan inançlarını farkeder ve yeryüzünde cereyan eden hadiseleri daha iyi kavrayabilirsiniz...
Öncelikle, İslam'da gökteki tanrı diye bir inanç yoktur.
Zeitgeist, 'gökteki' tanrı masalı diyerek bütün bu inançların 'eskilerin masalları' olduğunu iddia ediyor. 'Gökte' ikamet eden tanrı tasavvurunu da sanki bütün insanların inancıymış gibi sokuşturuyor.
Halbuki, İslam inancında tanrı olan Allah; mekan ve zamanın yaratıcısıdır. Ne göktedir, ne de yerde. Bir insan bilgisayarı tasarlayıp ortaya çıkarınca nasıl bilgisayarın dışında oluyor fakat bilgisayara hakim ise, islamdaki tanrı inancına göre de Yaratıcının yarattıkları üzerinde hükmü geçer ama yere göğe hatta insan aklına sığmayacak kadar büyüktür. Sınırlı bir akıl nasıl kavrasın sınırsızı. Kavramak için çevrelemek lazım.
O yüzden islamdaki tanrı olan Allah’ın kendisi(zatı) bilinemez; O, sıfatları ve fiilleriyle kısmen tanınır. Zira akıl O'nun sıfatlarını bile tam olarak kavramaya yetmez. Zaten insandan beklenen de Allah'ı kavrayamayacağını akıl ve kalp yoluyla bilmesidir. Buna hayret ve haşyet makamları denir. Bu makamlara ulaştırılan insan, Allah'ın kavranamaz kadar yüce olduğuna ermiş insandır. İnsan ne kadar küçük olduğunu anlarsa o kadar büyür.
Yine bilgisayar örneğinden gidecek olursak; bilgisayarın tasarlayıcısının kaşını, gözünü, boyunu posunu tahmin edemeyiz fakat bilgisayar, bize kendisini tasarlayanın ne kadar dahi ve kabiliyetli olduğunu gösterir. Allah'ın yarattığı iç çevre (yani öz benliğimiz) ve dış çevre olan tabiatta da insanın görevi Allah'ın akla sığmayacak zatını değil, sıfatlarını öğrenmek içindir. İnsan derin düşündükçe bu sıfatların derin manalarına ulaşır. Tabiata ve kendine bakıp Allah'ın hiçbir sıfatını göremeyenler ise gerçek kör ve sağır olanlardır. Yoksa, fiziksel gözleri kaybedenler değil.
Ayrıca Kuran’daki ifadesiyle, O, göklerde bizden uzaklarda değil, ‘şah damarımızdan’ bile daha yakındır. Lakin insan O'nu unuttuğu sürece O'ndan uzaklaşır, hatırladığı sürece ise yakınlaşır. Bu uzaklık ise dünya hayatında insanın esas 'ızdırabıdır'.
........................
Zeitgeist’in aslında bir de ağabeyi var, her ne kadar Türkiye’de henüz ses getirmediyse de.
Bu da ‘Maitreya’ projesidir ki bu ikisi aynı kaynaktandır.
Maitreya projesi nedir?
Benjamin Creme adlı şahıs 1970’lerde beri mesih ile konuştuğunu iddia ediyor. Telepatik olarak haberleşiyor, mesihin söylediklerini de insanlara aktarıyormuş.
Bu şahıs, Maitreya’nın tüm dinlerin beklediği kurtarıcı olduğunu iddia ediyor. Yani hristiyanların İsası, müslümanların mehdisi, musevilerin kralı.
Buraya kadar klasik bir kendini mesih zanneden zır deli olduğu düşünülebilir.
Ama olay o kadar basit değil. Çünkü Birleşmiş Milletler’de, Japonya'da, Almanya'da konferanslar veriyor, insanlar ciddi ciddi dinliyor.
En büyük ABD televizyonlarına çıkıyor, herkes ciddi ciddi dinliyor. Hiç bir TV de çıkıp 'yine bir deli' demiyor. Normal şartlarda bilirsiniz habercilerin bunu nasıl yazacağını.
2010’da, Benjamin Creme Maitreya’nın TV’lere ilk kez çıkacağını bildirdi ama Maitreya olarak değil sıradan birisi olarak. O dediği gün, Raj Patel adında biri -ki Benjamin Creme’in Maitreya tarifine tıpatıp uyuyor- televizyonlara çıktı.
Maitreya ve Zeitgeist, tüm dünya üretimine hakim olmak isteyenlerin projeleridir
Bu Maitreya hareketi de, aynı Zeitgeist gibi dünyadaki tüm üretimi ele geçirme, kontrol etme planıdır. Maitreya bunu ‘bir peygamber’ edasıyla yaparken Zeitgeist, Maitreya’nın çıkışı için zihinsel temelleri atıyor. Zeitgeist, insanların beyninde kadim inanışları, bazı kurumları yıkarak bu çıkışa zemin hazırlıyor. Maitreya hareketi ise, yeni dünya dinini (New Age Religion) ortaya çıkartıyor.
Maitreya, Budistlerin bekledikleri mesihtir.
Çin ve Hindistan'a kayan ekonomik gücü, ruhani bir yalanla pekiştirip kontrol etmek istiyorlar. Zira Maitreya, o yöre insanının beklediği kurtarıcı.
Eminim son yıllarda uzak doğudan gelen yoga, reiki gibi mistik akımların arkasında ne olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Dünyayı arka planda yönetenlerin (gerek şirketleri, medyaları, okulları ile) bu son oyunudur tüm dünyayı ele geçirmek için. Budist öğretiyi kullanarak, sahte bir peygamberle tüm varlıklara el koymak istiyorlar.
Çok dikkat etmek gerek.
İşte size Maitreya hareketinden bazı satır başlıkları:
1) Maitreya insanlara nasıl tanrılık sıfatı kazanılacağını öğretecekmiş.(tanrı olma sanatı) Bu tamamen budist bir öğreti. Budistler, ibadetlerini tanrı için değil, tanrılaşmak için yaparlar. Maitreya da tüm insanlara bunu öğretecekmiş. Yani 1 tanrı yerine milyonlarca tanrı. Her birey artık 'tanrı' olacak. Şirk dininin en gelişmiş hali.
2) İnsanlığın kurtuluşu için tek çare ‘paylaşmakmış.’ Ama nasıl?
Maitreya ve ekibi (Benjamin Creme, ruhani efendilerimizin olduğunu söylüyor ve bu efendilerin başkanı Maitreyaymış yani Aşkın efendisi..) tüm dünya insanlarının arasında mal paylaşımının nasıl olacağını öğreteceklermiş. Biz buna 'komünist parti' diyoruz, Benjamin Creme 'ruhani efendiler' diyor.
Bu ruhani efendiler ve başkanları Maitreya (Raj Patel olması muhtemel) büyük bir ekonomik kriz zamanı ortaya çıkacaklarmış. O gün bütün TV kanalları Maitreya'ya bağlanacakmış ve onun açıklamalarını izleyecek ve ona göre adımlar atacakmışız.O bize nasıl 'paylaşıldığını' öğretecekmiş!!!(ruhani komünizm)
Unutmamak lazım neredeyse tüm büyük medya kuruluşları siyonist yahudilerin elinde. Ve de son yıllarda, bir çok kanal ve gazete Maitreya ve Raj Patel'in tanıtım çalışmasını arttırdılar.
Siyonistler, kendi ırklarının üstün olduğuna ve tüm dünyada bir krallık kurarak diğer insanların efendileri olacaklarına inanıyorlar. Çünkü onlar efendi olmak, diğerleri ise efendilerin hizmetkarı olmak için yaratılmış. Bu bir komplo değil, bu adamların inanışları böyle. İsteyenler bu inanışın olduğu Talmud, Siyon Protokolleri gibi kitapları okuyabilirler.
Unutmamak gerekir ki, hareket düşüncenin, düşünce ise tasavvurun sonucudur. Eğer diğer insanlara, 'köleniz olsun' diye yaratıldıkları nazarıyla bakarsanız, bu 'diğer insan' tasavvuru düşüncelerinize, fikirlerinize ve sonunda hareketlerinize yansıyacaktır.
3) Bugün küresel bankacılık sisteminin arkasında siyonist yahudiler vardır.Bu şahıslar inanışları gereği dünya krallığını kurmak için bu hareketleri arka planda yönetirler. Merkez bankacılığı sisteminin mühendisleri olduklarından sistemin yakında hata verip çökeceğini biliyorlar ve o çöküş günü için hazırlık yapıyorlar. Çünkü o gün, insanlık büyük bir buhran içinde olacak ve bir lokma ekmek bulamazken bir kurtarıcıya ihtiyaç duyacak. İşte bu sinsi fareler, dünyayı egemenlikleri altına almak için bu noktada göreve başlayacaklar. Zeitgeist, bu büyük planın ön hazırlığını yapıyor.
4) Maitreya’nın sesini herkes telepatik olarak kendi dilinde içinde duyacakmış. Bir çok toplu iyileşmeler olacakmış.
Sözün özü, bu sömürü düzeninde insanlar yalancı bir cennetle kandırılacak ve yavaş yavaş tam bir köle halini alacaklar. Sistemin efendilerinin verdiği kadar yiyecek, sisteme karşı geldiklerinde ise fişleri çekilecek.
Cemal ADEM'e sorularınızı ve yorumlarınızı info@bankalarveorumcekler.com dan ulaştırabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder