16 Şubat 2012 Perşembe

Dış ilişkiler - Mahir Kaynak

Bir ülkenin yabancılarla ilişkisi ya da o ülkelerin bize müdahalesi sadece dışişleri teşkilatı tarafından yürütülmez. Başka bir ülkeyi kontrol etmeyi isteyen bir güç kontrol etmek istediği ülkede güçlü bir ekonomik yapı oluşturur. Bu yapının amacı sadece ekonomiye yön vermek değildir. Bu yolla medyayı, siyasette rol alan aktörleri de yönlendirir. Medyadaki etkileri çok önemlidir. Böylece halkın düşüncelerini, dostluklarını, düşmanlıklarını ve hedefini de belirler. Türkiye’de düşman ideoloji kriterine göre belirlenmiş, komünizm, kürtçülük, türkçülük ve irtica ile mücadele olarak tanımlanmıştır. Bu kriterler hangi ülkelerin dost, hangilerinin düşman olduğunu belirlemiştir.

Kontrol edilen ülkede tüm güvenlik güçleri bunlarla mücadele etmiş ve bu ideolojilerin dışında kalanlar dost sayılmıştır.
Bir gücün diğer bir ülkeyi kontrol etmekte kullandığı en önemli araç istihbarat servisidir. Genel kanaat istihbarat servislerinin asıl amacının bilgi toplamak olduğu yönündedir ve bu yanlıştır. Kontrol eden ülke bilinmesi gerekenleri çok önceden öğrenir ve bundan sonraki bilgi toplamanın amacı operasyonlarını bozacak kimseleri tespit ve onları etkisiz hale getirmektir.
Böyle bir müdahaleye karşı o ülkenin istihbarat servisinin mücadele edeceği düşünülür. Eğer bu servis de düşmanı ideolojik kriterlere göre belirlemişse müdahale eden güç çok rahat hareket edebilir. Yerli istihbarat servisi düşman sayılan ideolojileri savunanları etkisiz hale getirmeyi görev sayar. Yabancı istihbarat servisi ise onlara iş sahası açmak için bu görünümdeki ideolojileri savunan kuruluşları destekler ve kendisine rahatça hareket edebileceği bir alan oluşturur. Bunun bir başka sonucu da ülkenin kendi istihbarat teşkilatını hasım saymasıdır. Çünkü bir çok insan düşünceleri nedeniyle baskı altındadır.
Türkiye’de geçmişte durum böyleydi şu anda değiştiğini gözlemleyemiyoruz. Bir insanı karalamak için onun  istihbarat servisi adına hareket ettiği söylenir ve bu kişiyle iliişkiler kesilirdi. Yani bizim istibarat servisimizin hedefinde farklı düşünenler olduğu yaygın bir kanaatti. İstihbarat teşkilatı ile ilgisi olduğu bilinen veya düşünülenler dışlanırdı. Bir örnekle duruma açıklık getirelim. 1980lerin başında üniversite öğretim üyelerinin kurduğu bir dernek geçmişte istihbarat teşkilatında görev almış olanların  üniversitede yer almaması gerektiğini söylemiş ve bu karar uygulanmıştı. Halkın olumsuz tepkisinin  yanında ülkeyi yönetenler de bu kişilere uzak durmayı tercih etmişti. Hele böyle bir kişi hasmın sadece düşman sayılan ideolojileri savunanlardan ibaret olmadığını, dost ülkelerin de ülkemizde operasyonlar yaptığını söylerse etkisiz hale getirilirdi.
Kamuoyunda terörün sadece bir örgüte bağlanması ve bunun  asıl hedefinin ülkenin izlemek istediği politikaları engellemek isteyen yabancı güçlerin rollerinin araştırılmaması bu güçlerin rahatça hareket etmesine yol açtı ve sonunda Türkiye, ABD ve Avrupa’nın karşı çıktığı ve engellemeye çalıştığı PKK, bu güçlere rağmen ayakta kalmayı ve terör yapmayı başardı. Bu söz doğru mu? Ama görünen bu.

Hiç yorum yok: