Lice'de ne yapılmak istendi? Başbakan Tayyip Erdoğan, Başbakan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ve Diyarbakır Valisi Cahit Kıraç, Lice'nin arkasındaki karanlık odakları deşifre etti.
Başbakan Erdoğan, "Lice olayının dayandığı yer, esrar olayıdır. Kalekol, karakol, bunların hepsi hikayedir"dedi. Akdoğan ise köşe yazısında detaylar verdi:"Uyuşturucu, sınır kaçakçılığı, işadamlarından haraç gibi konular, terör örgütünün menfaat temin ettiği konulardır." Vali Kıraç da "Uyuşturucu baronları Çözüm Süreci'nin başlamasıyla elde ettikleri gelirlerin kaybedileceği korkusuyla süreci sabote etmek maksadındalar" dedi.
Uyuşturucudan yılda 500 milyon dolar kazanan PKK'nın, bu geliri kaybetmemek için yeni tezgahlar açacağı zaten bekleniyordu. "Uyuşturucu pazarı" parantezinde, barış sürecinin sonuçlarını analiz edersek, terör belası bittiği anda, silah ve uyuşturucu baronlarına büyük darbe vuracağı işin başından beri bellidir. Çünkü silah ve uyuşturucu baronlarının yıllardır, dünya üzerinde kullandığı en stratejik hat, Türkiye'den geçiyor.
Dünya uyuşturucu trafiğine göre, Afganistan'dan çıkan uyuşturucu, İran- Türkiye-Bulgaristan-Avusturya ve Polonya üzerinden Hollanda'nın başkenti Amsterdam'a gidiyor. Deniz yolundan, Akdeniz ve Karadeniz hatları kullanılıyor. Hollanda'nın Rotterdam limanına giriş yapılıyor.
Birleşmiş Milletler raporlarına giren şu nota özellikle dikkat etmeliyiz: "Dünya uyuşturucu baronlarıyla işbirliği yapan PKK mafyasının Avrupa'da yaygın bir gizli şebekesi ve işbirlikçileri var."
SİLAH VE UYUŞTURUCU
Gazeteci-yazar Cem Küçük, 13 Eylül 2012 günü Yeni Şafak gazetesinde dikkati çeken bir yazı kaleme almıştı. Bir yıl sonra, Lice olayı patlak verince bu yazı aklımda geldi.
Birlikte okuyalım: "30 yıldır mücadele ettiğimiz, elebaşını yakaladığımız PKK terörünün kökünü bir türlü kurutamıyoruz. Bunda PKK'nın para ve lojistik desteklerinin önüne geçememenin de payı var. PKK, İsrail, ABD, Rus, Çek, Belçika, İtalyan vb. birçok ülkenin silahlarını kullanıyor olabilir ama bunların nasıl elde edildiği çok mühim. Avrupa'dan gelen uyuşturucu gelirleri ve toplanan haraçlarla bu silahların külfeti gideriliyor. İddiaya göre bu silahları üreten ABD'li Blackwater isimli bir şirketti. Oğul Bush Irak'taki güvenlik işlerini özel şirketlere vermişti. Bu şirketlerin en önemlisi Blackwater'dı. Tabii işin bir de silah lordları tarafı var. PKK'nın dünya üzerinde silah satan baronlarla olan ilişkisi detaylı soruşturulursa çok şey ortaya çıkar."
SONUÇ: Nerede ne olursa olsun muhakkak arka planına bakmalıyız. BÜYÜK RESMİ görmeliyiz. Barış süreci, Türk-Kürt kardeşliğini perçinleyecek.
Ortadoğu haritası değişecek. Bu haritada BÜYÜK TÜRKİYE yeni bir konumda yer alacak. Petrol, uyuşturucu, silah baronları, yüzyıldır içine kapattıkları Türkiye'yi karşılarında görmenin sıkıntısını yaşayacak. Zorluklar ise bir ve beraber olunarak aşılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder