TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile eski bakanlardan Adnan Kahveci’nin ölümleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
İki ismin de öldürüldüğüne inandığını söyleyen Kuzu, “Özal, o gün saat 04.00’te yatıyor, 08.30’da kalkıyor, gece saat 03.00’te bir kola veriliyor. Bu kolayı veren görevlilerden biri Kanada’ya diğeri Honduras’a kaçıyor. Ecel eceldir ama aynı yılda bu kadar önemli kişilerin eceli de çok tesadüf olmaz gibi geliyor.’’ dedi. Türk siyasî tarihinin en karanlık yıllarının 1993 ve 2007 olduğunu dile getiren Kuzu’nun, Özal’a suikast girişimiyle ilgili söyledikleri de dikkat çekici: “Özal, suikast girişiminde MGK’nın parmağı olduğu için araştırılmasını istemedi.”
Burhan Kuzu, makamında gazetecilere açıklamalarda bulundu. Türk siyasi tarihinin en karanlık yıllarının 1993 ve 2007 yılları olduğunu söyledi. Kuzu, “24 Ocak 1993 Uğur Mumcu, 5 Şubat 1993 Adnan Kahveci’nin Bolu Gerede yolundaki kazası, 17 Şubat 1993 Orgeneral Eşref Bitlis’in uçağının düşmesi, 17 Nisan 1993 Özal’ın ölümü, 2 Temmuz 1993 Madımak katliamı, 5 Temmuz 1993 Başbağlar olayı, 33 vatandaşın öldürülmesi, 22 Ekim 1993 Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikastı, 4 Kasım 1993 Binbaşı Cem Ersever’in öldürülmesi...’’ dedi. 2007’de de Danıştay saldırısı, Cumhuriyet Gazetesi’ne saldırı, Trabzon’da dini liderin öldürülmesi, Malatya olayları gibi benzer olaylar görüldüğünü hatırlattı. Bunların AK Parti hakkında açılan kapatma davasında delil olarak gösterildiğini söyledi. Kuzu, “AK Parti günah keçisi olarak kabul edildi. Şimdi Ergenekon yargılanmasına baktığınız zaman işin çehresinin değiştiğini görüyorsunuz. Uğur Mumcu’nun cenazesinde ‘kahrolsun şeriat’ diye yürüyenler, bugün yazdıkları kitaplarda, işin arkasında daha büyük güçlerin olduğunu yazmak durumunda kaldı. Adnan Kahveci olayı durup dururken gündeme gelmedi. Özal’ın ölümünde olayların seyri de hep şüphe çekiyor. Kartal Demirağ meselesinde kurşun isabet etmiyor. Korkut Özal bana, “Turgut abi, bu işin üzerine gidelim dediğimde, ‘sakın ha bu işi kurcalamayın, işin içerisinde o günün MGK üyelerinin bile bulunduğunu’ dolayısıyla bu işin devlete zarar vereceğini söyleyerek konuyu tamamen kapatmamızı istedi.” demişti. O gün saat 04.00’te yatıyor, 08.30’da kalkıyor, gece saat 03.00’te bir kola veriliyor. Bu kolayı veren görevlilerden biri Kanada’ya, diğeri Honduras’a kaçıyor. Bu iki ülkenin de Türkiye ile yardımlaşması yok. Bu, çok planlı ve projeli bir şekilde oluyor. GATA hazırlanıyor ama aracı döndürüyorlar Hacettepe’ye. Alınan kanın kaybolması. Olaylar zinciri birbirini kovalıyor. Ben o zaman da şüpheyle baktım, hâlâ da bu kanaatimi değiştirmedim.”
Turgut Özal’a gecenin bir yarısı kola veren görevlilerin, Kanada ve Honduras’a kaçışının mutlaka üzerinde durulması gerektiğini anlattı. Kuzu, “Gece saat 03.00’te kolayı kim verdi? Bu önemli. O isimlerin kim olduğunu bilmiyorum ama bunlar mutlaka biliniyordur. Ortalığı karıştırmak gibi bir niyetimiz olamaz, ipuçları vermeye çalışıyoruz.’’ dedi. “İki (Kahveci-Özal) ismin de öldürüldüğünü mü düşünüyorsunuz?’’ sorusuna, “Bendeki şey o. Bu olayları tesadüfi olaylar olarak algılamayı doğru bulmam. Ecel eceldir ama aynı yılda bu kadar önemli kişilerin eceli de çok tesadüf olmaz gibi geliyor.” cevabını verdi.
“MGK’nın içinde bulunduğu grup dediniz. Askerî kanat mı, sivil kanat mı?” sorusu üzerine, “O konuda bir şey söylenmedi ama o dönemde Özal’ın ‘Kartal Demirağ olayının üzerine gidilmemesini söylediği’ belirtildi. Bu o zaman Uğur Mumcu’nun öldürülmesinde de söylendi. Ecevit’in, ‘önümüzde duvarlar var, arka tarafına geçemiyoruz’ sözleri. Mehmet Ağar’ın sözleri. Bunlar birbiriyle bağlantılı gözüküyor. Demek ki çok güçlü bir çete, öyle anlaşılıyor.’’ diye konuştu.
İstanbul’da bir otelde buluştuk ‘Hazırlan, parti kuruyoruz’ dedi
Burhan Kuzu, Özal’la en son görüşmesinin vefatından 21 gün önce olduğunu belirtti. “Sapasağlam, dipdiri adamdı.” diyen Kuzu, Özal’la İstanbul’da bir otelde bir araya geldiklerini belirtti. Şunları söyledi: “O zaman ANAP’ta olan, şu anda bizde bir bakan... Beni çağırdı, ‘Başkanlık sistemi konusunda seni zamanında dinlemedik.’ dedi. ‘Ekonomiyi düzelttim, keşke siyaseti düzeltseydim. Benim düzelttiğim ekonomiyi Demirel ile İnönü perişan ettiler. Beni bu dört duvar arasına ittiler. Sıkıldım, memleket çok perişan. Ben Balkanlar’a gidiyorum. Oradan geleceğim, Kafkaslar’a gideceğim, dönüşte parti kuracağım, seni listeye aldım, sakın yok deme.’ dedi. Balkanlar’a, Kafkasya’ya gitti. Ben hazırlığımı yaptım, hâlâ evimin bir köşesinde durur o hazırlık anı olarak, döndüğü günün bir gün sonrasında da vefat etti.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder