Hunların Kayıp Kitapları ve Sutralar
Yrd.Doç.Dr. Tilla Deniz BAYKUZU∗
Özet: Tarihte Türklerin bilinen ilk yazılı eserleri taş kitabelerdir. Soğdca ve Göktürkçe kullanılarak yazılmış olan bu eserler tüm Orta Asya’ya yayılmış olarak günümüze kadar gelmişlerdir. Peki Çinlilerle yüzyıllarca coğrafi, siyasi ve kültürel açıdan yakın ilişkilerde bulunan Türkler Çin yazısı kullanmışlar mıydı?
Çin kaynaklarının IV-V. yüzyılda Çinde kurulan dört Hun devletiyle ilgili verdiği bilgilerde Hunların yazıya geçmiş olduklarının ipuçlarını sunarlar. Bu devletlerin liderleri çeşitli sebeplerle yazıtlar diktirmişlerdir. Ancak daha da önemlisi bu devletlerin bazıları kanunname, bazıları ise kendi tarihlerini de kapsayan çeşitli kitaplar yazdırmışlardır. Zaman içerisinde
Hindistan ve Orta Asya yoluyla Çin’e gelen Budhizmi kabul
eden Hunlar kutsal Budhist metinlerinin tercüme edilmesinde çok büyük rol oynamışlardır.
Tüm bu kitap ve sutraların yazılmasında Çince kullanılmış bile olsa bu
eserler Türk yazılı edebiyatının en erken dönemlerini oluşturmuş olma
ihtimalleri yüksektir.
Giriş
Güney Hunlarının devamı olan Hun boyları, IV. ve V. yüzyılda Merkezi
Çin’de dört devlet kurmuşlardır. Han veya İlk Chao (304-329), Sonraki
Chao (319-352) Hsia (407-431) ve Kuzey Liang (397-439) adlı bu devletler,
Çin topraklarını ele geçirmekle kalmamış, Çin yönetimini, 317 yılında Yangtze
Nehri güneyine göç etmek zorunda bırakmışlardır. Çin, bu tarihten itibaren
artık kuzey ve güney olarak anılmaya başlanmıştır. Çin topraklarını ele
geçirir geçirmez kendilerini Çin’in yeni hakimleri ilan eden bu Hun devletlerinin
ch’an-yüleri1, ch’an-yülük unvanının yanına “imparator” unvanı almayı
da ihmal etmemişlerdir. Çin’in yeni Hun imparatorları, devletlerinin kısa
ömürlerine rağmen olağanüstü saraylar, binalar, köprüler yaptırmış, birçok
bölgeyi tarıma açmış, dut ağacı ekimini desteklemiş, yeni kanunlar çıkarmış
ve eğitime birinci planda yer vermişlerdir. Konar göçer bozkır kültüründen
beklenmedik bir şekilde yerleşik hayata uyum sağlayan bu devletler kendi
yazı dilleri olmadığından Çince’yi kullanarak kendi tarihlerini ve kabul ettikleri
Budhizmle ilgili çeşitli kitapları yazdırmakta da gecikmemişlerdir.
Gelişme
Hun imparatoru Liu Yao’ın İlk Chao Devletiyle2 yollarını ayıran eski kumandan
Shih Lo, 319 yılında Chao Bölgesinde “Sonraki Chao Devletini”3 kurmuş,
ancak Liu Yao’ın devleti yıkılıp Hun imparatoru ölünceye kadar “imparator”
unvanı almamaya özen göstermiştir. “Chao Kralı” unvanıyla yetinen
Shih Lo, başa geçtiği andan itibaren Çinli okumuş ve memur sınıfını yerlerinden
almamış, onlardan istifade etme yoluna gitmiştir. Eğitime oldukça
önem veren Shih Lo, Çin kaynaklarının ifadesine göre Çince okuma-yazma
bilmemesine rağmen emrindekilere Çin yıllıklarını okuturdu. Hatta savaşa
gittiği zamanlarda bile kendisine bu yıllıkları okumaları için çömezleri de
yanında götürür, çadırında özellikle Han Hanedanlığı yıllığını dinler, eski Çin
imparatorlarının ve komutanların hatalarından dersler çıkarırdı (FANG., 648:
105/2735-36; TSUİ, 386-535: 14/104).
İyi bir politikacı olan Shih Lo, başa geçer geçmez bir çok etnik grubu barındıran
topraklarında gerekli gördüğü yeni kurumlar açmıştır. Bunlar Ekonomi
Bakanlığı, Hukuk Bakanlığı ve Tarih Bakanlığıdır (SSU-MA,1084: 2871;
FANG 648: 105/2735; TSUİ 386-535: 13/97). Yaptığı bir çok savaş sonucunda
ülke içinde eski kanunların değişen şartları karşılayamadığını, hukuk
ve kanunların iyi uygulanmadığını ve yeterli olmadığını farketmiştir. Üstelik
Hun, Çinli, Moğol ve Tibetli gibi değişik milletlere mensup halkı sadece tek
tip eski Çin kanunlarına göre ya da bozkır törelerine göre idare etmenin
mümkün olamayacağını düşünüyordu. Farklı kültürlere aynı anda hitap edecek
yeni bir kanunname hazırlanması gerekiyordu. Bunun için büyük bir
buyruk yazdırarak civarda yaşayanların adet ve kanunlarının toparlanarak
yeni bir kanunname yazılmasını emretti. Nihayet Hsin Hai Chih tu adındaki
kanunnameyi yazdırdı. Bu kanunname 5000 kelimeden oluşmaktaydı ve
devlet yıkılıncaya kadar 10 yıldan fazla zaman yürürlükte kaldı. İçeriği hakkında
bilgimiz yoktur.
“…勒又下書曰:“今大亂之后,律令滋煩,其采集律令之要,為施行條制."
于是命法曹令史貫志造《辛亥制度》五千文,施行十余歲,乃用律令。”
… “Lo, yine buyruk çıkardı: ‘Bugün büyük kargaşadan (savaş) sonra, kanunlarda
sıkıntılar meydana gelmiştir. Düzeni kontrol etmek için kanunların gereksinimleri
toplansın.’ Böylece hukuki işler görevlisi Kuan Chih’ya 5000
kelimelik Hsin-hai Chih-tu’yu yazdırdı. Bu kanunlar on yıldan fazla yürürlükte
kaldı” (FANG., 648: 104/2730).
Kaynakların bize aktardığı bu kısacık bilgi bize Türk tarihinin ilk yazılı kanunnamesinin
bilinenden çok daha önceleri, yani IV. yüzyılın ilk yarısında yazıldığının
açık bir ifadesidir.
Ayrıca Hun imparatoru Shih Lo, okumuş Çinlileri mesleklerine göre istihdam
etmek ve devlete yeni bürokratlar yetiştirmek amacıyla Hsiang-kuo şehrinin
batı kapısında yazı, edebiyat, din ve saray memurluğu için çeşitli dersler
içeren on kadar ilkokul açtı. Yüzden fazla otoriter subay çocuğunu öğretmen
olarak bu okullara tayin etti. Ayrıca bir “Üniversite” kurarak 300 öğretmen
idaresinde eğitime açtı (TSUİ, 386-535: 13/96). Gençlerin eğitimi için imkanlar
sağladı, onları eğitimli olmaya teşvik etti. O, sadece okulları kurmakla
kalmamış, yapılan eğitimi ve okulların durumunu yakın takibe almıştır. Örneğin
Shih Lo, sık sık kurduğu ilkokulları ve üniversiteyi ziyaret eder ve öğrencilerin
sınavlarını izler, yüksek derece alanlara ödüller verirdi
(FANG.,648: 105/2741; TSUİ, 386-535: 14/104). Tarihe duyduğu sevgi ve
önemden dolayı kendi ülkesinin tarihini de yazdırmış olduğu görülmektedir.
Çin yıllıkları üç kitaptan bahsederler:
…”命记室佐明楷、程机撰《上党国记》,中大夫傅彪、贾蒲、江轨撰《大
将军起居注》,参军石同、石谦、孔隆撰《大单于志》。
“Emir vererek Kayıt memurları Tzuo Ming-k’ai4 ve Ch’eng Chi5’ye “Shangtang
Şehri Kayıtları’, Saray Müfettiş Yardımcıları6 Fu Piao7, Chia P’u8 ve
Chiang Kuei9’ye ‘Baş Kumandanın Günlüğü’, asker toplamakla görevli olan
subay Shih T’ung10, Shih Ch’ien11 ve Kung Lung12’a ise ‘Büyük Ch’anyü’nün
Tarihi’ adlı kitapları yazdırdı (FANG 648: 105/2735-2736).”
Bu eserler;
1-上黨國記
Shang-tang Şehri Kayıtları
Shang-tang13 şehri Hun imparatoru Shih Lo’nun doğup büyüdüğü yer, yani
memleketidir. Hun boylarının III. yüzyılın başında Çin içinde yerleştirilmesi
sırasında ailesi, bağlı olduğu Chiang-ch’ü boyuyla birlikte kuzeydeki Shangtang
şehri Wu-hsiang kasabasının Chieh bölgesine yerleştirilmişti (FANG
648: 104/2707; TSUİ, 386-535: 21/73; SSU-MA 1084: 2709). İşte bu boy
sonraları Çin tarihinde “Chieh Hunları” olarak anılmıştır. Shih Lo ise kayıtlardan
tesbit ettiğimiz kadarıyla 273 yılında burada doğmuştur.
Bu eser, Güney Hunlarının bazı boylarının buralara ne zaman yerleştiği ve
nelere maruz kaldıklarını içeriyor olabilir. Çünkü kayıtlardan anladığımız
kadarıyla bu bölgedeki Hunlar Çinli yöneticiler tarafından kötü muameleye
uğramışlar hatta köle olarak satılmışlardır14.
2- 大將軍起居注
Baş Kumandanın Günlüğü
Burada kastedilen başkumandan Shih Lo’nun kendisi olmalıdır. Çünkü Lo,
kendi devletini kurmadan önce İlk Chao devletinde çok güçlü bir başkumandan
olarak ün yapmıştı.
Bu tür tarihi kayıtlar aslında imparatorun konuşmalarının kayıtlarıdır. İmparatorun
söylediği sözlerin kayıt altına alınmasından oluşurlar. Han hanedanlığı
döneminde ve daha sonraları kayıt edilmiş bu sözleri sonradan düzenleyen
ve düzelten memurlar bulunmaktaydı.
Bu kayıtlar imparatorun emirleri, protokol kuralları, kabul edilen elçi grupları,
dini törenler, hava durumu, nüfusun azalıp çoğalması gün be gün kayıt edildiğinden
tarihçilerin başvurduğu birinci elden kaynaklar olmuştur (YANG,
1986: 790).
3- 大單于志
Büyük Ch’an-yü Kayıtları
Eserin adından, Lo’nun Sonraki Chao Devleti’ni kurmasından sonraki yani
319 yılında “Büyük Ch’an-yü” unvanı almasından sonraki dönemleri kapsadığı
anlaşılmaktadır. Eseri yazan görevlilerden bazıları Hun İmparatoru gibi
“Shih” soyadı taşımaktadırlar. Bundan bu görevlilerin Hun imparatorunun
akrabası oldukları anlaşılmaktadır.
Bu üç eser genel olarak bakıldığında Hun imparatoru Shih Lo’nun tüm hayatını
anlatan eserler olmalıdır. Belki de Hunlar Türk tarihinin ilk resmi tarih
yazıcılığını bu eserlerle başlatmışlardı ve yine Türkler ilk kez kendi tarihlerini
kendileri yazmaya başlamışlardı. Bu eserlerin isimden ibaret bile olsa varlığının
ortaya çıkması Türk tarihinde bir çok yanlış bilgi ve bundan doğan ön
yargıyı ortadan kaldırmaya yetecektir.
Bu Hun Devletinin yaşadığı tarihten yaklaşık bir asır sonra Kansu Bölgesi
civarında Kuzey Liang Hun Devleti’ni (397-439)15 kuran Chü-ch’ü Menghsün,
Çin sarayında yetiştiği için çok iyi Çince bilen, eğitimli bir Hun lideriydi.
Bu yüzden rahipleri ve bilim adamlarını himayesi altına almış, bir çok
kitap yazdırmıştı. Budhizmi kabul eden bu Hun lideri, Kuçalı rahip
Dharmaksema yani Çince adıyla “Tan Wu-chen”16ı, sarayın himayesine
almıştır. Bu rahip sayesinde Liang-chou Bölgesinde bir çok Budist sutra17
çevrilmeye başlanmış, kısa zamanda Tun-huang18 ve Ku-tsang19 şehirleri
birer tercüme bürosu haline gelmiştir (ESİN, 1971: 319).
Sutra çevirilerinin yanı sıra tarihçilere “Liang Tarihi” ve “Tun-huang Tarihi”
gibi kitaplarla kendi tarihini de yazdırmıştır. Meng-hsün, zaman zaman elçiler
göndererek Sung sarayına Budhist Sutra çevirileri göndermiş, onlardan ise
bir takım tarih kitapları istetmiştir (TSUİ,386-535: 9/670-671).
Meng-hsün kadar kitaplara düşkün olan oğlu Mu-chien, babasından sonra tahta
geçtiğinde hem kuzeyin hakimi Tabgaç imparatoruyla hem de güneydeki Çinlilerin
Sung Hanedanlığı (420-494) yla iyi geçinmeye çalışmıştır. 436 yılında,
SLKCC;
“...周生子十三卷,时务论十二卷,三国总略二十卷,俗问十一卷,十三
州志十卷,文检六卷,四科传四卷,敦煌实录十卷,凉书十卷,汉皇德传
二十五卷,亡典七卷,魏驳九卷,谢艾集八卷,古今字二卷,乘丘先生三
卷,周髀一卷,皇王历三合纪一卷,赵.20传并.元历一卷,孔子赞一卷,合
一百五十四卷.”
又求晋赵起居注诸杂书数十件.
“...Chou Sheng-tzu, 13 cilt, Shih-wu Lun, 12 cilt, San-kuo Tsung lueh, 20
cilt, Ssu-wen, 11 cilt, Shih-san Chou chih, 10 cilt, Wen-chien, 6 cilt, Ssu-k’o
Ch’uan, 4 cilt, Tun-huang Shih-lu10 cilt, Liang Shu, 10 cilt, Han Huang Te
Ch’uan 25 cilt, Wang-tien, 7 cilt, Wei-po, 9 cilt, Hsieh Ai Chi, 8 cilt, Ku-chin
tzu, 2 cilt, Sheng Ch’iu Hsien-sheng, 3 cilt, Chou Pai, 1 cilt, Huang Wang Li
san-ho Chi, 1 cilt, Chao Fei-chih chuan pin-chia. Yuan-li, 1 cilt, Kung-tzu
Tzan, 1cilt21; (adlı) toplam 154 cilt (kitap)hediye etti.
Ayrıca Chin, Chao Günlükleri ile on değişik konuda kitap istedi.”
SS. ise:
“....十四年,茂虔奉表献方物,并献《周生子》十三卷,《时务论》十
二卷,《三国总略》二十卷,《俗问》十一卷,《十三州志》十卷,《文
检》六卷,《四科传》四卷,《敦煌实录》十卷,《凉书》十卷,《汉皇
德传》二十五卷,《亡典》七卷,《魏驳》九卷,《谢艾集》八卷,《古
今字》二卷,《乘丘先生》三卷,《周髀》一卷,《皇帝王历三合纪》一
卷,《赵匪攵传》并《甲寅元历》一卷,《孔子赞》一卷,合一百五十四
卷。茂虔又求晋、赵《起居注》诸杂书数十件,太祖赐之。
(http: //win.mofcom.gov.cn/book/htmfile/78/s11935_6.htm, (31-01-2007)
“...On dördüncü yılda Mu-chien, değişik hayvan ve eşyalardan oluşan vergi
gönderdi. Bunun yanında ; Chou Sheng-tzu, 13 cilt, Shih-wu Lun, 12 cilt, Sankuo
Tsung lueh, 20 cilt, Ssu-wen, 11 cilt, Shih-san Chou chih, 10 cilt, Wenchien,
6 cilt, Ssu-k’o Ch’uan, 4 cilt, Tun-huang Shih-lu, 10 cilt, Liang Shu, 10
cilt, Han Huang Te Ch’uan, 25 cilt, Wang-tien, 7 cilt, Wei-po, 9 cilt, Hsieh Ai
Chi, 8 cilt, Ku-chin tzu, 2 cilt, Sheng Ch’iu Hsien-sheng, 3 cilt, Chou Pi, 1 cilt,
Huang-ti Wang Li san-ho Chi, 1 cilt, Chao Fei-chih ch’uan ve Chia-yen Yuanli,
1 cilt, Kung-tzu Tzan, 1cilt toplam 154 cilt hediye edildi. Mu Chien ayrıca
Chin ve Chao’lara ait günlükler ile değişik konularda on çeşit kitap rica etti.
T’ai-tzu yolladı.” olarak kaydetmiştir.
Bu iki kaynakta kitap isimlerinin bazılarında farklılık gözükmektedir. Bu farklılıklar
Çince klasik eserlerdeki noktalama işaretinin olmamasından kaynaklanmaktadır.
Sonradan yapılan noktalamaların hatalı yerlere konulması bu
eserlerinin adlarının yanlış okunmasına sebep olmaktadır. Kanaatimizce bu
iki eser arasında Sung Shu’da22 verilen eser isimleri daha doğrudur. Sung
Shu’yu esas alarak toplam 154 cilt olan eserleri şöyle sıralayabiliriz:
Dipnotlar
1. Chou Sheng-tzu, 13 cilt,
Tun-huanglı bir yargıçtır
(http: //www.cass.net.cn/chinese/s15_wxs/fengcai/other/zhaokf/04.htm,31-
05-2005.
2. Shih-wu Lun, 12 cilt,
3. San-kuo Tsung lueh, 20 cilt,
Üç Devlet Dönemi Genel Tarihi: Doğu Han Hanedanlığı 220’de yıkıldıktan
sonra toprakları üzerinde Wei, Shu han ve Wu adlı üç devlet kurulmuştur.
220-265 yıllarında hüküm süren bu üç devlet zamanla birbirlerini yıkmış,
yerlerini 265 yılında Chin Hanedanlığı (265-317) almıştır. Bu kitap o dönemin
tarihi olmalıdır.
4. Ssu-wen, 11 cilt,
5. Shih-san Chou chih, 10 cilt,
On Üç Eyalet Tarihi: Genel Çin tarihi olmalıdır.
6. Wen-chien, 6 cilt,
7. Ssu-k’o Ch’uan, 4 cilt,
8. Tun-huang Shih-lu, (Tung-huang Tarihi) 10 cilt,
9. Liang Shu, 10 cilt,
Liang Tarihi: Kuzey Liang Hun devleti Liang-chou denilen Liang Bölgesinde
kurulmuştur. Bu tarih kitabı bölgenin tarihini içeren bir kitap olmalıdır.
10. Han Huang Te Ch’uan, (Han İmparatorlarının Erdemi) 25 cilt,
11. Wang-tien, (Kayıp Sözlükler) 7 cilt,
12. Wei-po, 9 cilt,
13. Hsieh Ai Chi, (Hsieh Ai Külliyatı), 8 cilt,
14. Ku-chin tzu, (Dünden Bugüne Yazı) 2 cilt,
Çin yazı karakterlerinin gelişim tarihinin incelendiği kitaplardır. Bir yazı karakterinin
nasıl çıktığı ve izlediği gelişim evreleri sonucu günümüze nasıl geldiğini
inceler (YANG 1986: 758).
15. Sheng Ch’iu Hsien-sheng, (Öğretmen Sheng Ch’iu) 3 cilt,
16. Chou Pai, 1 cilt,
Chou Kemikleri: Chou Hanedanlığı (M.Ö. 1050- M.Ö. 247) zamanında
hayvan uyluk kemiğine kazınan yazılar sonradan ateşe atılır ve yandıktan
sonra kalan yazılar fal gibi yorumlanırdı. Çin yazısın çıkmasına ve gelişmesine
yol açan bu kemikler “fal yazıtları” olarak adlandırılmıştır. Bundan dolayı
Çin yazısının tarihi gelişimiyle ilgili veya fal yazıtlarının içeriklerinin incelendiği
bir eser olduğu çıkarımını yapabiliriz.
17. Huang-ti Wang Li san-ho Chi, 1 cilt,
18. Chao Fei-chih ch’uan ve Chia-yin Yuan-li, 1 cilt,
19. Kung-tzu Tzan, (Konfüçyüs’e Methiye) 1cilt
“Mu-chien ayrıca Chin ve Chao devletlerinin Günlükleri ile değişik konulardan
oluşan on kitap istedi. T’ai-tzu gönderdi.”
Bu son cümleden çok ilginç bir durum ortaya çıkmaktadır. Mu-chien’in istediği
kitaplardan biri Chao Devleti Günlüğüdür. Eğer sözü geçen Chao Devleti,
Hunların Mu-chien’in devleti olan Kuzey Liang Hun Devleti’nden yaklaşık
100 yıl önce kurmuş olduğu İlk ve Sonraki Chao adındaki iki Hun devleti ise,
Mu-chien kendi soydaşlarının kurduğu devletin tarihiyle ilgileniyor ve onların
kayıtlarını topluyor demektir.
Bu kitapların akıbeti bilinmemektedir. Günümüze kadar ulaşıp ulaşmadığı ya
da ulaşmadıysa bile bunların içeriğinden bahseden eserleri araştırmak son
derece elzem bir çalışmadır, bizce bir an önce Türkologlar tarafından ele
alınmalıdır. Bu eserlerin bulunması Türk yazılı edebiyat tarihinde çok önemli
bir dönüm noktası olacaktır.
Bu tür tarih ağırlıklı kitapların yanısıra bu dönemde Sanskritçe’den tercüme
edilen Budhist metinler de oldukça önemli bir yer tutarlar. Yabancı kavimlerin
Çin Konfüçyanizmine karşı “bir yabancı din” olan Budhizmi destekleme
politikaları, Budhizm tarihi açısından çok önemli bir dönemin başlangıcını
oluşturur. Sonraki Chao Devleti’nin kurucusu olan Hun beyi Shih Lo, Kuça
asıllı yaşlı Budhist rahip Buddhachinga’yı23 gösterdiği olağanüstü kehanetlerden
dolayı himayesine almıştı. Kısa süre içerisinde hem saray hem de
sıradan halkın sevgi ve saygısını kazanan bu rahibin etrafında binlerce çömez
toplanmış, onun yetiştirdiği bu öğrenciler Çin’de başlayacak olan Budhizmin
en parlak çeviri döneminin temelini atan büyük rahipler olmuşlardır. Bunların
içinden en önemlileri Tao-an24 (312-385), Chu Fa-ya25 (IV. yüzyılın ilk
yarısı) ve Hui-yuandir26 (334-416). Artık tamamı Orta Asyalı veya Hintli olan
Budhist rahipler yerli halktan öğrenciler yetiştirmeye başlamış, bu öğrenciler
ise Kuzey Çin’in Budhistleşmesinde önemli rol oynayarak Budhizmin Sanskritçe
metinlerini Çince’ye çevirmişlerdir. Hun imparatoru Shih Hu zamanında
bu Hun Devleti Budhizmi resmi din olarak kabul etmiştir. Bundan sonra
Buddhachinga ve müridleri imparatordan aldıkları destekle çevirilere devam
etmişlerdir (Jitsuzo 1985: 151).
Erken Çin Budhizminin büyü ve kehanetleriyle ünlü efsanevi rahibi
Budhachinga 348’de 117 yaşında Hun başkentinde öldüğünde, ardında bu
dini Çin, Kore ve Japonya’ya kadar yayacak olan coşkulu ve inançlı kalabalık
bir budhist kitlesi oluşturmuştu (Fang. 648: 95/2285-2490).
Budhachinga’nın çabaları yaklaşık bir asır sonra kendini göstermiş, Budhist
metinler birbiri ardına çevrilmiş olarak ortaya çıkmaya başlamıştır.
Son Asya Hun devleti olan Kuzey Liang devletinin başkentleri Chang-yeh
(397-412) ve Ku-tsang (412-439) şehirleri Çin'den Batı Bölgeleri krallıklarına
geçişte bir kilit noktasıydı. Kayıtlar bu iki bölge arasında gidiş-geliş yaparken
buradan geçen Budhist rahipler ile ilgili 45 olay ve 83 isim zikreder. Meşhur
rahip Dharmamitra, Kuça ve Tun-huang üzerinden doğuya seyahat ederken
bir süre yolunun üzerinde olan Kuzey Liang Hun Devletinin başkentinde
kalmış, 424 yılında buradan ayrılarak güneye, Ssu-ch’üan eyaletine gitmiştir
(SOPER 1949: 34). Ayrıca Kuzey Liang Devleti’nin Budhizmi kabulünde,
bulunduğu coğrafi bölgenin stratejik avantajlarından faydalanarak ticari ülke
sıfatını korumak istemesinin yanı sıra Dharmaksema'nın varlığının etkisi de
inkar edilemez (Kiriya 1967: 181).
Erken Budhizm tarihinin en ünlü rahiblerinden biri olan Dharmaksema,
(曇無讖 / 法豐) (M.S. 385-433) Orta Hindistan’da doğmuştur. Altı yaşında
babasını kaybedince annesiyle birlikte çalışmak zorunda kalmıştır. Onun zekasından
etkilenen Fa-min adlı bir Hinayana Rahibinin eğitimi altına girmiş, fakat
bir süre sonra bir başka rahipten etkilenerek Mahayana Mezhebi’ne girmiştir.
Yaşadığı bölge halkının Hinayana mezhebinden olmasından dolayı burayı terk
ederek Mahayana Mezhebi’nin merkezlerinden biri olan Doğu Türkistan’ın
Kuça şehrine geldi (Seng 519: 76-85). Bir müddet burada yaşayan
Dharmaksema daha sonra Shan-shan (Çerçen) Krallığına geçti ve kralın hizmetine
girdi. Ancak kralın kız kardeşiyle zina yaparken yakalanınca 412 yılında
Kuzey Liang Hun Devleti’nin topraklarına sığındı. Doğaüstü güçlere sahip olduğu,
ruhlarla bağlantı kurabildiğini ve onlar yardımıyla kadınlara çok erkek
çocuk doğurtabildiğini, hastalıkları iyileştirebildiğini iddia ediyordu. 429 yılında
tanıştığı Hun kralı Meng-hsün'ü bu özellikleri oldukça cezbetmişti. Zamanla onu
hizmetine alarak danışmanı yaptı. Ona karşı giderek artan hayranlığı sonucunda
ona "Aziz"27 unvanı verdi (WEİ 551: 99/2208).
Ancak uzun yıllar Chü-ch'ü ailesinin hizmetinde çalışan Dharmaksema'nın
sarayda Meng-hsün'ün kızları ve gelinlerine cinsellik dersleri verdiği söylentileri
ortaya çıkmış, Meng-hsün önceleri buna inanmamış fakat daha sonra
Tabgaç kralının rahibi istemesi ve çirkin söylentilerin ispatlanması üzerine
rahibi öldürtmüştü (Wei 551: 99/3208-3209.; Lİ., 659: 93/3085; SSU-MA,
1084: 3844-3845)28.
Dharmaksema yalnızca Kuzey Liang Devletinin Budhizmi kabulünde değil,
Doğu Asya’nın da Budhistleşmesinde büyük rol oynamış kişiydi. Liangchou'da
birçok sutra çevirdi, onun sayesinde bu bölge Budhist metinlerinin
çeviri merkezi haline geldi. Çevirdiği eserler şunlardır:
1- 414-421 tarihleri arasında Mahaparinirvana Sutra (大般涅槃經)’yı tercüme
etmiştir. “Büyük Ölüm Sutrası” anlamına gelir. Budhizmin
Mahayana mezhebinin en önemli Sutrasıdır. Bu eserin Çin Budhizmine
etkisi büyüktür (LİU 1969: 94).
2- 414-426 arasında Mahasamnipata Sutra (大方等大集經). “Sutra Büyük
Külliyatı” anlamına gelir. Başlamış ama bitirememiştir. Eseri 566 yılında
Narendrayashas29ı tamamlamıştır.
3- Buddhacharita (佛所行讚). II. Yüzyılda Hindistan’da yazılmış olan bir
epik yazıdır. Bu eserde Buddha’nın doğumundan ölümüne dek geçen
olaylar yazılmaktadır.
4- 418 yılında Bodhisattva Bhumi Sutra30 (菩薩地持經) tercümesini tamamlamıştır.
Bu sutra “Boddhisatva’nun Ruhsal Yapıları Sutrası” olarak bilinir.
5- Suvarnaprabhasa Sutra, (金光明經) . “Altın Işık Sutrası”31 anlamına gelir.
6- Upasakasila Sutra (優婆塞戒經).
7- Karuna Pundarika Sutra32 (悲華經), “Şefkat Lotusu Sutrası” anlamına gelir.
http: //www.akshin.net/literature/budlitsourcessanskrit.htm 20-03-2005
8- Mahavaipulya Mahasamnipata Sutra. Tercümeyi 414-426 yılları arasında
Ku-tsang şehrinde yapmıştır.
9- Bhadra Kalpika Sutra. “Budha’nın Bin İsmi” anlamına gelir. Bin isimden
300 tanesini çevirmiştir.
Sutralar Budhizmin kutsal kitabını oluşturan bölümlerdir. Sakyamuni
Budha’nın veya diğer Budhaların vaazlarını içerir. Genellikle manzum olan
bu konuşmalar Buddha ve müridlerinin soru ve cevaplarından oluşur. Bir
müridin sorusuna bazen nazari olarak cevap veren Budha bazen de kendi
hayatından ya da başka Budhaların hayatından hikayeler anlatarak soruyu
aydınlatır. Bu hikayelere “Cataka” denir (Ercilasun 2004: 248). Ancak daha
sonraki yüzyıllarda bir kısmı büyük değişikliklere uğramıştır. Bu yüzden klasik
Budhist metinleri bazı bölgelerde aslı gibi kalmamıştır. Örneğin sutra adı
verilen her metin orjinal sutra değildir (Tezcan 1978: 293). Türkçe’ye “su
dur” adıyla giren sutralar Türk edebiyatında önemli yer tutarlar. Sayısız sutra
ve Budhist metin, Uygurlar zamanında Uygurca olarak yazılmış ve geçen
yüzyılın başında batılı ilim adamlarınca Doğu Türkistan ve Kansu eyaletlerinde
yapılan kazı ve araştırmalarda bulunarak koruma altına alınmış, böylece
günümüze kadar gelmişlerdir.
Hunların yazdırdığı tarih kitaplarının aksine bu sutralar günümüze kadar
gelmiştir. Budhizmin Çince’ye ilk çevirileri olan bu sutralar yüzyıllar içerisinde
defalarca kopya edilmiş, başka yabancı dillere yapılan çevirilere de temel
teşkil etmişlerdir. Ayrıca kutsal metin olmaları nedeniyle iyi korunmuş ve bu
yüzden çok az hasarlı olarak günümüzü dek gelebilmişlerdir. Hun döneminde
yazılan eserlerin varlığı kültür ve edebiyat tarihimiz açısından önümüze
yeni sayfalar açmaktadır. Kayıp eserlerin aranması, yazılan sutraların çevrilmesi
ile tarihimizin bir dönemi daha aydınlanacaktır.
Sonuç
Türkler bilinenden çok önce, yani M.S. IV. asırda kendi yazı dilleri olmadığı için
Çin dilini kullanarak tarih yazıcılığına başlamışlardır. Tarih yazıcılığıyla birlikte
kendi devletleri hakkında kayıt tutma geleneğini de başlatmışlardır. Günümüze
ulaşmamış, akibetini bilemediğimiz bu eserlerin adları ve yazarları 1500 yıl
önceki Çin kaynaklarında gayet açık ve detaylı bir şekilde belirtilmektedir. Eserleri
yazan görevlilerin bazılarının Hun kökenli olması, Hunlarda en azından üst
sınıftan insanların Çince okur yazar ve eğitimli olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
100 yıl sonra bir başka Hun Devletinin önceki Hun Devletlerinin günlüğünü
aratması, eski Türklerde tarih yazıcılığının geçici bir heves olmadığının ispatıdır.
Ayrıca birçok Çin kaynağında okur yazar olmamakla, eğitime önem vermemekle
suçlanıp küçümsenen Hunlar, söylenenin aksine daha IV. asrın başlarında
ilkokullar ve yüksek okullar açmışlar, eğitimi desteklemişlerdir.
Hunların yabancı Budhist rahiplere çevirttirdikleri bir çok kutsal metin, ilk kez
Çinceye tercüme edilmiş ve Budhizm, Kore ve Japonya’ya bu Çince çeviriler
yoluyla girmiştir. Bu dönemde bir çok Budhist kutsal metnin yanısıra yeni
hikayeler de yazılmıştır. Bu hikayelerin elbette ki Hun yaşantısından ve hayat
anlayışından önemli ögeler içermesi kaçınılmazdır. O halde günümüze kadar
gelmiş olan bu budhist hikayeler Türkçeye kazandırılmalı ve müteakiben
içerdiği Hun kültürü açığa çıkarılmalıdır. Türkler uzun ve büyük Türk Edebiyatında
Farsça, Arapça gibi yabancı diller kullanarak nadide eserler vücuda
getirmişlerdir. Bu yabancı diller içinde Arapça ve Farsçadan önce Çince ile
yazılmış Türk eserleri Türk yazılı edebiyatını M.S. IV. yüzyıla kadar geriye
çekmektedir. Türk tarihi ve kültürü alanında yapılacak araştırmalarda Türklerin
Çinceyi de kullandıklarının hatırlanılıp araştırmalarımızın o yöne doğru
açılım yapmasına çalışmalıyız.
Mahaparinirvana - Sutra Kuzey Hanedanlıkları, M.S. 386 - 581 H. 27.6
cm. W. 332 cm. Dunhuang Araştırmaları Enstitüsü No. 0228
http: //english.people.com.cn/features/dunhuang/pages/document9.htm 04-
04-2005
Açıklamalar
1. Ch’an-yü unvanı Milattan önceki dönemlerden M.S. V. yüzyıla kadar Hun hükümdarlarına
verilen unvandır. Shan-yü olarak da okunur. Ch’an-yü, Shan-yu
(Şanyü), tanhu veya daha geç dönemlerde yabgu olarak kullanılmış fakat zamanla
anlam daralmasına uğramıştır. M.S. V. Yüzyıldan sonra Tabgaçlardan itibaren
ise bu unvanın yerini “Kagan” unvanı almıştır.
2. Liu Yuan-hai tarafından 304 yılında kurulan Hun devleti olan Han Devleti 319
yılında bir sarsıntı geçirmiş ancak Liu Yuan-hai’ın yeğeni olan Liu Yao’ın çabalarıyla
bu sıkıntılı dönem atlatılmıştır. Liu Yao başa geçtikten sonra devletin adını
“Chao” olarak değiştirmiş, ama aynı dönemde Han Devletinin ünlü generali Shih
Lo’nun bu devletten ayrılarak daha doğuda aynı isimde bir devlet kurmasından
dolayı Liu Yao’ın devletine “İlk Chao” Shih Lo’nun devletine ise “Sonraki Chao”
adı verilmiştir (BAYKUZU 2003).
3. III. Yüzyılın başlarında Çin hükümetince Çin topraklarına yerleştirilen Hunlardan
Ch’iang Ch’ü boyundan gelen Shih Lo, köle olarak satılmış fakat bir süre sonra
kaçarak bir çeteye katılmış, giderek kuvvetlenmişti. Liu Yuan-hai’ın tüm Hunlara
yaptığı birleşme çağrısına uyarak bu yeni devletin ordusuna katıldı. On yıl kadar
kısa bir süre içerisinde başkomutanlığa kadar yükseldi. Ancak yönetimle arasında
sorunlar çıkınca 319 yılında kendi devletini kurdu. 329 yılında İlk Chao devletini
ortadan kaldırdı ve imparator unvanı aldı. Onun ölümünden sonra oğullarını teker
teker devre dışı bırakan yeğeni Shih Hu, iktidarı ele geçirdi. Onun zamanında şaşaalı
imar faaliyetlerine girişilmiş, budhizm devlet dini olmuştur. 349’da Hu’nun
ölümünden sonra evlatlığı Çinli general Jan Min Çinli halkı kışkırtıp yönetimi ele
geçirerek büyük bir Hun katliamı yapmış ve devleti yıkmıştır.
4. 佐明楷
5. 程机撰
6. Genellikle prens ve Kral ailelerine mensup kişiler verilen alt dereceden unvan.
7. 傅彪
8. 贾蒲
9. 江轨
10. 石同
11. 石谦
12. 孔隆
13. Bugün Çin Halk Cumhuriyeti Shan-hsi Eyaletinin güney doğusunda bulunan eski
bir şehirdir.
14. 288 yılında Çinli yetkililer köle olarak kullanmak için dağın doğusunda yaşayan
Hun topluluğunu orduya sattı. Köle olarak satılan bu Hunlar aslında savaş esiri
veya suçlu olmamalarına rağmen haketmedikleri bir şekilde köle muamelesi görmüşlerdir.
Üstelik satılan bu grup Chou Bölgesine sevkedilirken bir çok eziyetle
karşılaşır. Her bir sopanın iki ucuna birer Hun bağlanır. Bu genellikle savaş
esirlerine layık görülen bir tutumdu. Bir kısmı ise kafesli arabalara konulmuştu.
Onurları kırılan Hunlar ayrıca çeşitli hakaretlere de maruz kalıyorlardı. İşte bu
grubun içinde o sıralar yirmi yaşında olan Lo da bulunmaktaydı. Shih Lo, önce
görevli Chin’in akrabalarına satılmıştı ama orada salgın hastalık başgösterince
daha gönderilmeden bu satış iptal edildi ve Ch’ih-p’ingli bir Çinli’ye satıldı. Bu
Çinli anlaşıldığına göre ziraatle uğraşıyordu. Lo, hergün tarla sürüyordu ve
kenevir ekiyordu (TSUİ, 386-535:74)
15. Kuzey Liang Hun Devleti Chü-c’hü Meg-hsün adlı Hun beyi tarafından 397 yılında
kurulmuştur. Diğer Hun devletlerinden farklı olarak kendisini “Çin imparatoru”
ilan etmemiştir. Ku-tsang şehrini başkent yapan Meng-hsün kendini “Ho-hsi Kralı”
ilan etmiştir. Zengin ipekyolu ticaret yolunun üzerindeki topraklarda hüküm sürmesi
onu kültürel ve ekonomik olarak olağanüstü zenginleştirmiştir. Onun 433 yılında
ölümünden sonra oğlu Chü-ch’ü Mu-chien tahta çıkmış ama o sıralar büyümekte
olan güneyde Çinli Sung Hanedanlığı ile Kuzeydeki Türk Tabgaç ya da
diğer adıyla Kuzey Wei Hanedanlığı arasında pek yaşama şansı olmamıştır. 439
yılında Tabgaçlar tarafından devletleri yıkılınca Turfan’a kaçmış ve orada 460 yılında
Juan-juan hakimiyetine girinceye kadar yaşamlarını devam ettirmişlerdir.
(BAYKUZU, 2002: 758-762)
16. 曇無讖
17. Sutra, Budizm'de Buddha'nın öğretilerinden oluşan ve doğrudan Buda'nın sözlerini
aktardığı varsayılan metinlere verilen addır
18. 敦煌
19. 姑臧
20. Buradaki karakteri kullandığımız çeşitli sözlüklerde bulamadık.
21. Eser isimlerinin yanına çevirebildiklerimizi yazdık. Çeviremediklerimiz ya da
kesinliğinden emin olamadıklarımızı ise yazmadık.
22. Sung Shu; Sung Hanedanlığının Yıllığıdır. Liang Hanedanlığı zamanında (502-
556) Shen Yueh, 487 yılında imparatorun emriyle yazmaya başlamıştır. 100
bölümden oluşur ve 439-494 yılları arasındaki tarihi olayları kapsar.
23. 佛图澄
24. 道安
25. 竺法雅
26. 慧远
27. 圣人
28. Çin kaynaklarında Dharmaksema'yla ilgili farklı bilgiler bulunur: Meng-hsün biyografilerinde
yukarıda anlattiğimiz gibi Dharmaksema daha çok ahlaksızlığı ve
büyücülüğüyle anılırken Li-hsün biyografisinde ise daha farklı bilgiler bulunur.
Buna göre Tabgaç kralı adına Dharmaksema'yı almaya giden Li-hsün, Menghsün'ün
rahibi göndermemekte ısrarlı olması ve Li-hsün’ ü tehdit etmesi üzerine
Li-hsün’ ün rahibin Meng-hsün tarafından öldürülmesine göz yumduğu, başka bir
kaynakta ise Dharmaksema’ nın artık batıya geri dönmek istediği ancak Menghsün
onun başka krallarla kendi aleyhine çalışacağı kuşkuları taşıması sebebiyle
öldürttüğü yazar. (LİU 1969: 94)
29. 那連提耶舎(490-589)
Kuzey Hindistanlı olan bu ünlü rahip Kuzey Ch’i Hanedanlığı imparatorunun desteğini
almış, başkent Yeh şehrinde başladığı çevirilerine daha sonra Ch’ang-an’da
devam etmiştir. http://www.sgilibrary.org/search_dict.php?id=1501 31-01-2007
30. İlk kez 402-412 yılları arasında ünlü Budhist rahip Kumarajiva tarafından Çinceye
çevrilmiştir.
31. Bu sutra Uygurlar döneminde Türkçe’ye “Altun Yaruk Sudur” adıyla çevrilmiştir.
Sıngku Seli Tutung adlı bir Uygur tarafından Çince’den Uygurca’ya çevrilen en
hacimli sudurdur. Burkancılığın temellerini, felsefesini ve Budha’nın menkıbelerini
içerir. Bunlardan en meşhurları Şehzade ile Aç Pars Hikâyesi (Açlıktan ölmek üzere
olan parsı kurtarmak için kendini feda eden şehzadenin hikâyesi), Dantipali
Beğ hikâyesi (Maiyetindeki geyikleri kurtarmak için kendini feda eden geyikler
beyini Dantipali Beğ öldürür ve korkunç alevler de Dantipali Beğ’i yutar.) ve
Çaştani Beğ hikâyesi (Ülkesindeki insanlara hastalık ve bela getiren şeytanlarla
Çaştani Beğ’in mücadelesini anlatmaktadır.) dir.
Rus bilgini Malov 1909-1911 yılları arasında Doğu Türkistan’a bir geziye çıkmıştır.
Bu gezi sırasında 1910 yılı 3 Mayıs tarihinde Çin’in Kansu Eyaletinin Sha-chou
şehri yakınlarındaki Budhist Sarı Uygurların bir ayinine katılır. Ayin yerindeki bir
Buddha heykelinin altında bulduğu dağınık kağıt parçalarının Altun Yaruk Sudur
olduğu anlaşılmıştır (ERCİLASUN 2004:269).; Daha fazla bilgi için bkz.
(ÇAĞATAY 1945:197)
32. Tibetllerin inanışına göre Bodhisatva Avalokiteshvara onların barbarlara has şiddet
yanlısı duygularını sevgi ve aşka dönüştürmüş ve onlara mutluluğu getirmiştir.
http://www2.bremen.de/info/nepal/Gallery-1/Bodhisattvas/4-20/Ava-BigMan0.htm
02-03-2005
Kısaltmalar
CS.:Chin Shu (Chin Hanedanlığı Yıllığı)
KSC: Kao Seng Ch’uan ( Büyük Rahipler Biyografisi)
TCTC: Tse-chih T’ung-chien
PS: Pei Shi (Kuzey Tarihi)
SS: Sung Shu (Sung Hanedanlığı Tarihi)
TSUİ: Shih-liu Kuo Ch’un-ch’iu ( On Altı Devlet Tarihi)
WS.: Wei Shu ( Wei Hanedanlığı Yıllığı)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder