23 Ekim 2012 Salı

85 yaşındaki ‘Nutuk’ tabu olmaktan çıkarılmalı - Mustafa Armağan


85 yaşındaki ‘Nutuk’ tabu olmaktan çıkarılmalı

Türkiye’nin tarih alanındaki tabularından biri de Nutuk’tur.
 15-20 Ekim 1927 günlerinde Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal tarafından CHP kongresinde okunan Nutuk, Kongre Genel Kurulu tarafından “tamamen ve harfiyen tasvip edilmiş”, böylece Tek Parti’nin tek “temel eseri” ilan edilmiştir!
Tek “temel eseri”, evet. Ona karşı bir fikir ileri sürmeyi bırakın, hatıra beyan etmek bile suç sayılmış, nitekim müteakip 20 yıl boyunca herhangi bir dişe dokunur Milli Mücadele hatıratı neşrolunamamıştır. Buna cüret eden Kâzım Karabekir’in kendi parasıyla bastırdığı kitabın “Kızıl Pençe” ekibi tarafından nasıl yaktırıldığını ve evine defalarca baskın yapılıp dosyalarına el konulduğunu biliyorsunuz.
Tek Millet, Tek Şef, Tek Parti, Tek Kitap… Dönemin tekçi karakterinin özeti bu. Lakin Nutuk’un neredeyse kutsal kitap ilan edilmesi, kendi aleyhine işleyecek ve ‘en çok basılan ama en az okunan’ kitap rekorunu açık farkla kıracaktır. Nasıl mı?
ezberci taifesi var, uzman yok
1) Daha basımının üzerinden 1 yıl geçmiştir ki, Harf İnkılabı’nın inkâr fırtınasına yakalanan Nutuk, yasak kitaplar arasına girer. Suçu büyüktür, zira Arap harfleriyle basılmıştır. Onu temel eser ilan eden CHP’nin 50 bin adet bastırılan Nutuk’un elde kalması yüzünden kese kâğıtçılarına gitmesini önlemek için teşkilata yazdığı talimat içler acısıdır. Okumasanız da, alıp hatıra eşyası gibi raflarınıza koyun, diyordu Recep Peker. Nutuk’un daha ilk yılında başına gelene bakın siz.
2) Ardından Nutuk diğer Osmanlıca kitaplar gibi yasaklanır ve halk Gazi Paşa’nın bu “her kelimesi” parti tarafından onaylanan eserini okumaktan mahrum kalır. Kaç yıl mı? Harf İnkılabı’ndan ancak 6 yıl sonra Latin harfli bir baskısı çıkar. 4 yıl sonra ise 3. baskısı.
3) Tam işler yoluna girdi diyordunuz ki, Nutuk’un görünmeyen bir yasakla karşı karşıya olduğu anlaşıldı. 1927’de tüm CHP’li üyeler tarafından ittifakla kabul edilen “temel eser” vasfı ortadan kaldırılmış, piyasada “İsmet İnönü’nün Söylev ve Demeçleri” boy gösterirken, bir defa dahi matbaa yüzü görmemiştir. 1938’den sonraki ilk baskısı DP iktidarının 2. ayı olan Temmuz 1950’de yapılmıştır.
4) Böylece Nutuk özgürlüğüne kavuşmuştur kavuşmasına ama bu arada Dil Devrimi’ne toslamış, kısa sürede dili eskimiş, genç kuşaklar için Namık Kemal’in eserleri kadar anlaşılmaz olmuştur. 1963’ten itibaren bu defa dili Öztürkçeleştirilip yer yer kısaltılacak, kuşa çevrilerek yayınlanacak ve iyice okunmaz, okunsa da anlaşılmaz hale gelecektir.
Bugün Nutuk çok basılıyor ama okunuyor, en önemlisi de anlaşılabiliyor mu? Bırakın halkı, uzmanlar tarafından bile okunduğundan emin değilim. Nereden mi çıkartıyorum bunu? Uzmanlarımız Nutuk’taki tarihî hataları görmüyorlar da ondan. (Görmüyorlar mı yoksa göremiyorlar mı? Orasından emin değilim.)
Şimdiye kadar Nutuk uzmanlarımızın yetişmesi gerekmiyor muydu? Sami N. Özerdim gibi bir iki isim haricinde onun üzerinde uzmanlaşana rastlamak mümkün olmadı. Uzmanlaşma derken hatalarını da görecek şekilde uzmanlaşmaktan bahsediyorum, ezberci taifesinden değil.
Aslında bir ‘Nutuk uzmanı’ tanıyorum ama üniversiteden değil, cihet-i askeriyeden. Kâzım Karabekir Paşa’dan söz ediyorum. Hani bir zamanlar kitaplardan resimleri makasla kesilen Şark Serdarı’ndan.
Karabekir Paşa göz hapsinde tutulduğu yıllarda oturmuş, itiraz ve cevaplarını Nutuk’un 1927 tarihli Osmanlıca baskısının kenarına yazmış. Sevgili Sami Çelik de bu eseri 1997’de 12 küçük cilt halinde neşretmişti. Adı, “Nutuk ve Karabekir’den Cevaplar” (Emre Yay.). Maalesef piyasada bulunmayan bu kitabı incelediğinizde Karabekir Paşa’nın Nutuk’u nasıl dikkatle irdelediğini, adeta röntgenini çektiğini görürsünüz.
Mesela Mustafa Kemal Paşa’nın bir ismi kasıtlı olarak değiştirdiğini iddia ediyor. Nutuk’un 171. sayfasında İstanbul hükümetinin Anadolu’ya heyetler göndermeye başladığı, bunlardan birinin Harbiye Nezareti eski Müsteşarı Ahmed Fevzi Paşa olduğu yazılıdır. Gerçi Ahmed Fevzi Paşa diye biri vardır ama gelen kişi, Karabekir Paşa’ya göre o değil, bildiğimiz Mareşal Fevzi (Çakmak) Paşa’dır! Şöyle yazar:
“Bu ismin kitapta kasden değiştirildiği kanaatindeyim. Müşir Fevzi Çakmak’tır. Sabık Müsteşar Ahmet Fevzi Paşa değildi.” Diyeceksiniz ki, bunun ne önemi var? Şu bakımdan önemli ki, Nutuk yazıldığı tarihte Fevzi Çakmak Genelkurmay Başkanı’dır. İstanbul hükümetinin Kasım 1919’da Anadolu’ya gönderdiği heyet ise Karabekir Paşa’nın hatıratına göre gerçekte Mustafa Kemal’i yakalayıp İstanbul’a götürmek için gelmiştir! Sizin anlayacağınız, Gazi Paşa Nutuk’u yazarken “tarihi ayarlamak”ta, bir zamanlar kendisine pek yakın durmayan Mustafa Fevzi (Çakmak) Paşa’yı muhtemel ithamlardan korumak için gelen kişiyi Ahmed Fevzi Paşa imiş gibi göstermeye çalışmaktadır.
nutuk’u yaşatmak istiyorsanız...
Nutuk’ta tarihe yönelik bu tür değiştirmelere çok da şaşırmamalıyız, çünkü sonuçta o bir bilimsel çalışma değildir, hatta da hatırat değildir. Siyasî bir metindir. Tarık Zafer Tunaya’nın 15 Ekim 1977 tarihli Cumhuriyet’in Söylev ekinde belirttiği gibi “bir tarih kitabı” da değildir. O bir dönemin hesabını verme amacına yönelik çok önemli “siyasal ve tarihsel bir belgedir”. Tunaya, Nutuk’un “asıl sorunu”na dokunma cesaretini gösterebilmiş ender bilim adamlarından biridir. Şöyle yazar bundan 35 yıl önce:
“Asıl sorun, Türk milli kurtuluş hareketinin devrimci ve sağlıklı ilkelerine inandıklarını söyleyenlerin, Nutuk’u tabu sanmaları, onu insancıl boyutlar içine yerleştirememiş, yeni belgelere ve kaynaklara dayanarak, bilimsel ve eleştirici gözle değerlendirmemiş olmalarıdır.”
Tunaya’nın dediği gibi Nutuk “siyasal” bir metinse elbette eleştirilebilir. Hele “tarihsel” önemi olan bir belge ise muhakkak eleştirilmelidir. Eleştirilmelidir ki, onun da içinde taşıdığı gerçeğin dışarı çıkması mümkün hale gelsin. Zindeliğini koruyabilsin. Aksi takdirde güncelliğini kaybettiği için pıhtılaşan bir metin olarak milyonlarca adet basılır ama tek bir sayfası dahi okunmadan kütüphane raflarına, daha doğrusu dijital izlere gömülür gider. Nutuk’u yaşatmak istiyorsanız milyonlar harcayıp göz boyamak yerine tartışmaya açmalısınız. Karabekir Paşa buna gayet iyi bir başlangıç yapmıştı. Devamını getirmek gerekir.


El yazması Nutuk, ne zaman yayınlanacak?

Cüneyt Arcayürek’in 10 Kasım 1968 tarihli Hürriyet’te bazı sayfalarının resimlerini yayımladığı Nutuk’un Atatürk’ün elyazısıyla orijinali meselesi vardır. Arcayürek 506 sayfa tutarında olduğunu söylediği müsveddelerin gün ışığına çıkarılmasının önemine o tarihte işaret etmiş. Bugünse maalesef hâlâ kilit altındadır Nutuk. Cemal Kutay, Genelkurmay’ın kasasında kilitli olduğunu yazmıştı. Bu bilgi doğru ise tarihin demokratikleşmesine katkıda bulunmak üzere tıpkıbasımını yaptırmak Org. Necdet Özel’e yakışan bir davranış olurdu.

Hiç yorum yok: