3 Temmuz 2012 Salı

Sıddık - İskender Pala


Miraç'tan hayata yansımış bir kavramdan bahsetmek niyetim; belki herkesin kendine mihenk edineceği, ayna diye her dakika yüzüne ve kalbine tutacağı bir kavramdan...
Hz. Ebubekir'i diğer ashab arasında ön sıraya çeken, yükseğe çıkaran ve kutlu nebiden sonra halifelik vazifesini nasip ettiren sıfat. Sıdk (doğruluk, samimiyet) kelimesinden türemiş bir hazine kelime: Sıddık...
Lugatlar sıddık sıfatının karşıladığı anlamlar hususunda zengin yorumlar veriyorlar. "Dosdoğru, hiç yalan söylemeyen, yerine getiremeyeceği söz konuşmayan, dürüst ve güvenilir olan, gerçek olduğuna inandığı şeyi onaylamakta tereddüt göstermeyen" bunlardan bazıları. Sıfatın İslam literatüründe daha ziyade Hz. Ebubekir için kullanılıyor olması, kelimenin anlamını bu yolda törpülemiş, belki özelleştirmiş ve "Hz. Peygamber'in söz ve fiilleriyle ortaya koyduğu her şeyi tasdik eden" şekline büründürmüştür. Halk arasında yaygınlaşan ve çocuklara ad olan (Sıddık veya Sıddıka) anlamı ise "Allah'a ve Rasulüne bağlı olan" şekline bürünmüştür. Bu durumda birinin sıddık veya sıddıka (sıdıka) olmasının ilk şartı imanın kuvvetiyle tartılıyor demektir.
Eskiler insan için sıddıklık halini çok övmüşler ve herkesin bu vasfa sahip olması tavsiyesinde bulunmuşlardır. O kadar ki İslam alimleri tarafından sıddıklık, nebilik halinden önceki basamak ve mertebe olarak anılmıştır. Nitekim konuyla ilgili din kitaplarında her nebinin öncelikle sıddık olduğu vurgulanır. Sıddıklar nebi olmayabilir ama nebilerin tamamı sıddıklardan seçilmiştir. Hatta Hz. İbrahim ve Hz. Yusuf için Kur'an'da sıddık sıfatı kullanılır. Hz. İbrahim, putlara tapan adamlar karşısında tevhide kararlılıkla bağlı kaldığı, onu doğrulukla savunduğu ve doğru olduğuna inandığı şeyde ısrarcı davrandığı, bu uğurda tehditlere rağmen tereddüt göstermediği için bu sıfatla anılmış, Hz. Yusuf da Allah'ın varlığına ve birliğine inanmış olarak kendisine Zeliha tarafından teklif edilen suça iştirak etmediği, bu konuda dosdoğru olduğu, efendisinin emanetine hıyanet etmeden sadakat gösterdiği, yani Allah'ın kuluna yakışır şekilde davrandığı ve inandığı şeyi uygulamakta tereddüt etmediği için bu sıfatı hak etmiştir. Aynı asil tavrı Meryem de bebeği İsa'nın doğumu öncesinde kendisine görünen Cebrail'in Allah katından gönderildiğine hiç tereddüt göstermeden inanmakla göstermiş ve "sıddıka" olarak anılmıştır.
Hz. Ebubekir'in Sıddık lakabı ise, malum, Mi'rac hadisesi başta olmak üzere Hz. Peygamber'e atfedilen gayb olaylarını duyunca "Bu olayı o anlatıyorsa doğrudur!" diye hiç tereddütsüz tasdik etmesi ve inandığı peygambere samimiyetle sadakat göstermesi üzerine kullanılmaya başlanmıştır. Bu tereddütsüzlük ve dosdoğru sadakattir ki onu daha sonra Kur'an diliyle "ikinin ikincisi" mertebesine yükseltecek ve İsrailoğullarının peygamberleri derecesinde itibar görmesini sağlayacak, hayattayken peygamberin veziri mertebesine, vefatından sonra da halifesi olma şerefine nail edecektir.
Sıddık olma hali doğuştan bir mayanın eseri olmaktan çok sonradan kazanılan bir haslettir. Bu hasleti kazananlar öncelikle güzel ahlaka sahip olur, çevresinde doğruluğu ve dürüstlüğüyle tanınır, güvenilirliği dolayısıyla itibar görür, emanete hıyaneti olmayacağı için iş çevresinde başarılı olur vs. vs. Çevrenize bir bakınız, bugünün dünyasında en ziyade ihtiyaç duyulan insan tipi sıddıklardır. Tersinden söyleyecek olursak, modern çağın kaybettiği en belirgin insan tipi, sıddık olanlardır. Dünyamızın yeniden İbrahim'lere, Yusuf'lara, Meryem veya Ebubekir'lere ihtiyacı vardır. Üstelik bunların gençler arasında olmasına daha çok muhtacız.
Şimdi gelelim işin tatsız(!) kısmına: Eğer bir kişi sıdkını test etmek isterse formül şöyleymiş: "Kişi kendi kötülüklerini başkalarının bilmesinden rahatsızlık duyuyorsa sıddıklardan değildir." Bunu okuyunca hayatım gözümün önünden geçti, kalbimi yokladım ve yazık ki ben bu testten geçemedim. Ama geçebilmek için geç de olsa niyet ettim. Bence siz de böyle yapmalısınız. İletişim, ve yozlaşma çağında başkalarından kötülük gizlemekten daha kolayı kötülük yapmamaktır. Unutmayın, kasetler ve bantlardan kurtulabilirsiniz, ama İlahi bir kayıt her daim akıyor...
Gençler! Sıddıklardan olmak adına Hz. Sıddık'ın öğütlerinden birkaçını sizin için yazıyorum "Sana yol göstermek isteyenlerden durumunu gizleme; kendini aldatırsın!", "Bir hayrı kaçırırsan onu yakalamaya çalış, ulaşınca da onu geç!", "Ölüme karşı can atmaya bak, sana hayat verilir!".

Hiç yorum yok: