"Dil" üzerine söylenmiş bir sürü güzel söz var...
* Dil ile düğümlenen diş ile çözülmez (Kaşgarlı Mahmud).
* Tatlı dilli olanların dostları her gün biraz daha artar (Hz. Ali).
* Dizginsiz dil bela getirir (Aiskbylos).
* Tatlı dil, her kapıyı açan sihirli bir anahtardır (Montaigne).
* Kalbi ile sözü bir olmayan kimsenin yüz dili bile olsa, o yine dilsiz sayılır (Mevlana).
* Başların belası, dillerden gelir (Nizami).
* Kullanıldıkça keskinleşen tek alet dildir (Washington Irwing).
* İnsan toplulukların gelişmesi, herşeyden önce dil ve edebiyatlarının ilerlemesine bağlıdır (Namık Kemal).
* Kötü bir adamın dökeceği tatlı dil, tilkinin kargaya döktüğü tatlı dil gibidir (Montaigne).
Deyimlerimiz...
* Dilinin ucuna gelmek...
* Dilinin altında bir şey olmak...
* Dillere destan olmak...
* Dili sürçmek...
* Küçük dilini yutmak...
* Dili yanmak...
* Dilinde tüy bitmek...
* Dili açılmak...
* Dili alışmak...
* Dili damağına yapışmak...
* Dili dolaşmak...
* Dilini tutamamak...
* Dil dökmek...
* Dile düşmek...
* Dile dolamak.
Ve atasözlerimiz...
* Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır...
* Dilin kemiği yoktur...
* Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez...
* Bülbülün çektiği dil belâsıdır...
* Dilin cismi küçük, cürmü büyüktür.
Dil (lisan anlamında) çeşitleri:
Anadil...
Ulusal dil...
Beden dili...
Bunları zaman zaman tartışıyoruz. Al takke ver külah! Sorunu da, çözümü de bir birimizi incitmek için kullanıyoruz...
Şimdi derin bir nefes alın dostlarım...
Yüreğinizi dinleyin bir an...
Yüreğiniz ne diyor?..
Hangi dilden konuşuyor?..
Anadilden mi, ulusal dilden mi, beden dilinden mi?..
Türkçe mi, Kürtçe mi, Lazca mı?..
İngilizce, Fransızca, Almanca mı?
Hiç biri...
Her yürek sadece kendi diliyle konuşur...
Buna "Yürek dili", yahut "Yürekçe" derler, ama o yüreğin sahipleri bile dinlemez, anlamaz...
Bu ülkede artık kimse yüreğinin sesine kulak vermiyor.
Mertliğin yerini bu yüzden sertlik aldı: Kavga kıyamet!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder