Evde, işte, okulda ya da yolda. Aniden aileniz veya arkadaşlarınızın yanından alınıp götürüldüğünüzü, daha ne olduğunu anlamadan yolda hayvan gibi bağlanıp, sonrasında sizi yapay bir cehenneme götüren uçakta ise koltuğa zincirlenip kafanıza çuval geçirildiğini düşünün. Sonrasında fiziksel ve psikolojik işkenceler, açlık, taciz, suçunun ne olduğunu bilmeden adalet'in kelime anlamını bilmeyen bu yaratıkların seni adilce yargılamasını yıllarca beklemek.... "Benim başıma gelmez demeyin" zira bu muameleye maruz kalıp Guantanamo cehennemine kapatılanların büyük çoğunluğunun tek suçu Müslüman olmak... Buradakilerin bir çoğu da aralarında husumet olan kişilerce acımasızca yalan yere ihbar edilmişler...
Guantanamo Kampı, 2002 yılından beri Guantanamo Körfezi Askeri Üssü'nün, askeri hapishane olarak kullanılan bir bölümüne verilen isim. 90'ların başında denizlerde yakalanan Kübalı ve Haitili mültecileri tutmakta kullandıkları bu hapishane, 11 Eylül olaylarından dört ay sonra yeniden açıldı ve sonrasında 2005'de 30 milyon $ harcanarak delinmesi imkansız bir güvenlik çemberiyle inşa edilip şimdiki halini aldı...
Küba devlet başkanı Fidel Castro ”Guantanamo, Küba’nın bağrına saplanmış bir hançerdir” deyip, söylenenler doğru ise 1903 yılında yapılan anlaşmaya göre yıllık kiralama ücreti olan 4 bin dolarlık çekleri yırtıp atıyormuş...
Abd toprakları içinde işkence yapmak büyük suç olduğundan ve Abd yasaları mahkumlara bu şekilde davranılmasını men ettiğinden vicdanlı gözlerden ve insan haklarına çok önem verilenyasalardan uzak Küba topraklarında dünyanın en acımasız işkencelerinin yapıldığı, bir nevi yapay cehennem haline dönüştürdüler...
Uluslarası İnsan Hakları Örgütünün son raporuna göre, şu an orada "terör zanlısı" olarak tutuklu bulunan, başta Afganistan olmak üzere El Kaide ve Taliban ile ilgisi olduğundan şüphelendikleri 270 kişiye göz göre insan haklarının sıfır olduğu ve akıl hastalığına yakalanma olasılığının çok yüksek olduğu o ortamda akla hayale gelmeyecek zulümler yapılıyor...
Gözleri bağlanıp, kulaklıklar takılıp, ağız ve burunlarını maskelerle kapatıp ve ellerine eldiven geçirilip uzun süre duyularından yoksun bırakıyorlar. Tek kişilik kutu gibi hücrelerde, düzenli nefes alamadan uzun süre bu şekilde bırakılan bir insanın akıl sağlığı nasıl normal kalabilir ki? 2006 yılında 3 mahkum ölü bulundu ve kayıtlara intihar olarak geçti. Elleri ve ayakları zincirlerle bağlı ve 24 saat gözetim altındayken nasıl intihar edebilirlerse artık...
Hücre hapisinden başka, uzun süre uykusuz tutulma, çok sıcak ve hemen ardından çok soğuk havaya maruz bırakılma, uzun süreli çok yüksek seste müzik dinletme, askeri köpekler ile korkutma, mahkumları birbiriyle cinsel ilişkiye zorlama ve kendilerinin cinsel tacizi, gardiyanların parmaklarıyla mahkumların gözlerine bastırıp görme yetisini kaybettirmesi, çok rahatsız edici bir pozisyonda zincirlenip uzun süre o şekilde bırakılma, açlık grevi yapanların burnundan ve boğazından acı verici bir şekilde boru sokarak zorla yemek yedirme... Okurken bile içimize sıkıntı basıyorken bunlarla bitmiyor...
"Waterboarding" denilen El Kaide’nin önde gelen liderlerinden Ebu Zübeyde’yi yaklaşık 35 saniyede konuşturduğu söylenen insanlık dışı işkence yöntemi. Kişi eğimli bir tahta üzerine ayakları yukarıda olacak şekilde sırtüstü yatırılıp, elleri ve ayakları bağlandıktan sonra yüzüne gergin bir bez örtülüyor. Yüzüne sürekli su dökülerek, dayanılmaz bir boğulma hissi sağlanıyor. Eğim yüzünden su aslında ciğerlere gitmeyip boğulmuyorsunuz ama genize dolan su yüzünden öğürme refleksi ile nefes alamayıp, ölüm paniği yaşıyorsunuz...
Tabi bir de psikolojik işkenceler var.Kur'an'ı yere veya tuvalete atma. Tuvalet kağıdı olarak kullanma veya Kur'an ile top oynama. Ezan ile müziği aynı anda dinletip saygısız danslar yapma. Ve dinimize karşı dayanılması zor çeşitli hakaretler...
Tutuklular tehlike durumlarına göre renklere ayrılmışlar; her renge ayrı muamele yapılıyor. Sorguda zorluk çıkartmayanlar beyaz elbiseli tutuklular. Beyaz renkliler için koğuş sistemi geçerli, toplu halde yaşabiliyorlar ve havalandırma saatleri diğer tutuklulara göre daha fazla. Beyaz elbiseli tutuklulara ayakkabı giyme imkanı bile veriliyor.
Sorguda az zorluk çıkartanlar ise sarı renkli elbise giyen tutuklular. Bunlar beyaz renklilere oranla daha kötü şartlardalar. Turuncu renkli elbiseli tutuklular yüksek güvenliklibölümde ve tek kişilik hücrelerde kalıyor ve yıllardır onları askerler dışında hiç kimse göremiyor. Hücrelerin başında nöbet tutanların dahi bu hücreleri açma yetkisi yok.
Şüphesiz her hayırda şer olduğu gibi, müslüman mahkumlar bazen öyle bir zulüm çukurunda bile hayırlara vesile oluyorlar. Amerikalı gardiyan asker Hold Brooks, esirlerin her türlü zulme ve işkenceye karşın dimdik duruşları, iman ve gelecek umutlarının hiç kaybolmaması üzerine Müslüman oldu ve Mustafa Abdullah ismini aldı...
Yapılan son araştırmada dünya genelinde % 69 gibi bir kesim Guantanamo kapatılsın diyor.
Bush, insan hakları derneklerinin yoğun baskısına dayanamayıp, burayı gazetecilere açtı. Neredeyse beş yıldızlı otele dönüştülen işkence kampını dolaşan gazeteciler ve sonrası bu ziyaret belgesel haline dönüştürüldüğünde izleyiciler gözlerine inanamadı. Poşetten yeni çıkmış ve hiç kullanılmadığı çok belli seccadeler, tespihler, duvarda asılı Kur'an'ı Kerim'ler... Lüks Tv izleme salonları ve her türlü aletin bulunduğu Fitness Salonu... Kısacası her zamanki gibi, Abd'nin bizleri aptal yerine koymaya çalışma çabaları...Çünkü Kamp 7 ismi verilen, El Kaide'nin üst düzey üyelerinden olduklarından şüphelenilen 15 kişinin tutulduğu, yeri bile gizli tutulan bir bölüm var ve buradakilerin neler yaşadığını hiçkimse bilmiyor.
Sadece Guantanamo değil, Kabil'in kuzeyindeki Begram hapishanesi, Ebu Garib gibi gözlemcilere kapalı işkence yuvalarındaki işkence yöntemleri, Mormon tarikatı üyesi iki psikolog tarafından yıllarca günlüğü 1000 dolara Bush'un onayı ile CIA'e satıldı. Bundan ABD yönetiminin haberi bile olmadan hem de...
Obama 2011 itibariyle Guantanamo'yu kapatacağına dair söz vermiş olmasına rağmen hala açık ve kapatmaya da hiç niyetleri yok. Hatta altı tutuklu için ölüm cezası verme niyetindeler.
Batılı devletlerin adalete değil güce dayalı zihniyetleri ve sınırsız bir hakimiyet yolunda her yol mübahtır düşünceleri onlara bu zülmü yaptıran. Biz müslümanlarda kaderimize razı olup sessizce olanları seyrediyoruz.
Müslüman ülkelerin, özellikle körfez ülkelerinin devlet başkanları, kralları, iktidar, koltuk, para, menfaat ve güç için gözlerini bunlara kapamış durumda. Altın aksesuarlı milyon dolarlık uçaklara sahip olmaktan, uğrunda oluk oluk müslüman kanı akıtılan petrollerin ticaretinde söz sahibi olmaktan, yeniden şekillendirilmeye çalışılan ortadoğu'da biz de söz ve güç sahibi olalım diye düşünmekten başka dertleri yok...
Bunları düşündükçe aklıma Çeçenistan'da şehit düşen komutan Hattab'ın oğluna yazdığı mektuptaki şu cümleler geliyor: "Küfr ümmeti çok dikkatli çalışmaktadır. İslam ümmeti ise keskin bir kılıca muhtaçtır".
Allah'ın yardımı yakın olsun. İnanmayanlara karşı şerefimizi ve gücümüzü yükseltsin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder